31 Eki 2017 09:03 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:13

Nevşin Mengü yeni adresindeki ilk yazısını yazdı: Ayrılık romantik değil!

CNN Türk'te üstlendiği ana haber spikerliği görevinden geçen eylül ayında istifa ettiğini duyuran Nevşin Mengü, Birgün'deki ilk yazısı bugün yayımlandı.

Mengü ilk yazısında, Katalonya ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin gerçekleştirdiği bağımsızlık referandumunun ardından yaşananları değerlendirdi. "Dünya’da iki büyük kopuş çabasını izliyoruz, biri Katalonya biri Kürdistan" diyen Mengü, bağımsızlık meselesinin bir değil iki taraflı olduğunu belirterek "Uluslararası toplumu ikna etmeden bu işin başarılamayacağı. Burada meseleye “Amerika petrol için izin vermiyor ağbi”den daha derin bakmak gerekiyor" dedi.

Mengü'nün, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Başkanı Donald Trump'ın geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin olarak kullandığı "Girdisi çıktısı, oturdusu kalktısı toplam 23 dakika sürdü" ifadesi, iktidara yakın bazı medya kuruluşları ve yazarların tepkisine neden olmuştu.

Söz konusu eleştiriler sonrası CNN Türk yönetimi, Mengü'yü bir süre ekrana çıkarmama kararı almıştı. Ekranlara ancak bir ay sonra dönebilen Mengü, daha sonra istifa kararı almıştı.

İşte Nevşin Mengü'nün "Ayrılık romantik değil" başlıklı ilk yazısı:

"Uzunca bir süre, ulusların kaderini tayin hakkı, bölgelerin ayrılması meselesi gündeme gelince, 'severek' ayrılan Çekoslovak örneği verilirdi. İşler her zaman böyle tereyağından kıl çeker gibi olmuyor. Dünya’da iki büyük kopuş çabasını izliyoruz, biri Katalonya biri Kürdistan. Kürdistan’ın ayrılık çabası şimdilik başarısız oldu, Katalonya’da ne olacak herkes merakla bekliyor.

Her iki örnekte de tek taraflı referandumların yapıldığını görüyoruz. Hâlbuki ayrılık meselesinin bir değil iki tarafı var. Tek tarafın ayrılması ipleri koparmak için yeterli olmuyor, ülkenin aslında tamamına sormak ve dahası ayrılık için tek tarafı değil her iki tarafı da ikna etmek gerekiyor. Katalanların büyük bir kısmı İspanya’dan ayrılmak isterken İspanya’nın geri kalanı Katalonya’nın ayrılmasını istemiyor. Ülkenin her parça toprağında her vatandaşının hakkı var malum. Bir grubun ayrılmak istemesi yetmiyor. Irak’ta mesele daha karmaşık ancak Irak Kürdistan’ı meselesinden çıkarılacak ders, uluslararası toplumu ikna etmeden bu işin başarılamayacağı. Burada meseleye 'Amerika petrol için izin vermiyor ağbi' den daha derin bakmak gerekiyor.

Barzani’nin ayrılık referandumu sonrası yaşananlarda birincisi bölgede Kürtlerin bu konuda yekvücut değil, tam aksine farklı pozisyonlarda olduğunu gördük. Kürdistan muhalefeti bölgeyi aile boyu yöneten Barzani’nin arkasında durmak istemedi. Uluslararası toplumu ikna etmek için aşiret devletinden fazlası olmak gerekiyor. Hala oğlu dayı kızıyla yönetilmeye çalışılan bir yeni mini ülkenin bölgeye istikrar değil, kaos getireceğini görmek zor değil.

Biz buradan genellikle bu meselelerin bolca romantize edilmiş tarafını görüyoruz. Ama ayrılık meselesi sanıldığı kadar romantik bir süreç değil, özgürlük sloganları atarak özgür olmak mümkün olmayabiliyor.

Devlet, birbirleriyle çalışan ve aynı zamanda birbirleri üzerinde denetim mekanizmasını işletebilen kurumlar demek. Bu noktada 'Yahu bizim memleket devlet gibi devlete benzemiyor' derseniz elbette haklısınız. Denetim mekanizmaları iç dinamiklerle işletilemediğinde bazen 'Brüksel' denetimi işe yarayabiliyor. Ayrılık dolayısıyla romantik değil basbayağı hesap kitap meselesi.

*****

Geride kalan delilikler

Bir Cumhuriyet bayramı daha geride kaldı. CHP’li belediyeler konserler düzenledi, AKP’li belediyeler kulaklarının üstüne yattı. Şimdi bir tarafın Atatürk’ü var, diğer taraf sizin Atatürk’ünüz varsa bizim de Tayyip Erdoğan’ımız var diyor. 29 Ekim’in yerine 15 Temmuz konularak yeni bir kuruluş/kurtuluş miti yaratılıyor. Evelallah bu sürecin pişirilmesinde katkımız büyük!

FETÖ’lü yıllarda merkez medyada bol bol Atatürk ve Kemalist dönemi eleştirme tiradları dinlerdik. 'Atatürk Cumhuriyeti ilan ederken halka sormadı ne diktatör adam' türü argümanları yıllarca kerli ferli adamlar ekranlardan tartıştılar. O dönemin bir diğer popüler sloganı da 'Efenim ABD’de kimse Genelkurmay Başkanı’nın adını bilmiyor'du.

15 Temmuz sonrası süreçte hiç değilse bu moda geride kaldı. Darısı tüm deliliklerin başına."