20 Eyl 2008 12:27 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:20

'NERDEN BİLEYİM BAŞYAZARIMIZ GÜNGÖR MENGİ'YLE SAMİMİ ARKADAŞ OLDUĞUNU!.. RUHAT HANIM İŞTE BÖYLE YAZAR OLDU!..' RUHAT MENGİ ÇOK KIZACAK!..

Ruhat Mengi Sabah'ta mağazaları dolaşıyordu...Gariban muhabirlere hayvan muamelesi yaptığı için de beni çok yoruyordu.

Medyadaki kadınlar ve şehir efsaneleri


Kamera arkasındaki görevli kızlar... Yani emrine her hafta 300 bin liraya TV'lere satılan dizilerin teslim edildiği, henüz 25 yaşındaki genç kız yönetmenler, yapım koordinatörü akıllı kızlar, resim seçiciler, montajcılar, stüdyo şefleri, konuk koordinatörleri, haber müdürleri, muhabirler, editörler, grafikerler...


Özetle kamera arkasındaki gizli ve gerçek kahramanlar... Onlar ki, TV'leri ayakta tutuyorlar, sizin sevdiğiniz yıldızları bulup, star yaratıyorlar, sizleri ekranlara esir ediyorlar. Şayet yaptıkları iş başarılı olursa patronları ve ekranda görünen (sizin ayılıp bayıldığınız) oyunculara milyon dolarlar kazandırıyorlar. Yalılarda oturan medya emekçileri de onların eseri...

Omuzlarına basıla basıla çöken gençler. Türkiye genelinde toplam kaç kişi, bilmiyorum. Diyelim ülkemizde 100 ulusal TV kanalı var. En az 100 kişi çalışsa, bulun işte kaç kişi çıkar. Hele Kanal D gibi 2 bin kişinin çalıştığı TV'leri düşünürsek...

Tarkan'ın unutulmaz şarkısı 'Asla Vazgeçmem'i kendilerine yaşam ilkesi olarak kabul etmişler. Milli marş gibi... Bakın ne diyorlar; ''Asla Vazgeçmem/ Kendimi yorgun hissetsem bile/ Başarı benden kaçsa bile/Bir hata bana zarar verse bile/Hatta ihanet bana acı verse bile/Bir hayal yok olsa bile/ Gözyaşları gözlerimi yaksa bile/Nankörlük ödülüm olsa bile/Hoşgörüsüzlük beni gülmekten alıkoysa bile/Ve hatta her şey/Hiçbir şey olmasa bile/Vazgeçmem/ Yeniden başlarım.''

Ne kadar maaş aldıklarını biliyorum. Sakın öyle çok fazla sanmayın. Gerçi iyi para alanı da var ama büyük çoğunluğu boğaz tokluğuna veya yol parasına. Neymiş efendim TV'ci imiş. Havası var ya...

Ay başında maaşını alanın mutlu olduğu bir ülke burası. Ee böyle bir ülkede nereden geldiğini çok iyi bildiğimiz bir bayan dert yanıyor. 'Kadınlara hâlâ milyon dolarlar vermiyorlar, yalıda oturamıyoruz.' Ah kardeşim size de iyi kalpli, geliri yerinde kocalar buluyoruz ya pardon sponsorlar...

Önceki akşam Kanaltürk'te 'Her Şeyi Söylemek Mümkün' programını izledim. 'Medyada Kadın' tartışılıyordu. Seversiniz sevmezsiniz sizin bileceğiniz iş ama en mantıklı Nazlı Ilıcak konuştu. Hiç olmazsa 'Rahmetli eşim Kemal Ilıcak sayesinde gazeteci oldum' dedi. Çoğu bunu söylemeye bile utanıyor. Dersin ki 18 yaşında Bab-ı Ali'de adliye muhabiri olarak başladı da şehir istihbarat şefi derken köşe yazarı oldu...

Konuklar arasında bulunan Ruhat Mengi, Ali Kırca gibi TV'lerden milyon dolar alamadığı için dert yanıyordu. Kadın gazetecilerin yat, kat ve at alamadığını anlatıyordu. Bilen var, bilmeyen var. Ruhat hanım Sabah Gazetesi'nde moda yazarı idi. Mağazaları dolaşıyordu. Yazıları haftada bir gün 'Melodi' ilavesinde yayınlanıyordu.

Şefi de ben gözüküyordum. Gariban muhabirlere hayvan muamelesi yaptığı için de beni çok yoruyordu. Foto muhabirleri onunla işe çıkmamak için ağlıyordu. atv'den Caner Budak'a sorun. Eee Ruhat hanım da benden hak ettiği sözleri dinliyordu. Bu sözlerimi ertesi gün Sabah'ın Genel Yayın Müdürü'nden, Zafer Mutlu'dan dinliyordum.

Meğerse hemen gidip beni şikayet ediyormuş. Nereden bileyim başyazarımız Güngör Mengi ile samimi arkadaş olduğunu. Ruhat hanım işte böyle yazar oldu. Nazlı Ilıcak yüzüne söyledi ama belgesi yoktu. Laf olsun diye konuşmak kolay. Medyadaki kadınların neden milyon dolarlar alamadığını düşünürken gerçekleri de kabul edeceksin. Medyada kadınların çoğunlukta olduğunu da kabul edeceksin. Gazete ve TV'lere tepeden hel