Nedim Şener'den 'CHP’ye nankörlük yapıyorsun' yanıtı: Anlaşılıyor ki, Silivri'ye gelirken dertleri...
Posta yazarı Nedim Şener, FETÖ argümanlarıyla siyaset yapmakla suçladığı CHP'den gelen “Hapisteyken seni biz destekledik şimdi sen CHP’ye nankörlük yapıyorsun" eleştirisine yanıt verdi.
CNN Türk canlı yayınında Nedim Şener ve CHP Sözcüsü Bülent Tezcan
birbirine girmişti. Nedim Şener, CHP’li Barış Yarkadaş’ın,
Tezcan’ın, Fetullah Gülen’in davetiyle Amerika’ya giden CHP’liler
arasında olduğuna ilişkin twitini hatırlatınca ortalık
karışmıştı.
Bülent Tezcan, Şener'in sözlerine tepki gösterirken ikili arasında
sert bir tartışma yaşanmıştı. Karşılıklı bağrışmalar yaşanırken
Şener, "Sizi işletmişler dalga geçmişler. Benim söylemediğim söze
açıklama yapmayın. 5 milletvekilinin davetle gittiğini hatırlattım,
o da FETÖ'nün davetiydi. ABD'ye niye gittin halı almaya mı? Hangi
kurumun davetiyle gittiğinizi nasıl bilmezsiniz? Sizin
partilileriniz FETÖ'nün yayın organlarının önünde nöbet tutmadı mı?
Siz nasıl Atatürk'ün partisisiniz. Daha önce Bank Asya, Zaman
Gazetesi'nin önündeydiniz." ifadelerini kullanmıştı.
Posta gazetesi yazarı Nedim Şener, işte bu tartışmayı
"Kullanışlı mağduriyet" başlıklı bugünkü köşesinde
ele aldı. Şener, kullanışlı mağduriyetin tanımını "Birilerinin
gözünde mağdur sayılmanız için, sizin masum ve haklı olmanız önemli
değildir, haksız da olsanız kimin adamı olduğunuz ve onların siyasi
amacına hizmet etmeniz önemlidir." sözleriyle açıkladı.
İşte Şener'in bugünkü yazısı:
CHP’li Bülent Tezcan ile CNNTürk’te yaptığımız tartışma uzun
zamandan beri suskun kaldığım bir konuyu ele almama vesile oldu;
Kullanışlı mağduriyet.
Kullanışlı mağduriyet şudur; Birilerinin gözünde mağdur sayılmanız
için, sizin masum ve haklı olmanız önemli değildir, haksız da
olsanız kimin adamı olduğunuz ve onların siyasi amacına hizmet
etmeniz önemlidir.
Şimdi gelelim konuya; Bülent Tezcan, CHP’nin 2014’ten beri yaptığı
yanlışlarla ilgili eleştirilerime seviyesiz bir üslupla cevap
verdi. CHP’li Barış Yarkadaş’ın, Tezcan’ın, Fetullah Gülen’in
davetiyle Amerika’ya giden CHP’liler arasında olduğuna ilişkin
twitini hatırlatmam onu çok kızdırdı.
Tezcan, Odatv operasyonunda tutuklandığımı hatırlatarak, “Biz
Silivri’ye geldik, seni destekledik” dedi. Tezcan’a
duruşmalarımızın Silivri’de değil Çağlayan Adliyesi’nde olduğunu
hatırlatma gereği bile duymadım, ne demek istediğini anlamıştım.
Ben de “Evet Silivri’ye geldiniz ama sonra da FETÖ’cü Zaman ve Bank
Asya’nın önüne gittiniz” dedim. Tezcan’ın 2013 yılında FETÖ’nün
kuruluşlarının davetiyle ABD’ye gitmesi de işin cabası. 17/25
Aralık 2013 operasyonlarından sonra FETÖ’nün operasyon araçlarıyla
siyaset yapmayı adet edindikleri görülüyordu.
2014’te uyardım
2014 yılında Enver Aysever’in CNNTürk’teki programında bu konuda
uyarımı da yapmıştım. Benim bu konudaki eleştirilerimi hep
duymazdan geldiler. “Hapisteyken seni biz destekledik şimdi sen
CHP’ye nankörlük yapıyorsun” sığlığında karşılık verdiler. Evet
2002 ile 2013 arası AKP ile o zaman cemaat denilen FETÖ’nün
işbirliği yaptığı bir gerçek. Ama 2014’ten sonra CHP’nin FETÖ
argümanlarıyla siyaset yapmaya çalışmasını nasıl açıklayacağız.
Hele hele 15 Temmuz ve sonrası tutumları tam bir fecaat. Yalnızca
FETÖ’nün işine yarayan ve delillendiremedikleri “Kontrollü darbe”
lafını nereye koyacağız. Adil Öksüz konusunda yalanlarını, hâlâ
açıklamadıkları Bylockçu 4 AKP’li Bakan 80 milletvekili listesi
nerede? Siyasetini, politika üretmek yerine yalnızca “Erdoğan
düşmanlığı” tembelliğine oturtan ve bunun için de kimden gelirse
gelsin yalan yanlış iddiaları ortaya dökmelerini eleştirince tek
yaptıkları “Biz seni Silivri’de destekledik, nankör” şeklinde sığ
bir tutumdan öteye geçmedi. Anlaşılıyor ki, CHP’liler Silivri’ye
gelirken dertleri FETÖ değil o dönem işbirliği yaptığı AKP ve
Erdoğan’la mücadele imiş. Benim ya da başkalarının hukuksuzluğa
uğramamız onlar için yalnızca “kullanışlı bir mağduriyetmiş.” Öyle
olmasaydı, sonrasında FETÖ kuruluşlarının davetiyle ABD’ye gitmez,
2014 yılından sonra FETÖ’nün el konulan Zaman, Bugün gazetelerinin,
televizyonlarının, bankasının önüne gidip polisle çatışmazlardı.
Liderleri televizyonlarına çıkıp destek olmazdı. Halka ve devlete
savaş açan ve “mağlup” olan FETÖ üyelerini mağdur sayıp yanında
durmazlardı.
Ben haklılığımı ve mağduriyetimi kendim kullanmadım, hiç kimsenin
siyasi çıkarları için kullandırmam.