06 Kas 2012 14:19 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:20

NEDİM ŞENER: 'OTOSANSÜR TOPLUMUN NEFES ALMASINI ENGELLİYOR'

RS FM'de yayınlanan 'Atilla Güner'le Akşam Postası' programına telefonla katılan Nedim Şener, Melih Aşık ve Ayşenur Arslan, tutuklu gazeteciler hakkında konuştu.

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) cezaevindeki gazetecilerin durumuna dikkat çekmek amacıyla Beyoğlu'ndaki Tünel Meydanı'ndan Taksim Meydanı'na yürüdü. Oda TV davasında bir yıldan fazla süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen gazeteciler Nedim Şener, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Ahmet Şık yürüyüşçüler arasında dikkat çekti.

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (IFJ) bundan beş yıl önce 5 Kasım'ı, "Gazetecilik İçin Ayağa Kalk" günü ilan etmişti. IFJ’ye üye kuruluşlar bu günde farklı ülkelerdeki gazetecilerin karşı karşıya kaldığı sorurnlara dikkat çekmek için eylemler düzenliyor. Bu kapsamda bu yıl pek çok Avrupalı gazeteci örgütünün odak noktasında Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteciler var.

RS FM’de yayınlanan 'Atilla Güner'le Akşam Postası' programı adına yürüyüşe katılan Erman Çimen, gazeteciler Nedim Şener, Melih Aşık ve Ayşenur Arslan’a mikrofon uzattı ve konu hakkında görüşlerini sordu.

Nedim Şener: Gazetecilerin artık oto sansür uygulamaması için, şu anda gider kaynaklı olarak baskılara direnmesi için buradayız. Gazetecilik toplumun nefes alma, toplumun sesinin duyulduğu bir yer, gerçekleri öğrenebildiği bir kanal. Her iktidar ama istisnasız her iktidar gerçekleri halktan gizlemek ister, gazeteciler de bunları açığa çıkartmak ister. Bu çatışma dolayısıyla bir güç mücadelesidir. Aslında toplumun bilgi alma hakkının mücadelesidir ve gazeteciler bunun gerçekleşmesi için uğraşıyorlar.

Eğer gazeteciler mevcut duruma diremezlerse sadece özgürlüklerini kaybetmeyecekler, nefeslerini de kaybedecekler diye düşünüyorum. Bugün olduğu gibi gazetecilerin demokratik yollarla sokaklarda haklarını araması gerekiyor. Bu çünkü topluma da cesaret verecek bir girişim.

“İktidar böyle basın istiyor”
Melih Aşık:
Türkiye tarihinde görmediği kadar basına yönelik baskılarla karşı karşıya. İnsanlar onu protesto için buradalar, demokratik bir gösteri.

Peki neden Türkiye’de gazetecilik neden zorlaştı? Neden problemler yaşanıyor?

Melih Aşık: İktidar böyle uygun gördü, böyle bir gazetecilik istiyorlar. Onun için yukarıdan baskıyla gazetecilik gazetecilikten olmaktan çıktı.

“Cumhuriyet dönüşüm sürecinde”
Ayşenur Arslan:
Ben birkaç şey söylemek istiyorum. İlki çok azız, burada çok daha fazla olmamız gerekiyordu. Ahmet Şık ve Nedim Şener için toplanan kalabalığın daha fazlası burada olmalıydı buna üzüldüm bir kere bir. İkincisi buna rağmen önemlidir gazetecilerin aslında hiç okumadığı gazeteler, dergiler, tanımadığımeslektaşları için sokağa çıkması ve son olarak biz sokağa çıkıyoruz da ne oluyor, konuşuyoruz da ne oluyor diyoruz galiba ama aslında farkında değiliz küçücük dalgalarla bazen bir bariyerin nasıl aşıldığını ben kendi adıma son birkaç yıl içinde tanık oldum, yılmadan konuşmak lazım, yılmadan bağırmak lazım, yılmadan sokağa çıkmak lazım. Çünkü farkında olmasak da o anda hissetmesek de bir şeyleri değiştiriyoruz, bir fark yaratabiliyoruz.

Genelde zaten gazetecilik Türkiye’de melez demokrasi deniler bir demokraside hep yaşadığımız için zordur. Çok dönemde bunlar yaşandı. Fakat bu dönemde biraz daha farklı bir durum var. Çünkü Türkiye cumhuriyet üzerinden hesaplaşmanın yürütüldüğü büyük bir dönüşüm sürecinde. Böyle sancılı süreçlerde dönüşecek demeyeyim ama dönüştürülmeye çalışılıyor diyeyim. Böyle süreçlerde gazetecilik her zamankinden daha tehlikeli hale gelir, bir nedeni de budur. Biz konuşmaya devam edersek, anlatmaya devam edersek sokaktaki insan da artık en azından soru sormaktan korkmazsa neden düzelmesin ki? Hiçbir şey kalıcı değil biliyorsunuz. Hayat dönüşümlerle doludur. Bazen öyle ama bakarsınız hemen başka bir tarafa.