NEDEN ZAMAN'DA YAZIYORLAR?..ZAMAN YAZARLARI BU SORUYA HANGİ YANITLARI VERDİ?..
Zaman gazetesi 22. yılında. Geniş yazar kadrosuyla dikkat çeken gazete yönetimi yazarlarına 'Zaman'da yazar olmak...' ve 'Neden Zaman?' sorularını yöneltti..İşte verilen cevaplar.
Bir gün bile yazılarıma müdahale edilmedi
Hilmi Yavuz: 'Zaman' Gazetesi'nden köşe yazma teklifi bana 1997 yılında geldi. Bugüne kadar 'Zaman'da yüzlerce yazı yazdım, birçok genel yayın yönetmeni ile çalıştım. Bunlardan hiçbiri, bu on bir yıl içinde bir gün, benim yazılarıma müdahale etmiş değillerdir. Bırakınız müdahaleyi, bugüne kadar en küçük bir uyarı bile almış değilim. Zaman zaman, gazetenin 'muhafazakâr' konumuna aykırı düşen yazılar da yazmışımdır. Ama 'dahili sansür'e asla maruz kalmadım. Daha önce çalıştığım ve sözde açık fikirli, toleranslı ve muhafazakâr olmayan gazetelerde sansürün daniskasına tanık olmuş biri olarak, 'Zaman'da yazmak bana fevkalade anlamlı geliyor. Dar idrakler, daima mazrufa değil, zarfa bakarlar. Mazruf konusundaki önyargıları, bu idrakleri daha da dar ve sığ kılar. Bunlara hiç mi hiç aldırmıyorum. Bileler...
Sırtını sadece halka dayıyor
Ali Bulaç: Zaman Gazetesi'nde yazar olmanın benim açımdan iki anlamı var: İlki, 1986 yılında kurulup ilk yayına başladığında ben de kurucuları arasında yer almıştım. Merkezi Ankara'da başlamıştı, İstanbul Bürosu'nu kurma görevini bana verdiler. Ben de yaklaşık 30-40 kişilik mütevazi bir ekip kurdum. Tabii ki o zaman büyük zorluklarla boğuşuyorduk. Faks kullanmak bile bizim için büyük bir nimetti. Bizim için Zaman Gazetesi'nin 50 bin basması olağanüstü bir başarı sayılırdı. Hamdolsun bugün tirajımız 700-800 binlerde, inşallah yakında 1 milyona tırmanırız. Şimdi birinci sıradayız ve anlaşıldığı kadarıyla daha uzun süre birinciliği kimseye kaptırmayacağız. Her gazete gibi Zaman'ın da birtakım sorunları var, ama bu gazetenin en büyük avantajı, sermaye grubunun yayın organı olmaması. Şu veya bu partinin de gazetesi değildir. Bu yüzden Zaman, kendini hiçbir şekilde büyük sermayeye veya belli bir siyasî görüşe veya partiye angaje edemez. Zaman'ın gerçek sahibi aboneleri, yani halktır. Bu, Zaman'a büyük bir dinamizm ve özgürlük kazandırmaktadır. Ben böyle avantajlı olan bir gazetede yazarlık yapmaya çalışıyorum.
Kendimi sahici bir ilgi ve hürmet hâlesi içinde gördüm
Ahmet Turan Alkan: Diğer gazetelerdeki yazar-gazete ilişkisini yakından bilmiyorum, dolayısıyla benim için manidar bir kıyas unsuru teşkil etmez; Zaman'da yazmaya başladığım ilk günden beri kendimi bu gazetede çok yakın, sahici bir ilgi ve hürmet hâlesinin içinde buldum; genel yayın yönetmeninden editörüne, yazar arkadaşlarımdan ulaştırma görevlilerine kadar bu samimi yakınlık hep aynı derecede tezahür etti; bu ivazsız muhabbet, benim Zaman'a nisbetimi birinci derecede tayin etmiştir. On yılı aşan sürekli Zaman yazarlığım esnasında gazetenin büyümesine, kalitesini birkaç defa katlamasına hep birlikte emek verdik. Şimdi geriye baktığımda hayli mesafe aldığımızı görüyor ve bundan gurur duyuyorum. Fakat hepimiz, alınması gereken daha çok mesafe olduğunun da farkındayız. Zaman okuyucusu, gazetesine bağlılığı ve ayrıntılara gösterdiği dikkatle çok daha fazlasına lâyık bir kitle. Hepimiz o kitleye çok şey borçluyuz. Temennim, o borcu öderken hep aynı sevgi çemberi içinde Zaman'ı daha iyi yerlerde görmektir.
Demokratik çoğulculuğun aynası oldu
Bülent Korucu: 20 yıl önce gazetecilik mektebinde okurken dillerde dolaşan bir ütopyamız vardı. Herhangi bir insanî zaafı istismar etmeden satabilen; demokratik çoğulculuğun hem aynası olacak, hem bu ortamın kurulmasına katkı yapacak bir fikir gazetesi. Zaman bu ütopyanın gerçekleşebileceğini gösterdiği için buradayım. Mesleğin evrensel ilkerinin uygulandığı gazetelerin halkın teveccühüne mazhar olabileceğini gösterdiği için buradayım. Mesleğe saygınlığını iade