"NE YANİ YAZARKEN AYDIN VE ZAFER BEYLER'DEN İCAZET Mİ ALACAĞIZ?"
"Malum medya müntesibi yine küplere binecek, 'Senin başka işin yok mu arkadaş, ikide bir adamımıza çakıyorsun?"
Haydaaa
Malum medya müntesibi yine küplere binecek, “Senin başka işin yok mu arkadaş, ikide bir adamımıza çakıyorsun? Muhalefete muhalefet etmek hangi tarafsız gazetecilik ilkesiyle bağdaşmaktadır?”diyecek.
Desin... Küplere binsin...
Beter olsun hatta...
Kaldı ki, muhalefete muhalefet etmiyoruz...
Niçin kendisini “alternatif” kılacak adam gibi bir muhalefet oluşmadığını sorguluyoruz ve bazı “beceriksizliklerin” altını çiziyoruz.
Bunu da mı yapamayacağız? Aydın ve Zafer Bey’lerden ruhsat mı alacağız?
Muhalefete muhalefet etmeyi “ayıplı” bir davranış olarak karşılıyorsunuz, aferin çok iyi ediyorsunuz da, “Kılıçdaroğlu desteklenecek” anlamına gelen örtük tamimleri ve “gizli ricaları” neden sorun yapmıyorsunuz?
Hani “tarafsızlık” ilkesi?
Kaç kez yazı işleri masasında “bakanlar kurulu” atadığınızı, hangi iktidarsız politikacılara nasıl destek verdiğinizi, “troyka” rezilliklerinizi, hangi mutemet elemanlarınızı CHP yönetimine sokmaya uğraştığınızı, “akraba” kontenjanından hangi liderin önünü açmaya çalıştığınızı, hangi darbeci odağa reverans yaptığınızı kendiniz mi itiraf edersiniz, ben mi anlatayım? Konuşturmayın adamı...
Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyorsunuz.
Harika bir iş yapıyorsunuz.
İnşaallah sandıktan güçlenmiş olarak çıkacak, hem politikacı olarak kendisini gerçekleştirecek, hem de değişime direnen geleneksel CHP tabanını dönüştürerek demokratik düşünceye “azıcık daha” yaklaştıracak. (Yüzde 27’nin altına düşerse Baykal ve Sav gibilere gün doğacaktır, Adil Gür tetikte olsun...)
MHP CHP koalisyonunu unutun.
Böyle bir ihtimal yok.
Bu hevesinizi 2015 seçimlerine saklayın; tabii ortada tahayyülünüzdeki koalisyona eklemleyeceğiniz “evcil bir MHP” bulabilirseniz.
Kılıçdaroğlu’nun muhalefette tutunmasını sağlayın, yeter.
Fakat iş dönüp dolaşıp, “adamınızın” liyakatinde, donanımında ve becerisinde odaklanıyor.
Bakın, bu kez ne yapmış?
Hani, Kağıthane’ye “Kağıttepe”, Gediktepe’ye “Gedikpaşa” diyordu; Lefter’i Fenerbahçe’nin kalecisi sanıyordu; ailecek gülüyorduk... Siz de bu mevzun gafları “masum, insani ve hatta mini minnacık, sevimli hatalar” olarak görüyordunuz ya...
Bu kez, az kalsın kendisini yakacakmış.
Biliyorsunuz, Anayasa’nın geçici 16. maddesine göre, “oy kullanma ehliyeti taşıyanlar veya oy kullanabilecek durumda olanlar”, oy vermemeleri halinde ilk 5 yıl içinde ne aday olabiliyorlar, ne de oy kullanabiliyorlar.
Bu durumda, anayasa değişikliği referandumunda oy kullanamayan Kılıçdaroğlu ne sandığa gidebiliyor, ne de milletvekili olabiliyor.
İddiayı, DSP Genel Başkanı Masum Türker ortaya attı... “Aman dikkat. Kılıçdaroğlu seçilemeyebilir” dedi.
Rahatlatıcı haber ise, AK Parti’li Burhan Kuzu’dan geldi: “O madde 12 Eylül 1982 Anayasası için tedbir olarak konulmuştu. Önemi yok. Uygulandı ve bitti... Kılıçdaroğlu aday olabilir.”
Fakat benim aklım Türker’in iddiasında kaldı...
Maazallah, geçici tedbir cari olsaydı?
Kılıçdaroğlu yandaşları nasıl tevil edecekti bunu?
Nasıl kalkacaklardı bu mevzun beceriksizliğin altından ve kime laf anlatacaklardı?
Masum Türker, “Kılıçdaroğlu seçilemeyebilir” diye açıklama yapınca, elimde olmadan “haydaaa” çekivermişim. Aslında “Hasbinallah” demem gerekirmiş...
Ahmet KEKEÇ / STAR GAZETESİ