Ne manipülasyonu? Hani nerede kim yapmış?
Önceki gece sızdırılan ses kayıtları ile zor durumda kalan Fatih Altaylı hükümetin isteği ile seçim anketlerinde oynama yaptıkları iddiasına geniş bir yanıt kaleme aldı.
İnternete sızdırılan ses kaydında Başbakan Erdoğan'ın isteği
üzerine seçim anketlerinde manipülasyon yaptığı iddia edilen Gazete
Habertürk'ün tepe ismi Fatih Altaylı bugün de iddialara yanıt
vermeye devam etti.
Altaylı iddiaları kesin bir dille red ederken sözkonusu anketin
aynen yayınlandığını ve hiç bir oynama yapılmadığını tekrar etti.
Kasetin montajlanarak konuşmaların bağlamından kopartıldığını iddia
eden Altaylı "İnternete verilen bir "konuşma kaydı" ile leke sürmek
istediler." dedi. Altaylı'nın hayli uzun tuttuğu yazısı Habetürk'ün
sürmanşetinden "anketler ve sonuçlar" başlığı ile anons edildi.
Altaylı'nın yazısı şöyle:
NE MANİPÜLASYONU? HANİ NEREDE KİM YAPMIŞ?
Neymiş, bana verilen "talimatla" anket sonuçlarıvtı manipüle
etmişim, MHP'nin oylarım azaltıp BDP'nin oylarım fazla
göstermişim.
Ses kaydı montajlanınca, benim böyle bir şeyi kabul ettiğim algısı
yaratılmaya çalışılıyor.
Oysa anket kabak gibi görünüyor.
MHP'nin oyu 3 ay içinde yüzde 25 civarında bir artış göstererek
yüzde 12.8'den 15.3'e çıkmış.
Aynı sürede BDP'nin oyu yüzde 6.4'ten yine yüzde 25 civarında bir
düşüşle yüzde 5'e düşmüş.
Montaj bantta söylenilenlere inanırsan biz MHP'den 3.5 puan alıp
BDP'ye eklemişiz.
Soruyorum size BDP'nin oyu 1.5 oldu da, biz mi bunu 5 yaptık?
Mümkün mü?
Aynı günlerde Metropoll araştırma şirketi de bir anket
yayımlamış.
O ankette de BDP'nin oyu kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 4.8
çıkıyor.
Ne manipülasyonu, hani, nerede, kim yapmış?
KARAR VERİN CEMAATÇİ MİYİZ HÜKÜMETÇİ Mİ?
Habertürk'ün tarafsız ve bağımsız yayıncılık ilkesiyle hareket
ettiği için hedef olduğunu savunan Altaylı sızdırlan kasetlerle
önce cemaatçi şimdi de hükümetçi ilan edildiklerini söyledi:
Geçen hafta konuşulanlan hatırlayın.
Bu yayın grubuna "Cemaatçi yaftası" yapıştırılıyordu yine internet
üzerinden, birtakım yasadışı kayıtlarla, üçüncü şahısların
konuşmalarına dayandırılarak.
Mail'ler yağıyordu "Cemaatçiymişsiniz" diye.
2 günden beri ise "Hükümet talimatıyla hareket eden" demeye
çalışıyorlar.
Yine mail'ler atıyor bildik isimler, bu kez dün söylediklerinin tam
tersim söyleyerek.
Bu pisliği yayan her iki tarafa da sesleniyorum: "Bir karar verin
hangisi olduğumuza. Cemaatçi miyiz, yoksa hükümetçi mi?" Yoksa bu
yaftayı yapıştırmaya çalışanların asla anlamayacağı bir şekilde
"tarafsız ve bağımsız" olma gayreti içinde, Türkiye'nin bu
ortamında, her şeye rağmen "uğraş veren" gazeteciler miyiz! Sevgili
okurlar, 3 gün önce sordum burada.
"Tecavüze uğrayan mı suçludur, tecavüz eden mi?" diye.
Siz de tecavüz mağdurunu linç edenlerden misiniz yoksa
BAŞBAKAN'IN UÇAĞINDA NİYE YOKUM?
Başbakan'ın hedef aldığı gazeteciler arasında olduğunu iddia eden
Altaylı "diklenmeden dik durduğunu" savunurken Başbakan'ın uçağına
davet edilmeyen vetolu isimlerden olduğunun altını çizdi:
Montaj banda inanırsanız, ben hükümet lehine manipülasyon yapan
gazeteci pozisyonuna düşürülüyorum.
Peki bu yüzden mi, Başbakan tarafından kürsülerde defalarca
eleştirildim.
Yutkundum, moda tabiriyle diklenmeden dik durdum.
Gazetemi ve buradaki arkadaşlarımı korumaya çalıştım, her şeyi
göğüsledim.
Bir bakın bakalım, bu dönemde Başbakan'ın uçağma en az alman
gazeteci kim?
Son aylarda "yasaklı" ve hatta "vetolu" yaym yönetmeni kim?
Hükümetin emirlerini dinlediğim için mi o uçakta yokum?
Ya da Başbakan'ın gazetecilerle yaptığı hiçbir toplantıya davet
edilmiyorum?
Daha önce yazdım, bunlan da hiç takmam.
Gazeteci olarak giderim, çağrıldım diye mutlu olmam, işimdir.
Çağnlmadım diye üzülmem, takmam. Orada olan biten neyse hiçbir
komplekse kapılmadan okura ulaştırmanın yollarım ararım.
Söylemek istediğim şudur: 30 yılı aşkın zamandır bu işi
"haysiyetimizle" yaptık.
Hâlâ da tüm güçlüklere, sıkıntılara, zorluklara rağmen yapmaya
çalışıyoruz.
Aslında bunca lafa da gerek yok.
Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Bu gazetenin haberleri ortada.
Yazdıklarımız, yayımladıklarımız ortada.
En sevmediğim şeydir kendimizi anlatmak zorunda kalmak.
Ama bazen mecbur kalıyoruz böyle.
Etraf o kadar kirli ki bulaşmasanız bile kokusu üzerinize
siniyor.
Sadece bizim değil, tüm medyanın...
Ama şunu da ekleyeyim, biz bir anketi asla değiştirmeyiz,
değiştirmektense o anketi yayımlamamayı tercih ederiz.