02 Kas 2011 11:48 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:58

NE DİYORSUNUZ BU MANŞET İÇİN? SESSİZ Mİ KALACAKSINIZ?

Yeni Akit'in "Her taşın altında o kadın" diyerek Prof.Büşra Ersanlı'yı hedef göstermesine tepki gösteren Balçiçek İlter, Başbakan Erdoğan'a seslendi...

Cadı Avı

Önceden söyleyeyim, KCK davasından gözaltına alınan ve dün tutuklanan Prof. Dr. Büşra Ersanlı için hazırlanmış bildiriye imza atmadığım için bir vicdan yazısı değildir bu. Büşra Ersanlı’yı şahsen tanımıyorum, yaptıklarını, yazdıklarını, çalışmalarını biliyorum. Bildiriye imza atmadım çünkü herkes birilerine kefil olabilir, “Ben onu çok iyi tanıyorum o işi yapmaz” diyebilir ilkeselliğindeyim. O kefil olma durumunun da çok içten olacağına inanıyorum, orası ayrı… Sonuna kadar… Demek istediğim başka… Biri Ergenekon sanıkları, bir öteki KCK tutuklananları, bir diğeri Deniz Feneri suçluları için ismini ortaya koyabilir, imzasını atabilir. İşte bu noktada aklım karışıyor benim. O listedeki yüzlerce kişiyi tanıyorum, sırf yakından bildiğim güvendiğim isimler istedi diye bile imzamı atabilecek “kefillik” durumundayken, atmadım, atamadım… Ama bu tutuklamaları eleştirmemi, yapılanlar karşısında hissettiklerimi yazmamı engellemez.
Kanımca “Cadı avı” başladı…
Tutuklamalardan bahsetmiyorum… Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın BDP Siyaset Akademisi’nde verdiği dersin ismini biliyorum sadece:“Toplumsal cinsiyet”
Ama ne anlattığını bilmiyorum. El yazısıyla “paralel devlet” kurulması konusunda notları varmış dedikodusu dolaşıp duruyor. Düğmeye basıldığından beri sızdırılan polis kayıtlarına göre Siyaset Akademisi’nde siyaset yerine bolca şiddet konuşulmuş. Bilmiyorum. Bütün bunları günler ilerledikçe öğreneceğiz, konuşacağız, tartışacağız.
Benim “Cadı Avı” dediğim dün Akit Gazetesi’nin manşetindeydi. Gazete “Her taşın altında o kadın” manşetiyle Prof. Dr. Büşra Ersanlı’yı hedef gösterdi. Ersanlı’nın suçlu olduğuna hemen karar vermiş olan Akit gazetecileri suçun sözde! delillerini ortaya koyarken bir insanlık ayıbına, bir ayrımcılığa ve mesleki etik açısından büyük bir yanlışa ve vicdansızlığa imza attıklarının farkındalar mı acaba? Yoksa işlerine mi gelmiyor? Yani aslında maksat gazetecilik değil mi?
Ersanlı’nın “sicili kabarık” diye yazılanlara bakar mısınız lütfen?
1-Yahudi Asıllı George Soros’a ait Helsinki Yurttaşlar Derneği kurucularından (Eeee? Suç mu bu? Dernek illegal de bizim mi haberimiz yok?)
2-Eski eşi Lazare Cem Behar Musevi bir tabip. (Musevi olmak mı suç tabip olmak mı?)
3-Ablası Fatma Sırma Ercan Ergenekon sanığı İP Genel Başkanı Perinçek’in eski eşi. (Neresinden tutayım ki ben bu cümlenin? Birilerini akraba ilişkilerine göre değerlendirmeye kalkarsak halimiz yaman. Üstelik ablasının eşi Ergenekon sanığı diye Ersan da mı Ergenekon sanığı örneğin? Böyle mantık olur mu? Üstelik Perinçek daha sanık, hükümlü değil ki!)
4-Ersanlı, Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi içindeki faaliyetlerinden ötürü 1972 yılında tutuklanıp 15 yıl ağır hapis cezası almış. Ancak aftan yararlanarak 1974’te tahliye edilmiş. (Bu ülkede bir dönem okuyan, düşünen, yazan. Çizen, düşündüğünü çekinmeden söyleyen kim hapise girmedi ki? Bir şiir yüzünden hapis yatan Başbakan’ı olan bir ülkede bu mudur referans yani?
5-BDP siyaset Akademisi’nde PKK’nın yeni eleman kadrosuna ders veriyor. (Bunu da daha bilmiyoruz. Kime nasıl bir içerikle ders verildiği bilgisine sahip değiliz daha!)
*
Cadı avı bu demektir işte…

Üzerimizde dolaşan hegemonyaya medya aracılığıyla çanak tutmak, hatta bizzati görevi üstlenmektir…
Bir kadını bir profesörü, bir vatandaşı gazete manşetinden “Bir Musevi’yle evli” ya da “Bir Ergenekon sanığının eski yengesi” şeklinde bel altı yollardan hedef göstermek benim lügatımda gazetecilik değildir, insanlık hiç değildir. Gazete yazarları Abdurrahman Dilipak ya da Merve Kavakçı da destekliyor mu örneğin bu manşeti? Ahmet Kekeç’in dediği gibi onlar da Ersanlı’nın bu delillerle! “ahtapot gibi” her yere el attığını mı düşünüyorlar yoksa?
Yeri geldiğinde “Kral çıplak” demeyi kendilerine şiar edinmiş, haksızlıklara ses çıkarmadığımızda kıyameti koparıp bizleri vicdan sınavına sokan her mahalleden meslektaşlara da sesleniyorum buradan. Ne diyorsunuz bu manşet için? Sessiz mi kalacaksınız?
Ya siz Sayın Başbakan, hükümet üyeleri?
“En çok okuduğunuz gazete” diye söylüyorum…

Balçiçek ilter/Gazete Habertürk