Nazlı Ilıcak'tan çarpıcı yorum: Aydın Doğan bugün basının tek teminatı
'Aydın Doğan bugün basının tek teminatı' diyen Nazlı Ilıcak, gündemi, medyayı ve geçmişi bakın nasıl yorumluyor.
Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, Hükümet-Cemaat kavgasında "Körü
körüne Cemaatçiyim" diyecek kadar net bir şekilde safını belli
etti.
Ilıcak, AK Parti karşıtlığını o kadar ilerletti ki, 2015 genel
seçimlerinde HDP'ye oy vereceğini açıkladı.
T24'ten Hazal Özvarış'a konuşan Nazlı Ilıcak, Aydın Doğan hakkında
da ilginç şeyler söyledi. İşte o röportajdan çarpıcı bölümler:
- Bugün Aydın Doğan'a "Koca kâinatta bir nokta bile olmayan
Aydın", eşine "takunyalı", "Haddini bilir, 'Ali topu tut, Ayşe sen
tut'u aşan ve entelektüel birikim isteyen konulara pek girmezdi"
dediğiniz o yazıyı yazar mıydınız?
Aydın Doğan'a bugün baktığınızda aslında basın özgürlüğünün tek
teminatı olarak görünüyor. Doğan Medyası hükümete muhalif seslere
daha fazla yer veren bir medya olarak duruyor. Haber Türk'te de
muhalif görüşler çıkabiliyor.
- Bugün öyle bir yazı yazar mıydınız?
O zaman sadece benimle Aydın Doğan arasında değil, genel bir medya
savaşı vardı. Bizim hakkımızda da mesnedi olmayan ifadeler
kullanıldı. Tabii ki o yazıyı bugün yazmam, bu ifadeleri o savaş
içinde değerlendirmek lazım. Özal dönemindeki medyayı anlattığım
kitabımdaUğur Mumcu'nun, Altan kardeşlerin ne kadar ağır yazılar
yazdıklarını görürsünüz. Olayı sadece benim bağlamımda tartışmak
doğru değil. O yazıları bugün onlara da sorun, sorarsanız, onlar da
yazmazlar. Ama siz bana medya savaşları doğru savaşlar mıydı
derseniz, doğru değildi derim çünkü bundan medya zarar gördü.
ZAMAN'DA NASIL MANŞET ATIYORLAR BİLMİYORUM
- Türkiye gazetesinde dahi "Paralel haberlerinden millet kusacak
hale geldi" yazıları çıkar, Bank Asya'ya yapılanlar cemaate karşı
yapılan haksızlıklar hanesine alınırken Nazlı Ilıcak, zihninde
"Zaman gazetesinin de yayınları yanlıştı" benzeri parantezler de
açılıyor mu?
Türkiye'de birileri o kadar körü körüne cemaat düşmanlığı yaparsa
ben de körü körüne cemaati savunurum. Savrulmalar zaten
kutuplaşmadan kaynaklanıyor. "Tahşiye operasyonunu cemaat yaptı",
"Cemaat terör örgütü" denirse, bir ev ateş almışsa, siz önce o
ateşi söndürmeye çalışırsınız. Ben kendimi o pozisyonda
görüyorum.
- Zaman'ın "ÇYDD kızları fuhuşa sürüklüyor, PKK ile
ilişkililer" yayınları sizce "medya savaşları" dahilinde
mi?
Bana Zaman'dan sormayın, nasıl manşetler attıklarını bilmiyorum.
Ama ÇYDD'deki bazı genç kızlar, genç subaylarla arkadaş
yapılıyordu. Yalnız casusluk ve fuhuş operasyonu ayrı bir konu...
Bu bahsettiğimiz fuhuş değil, denizcilerin kontrol altında
tutulması için kızların erkeklerle arkadaşlık yapması, danslara,
partilere gitmesi teşvik ediliyordu... ÇYDD'nin Kadıköy şubesinden
buna ilişkin belgeler çıktı. Zaman da bu belgelerden söz etmiş
olabilir. Ben de bunlardan söz ettim, doğruluklarına da inanıyorum.
Ama artık bir vefat olayı olduğu için, bu konu hakkında fazla
konuşmak istemiyorum. O dönem Ergenekon ve Balyozcular bu belgelere
sahte demek için "Cemaatçi polisler bunu koydu", "Cemaatçi hâkimler
bizi yargıladı" diyerek cemaati düşmanlaştırmıştı, şimdi aynı şeyi
Erdoğan yapıyor.
(...)
YILMAZ'A YAĞDANLIĞINIZ OLAYIM DEDİM AMA...
- Söyleşiyi sonlandırmadan: Mesut Yılmaz'a "Yağdanlığınız olmak
istiyorum" dediniz mi?
Özal'ın yandaş bir gazeteci grubu vardı, tabii bugünküne kıyasla
çok kaliteliydi, Cengiz Çandar, Taha Akyol meselâ bu gruptaydı. Ben
hiçbirine yağdanlık demiyorum yanlış anlaşılmasın ama, Uğur Mumcu
gibi Özal'a muhalif olanlar, Özal'ın yanındaki gazetecilere
yağdanlık diyordu. Mesela Mehmet Barlas için "iri yağdanlık",
bilmem kime "minik yağdanlık" deniliyordu. Özal da muhalefet
ettiğim için beni hiç uçağına almıyordu, gidilecek yerlere
otobüslerle gidiyordum. Sonra Özal Cumhurbaşkanı oldu, Mesut Yılmaz
iktidara geldi ve birkaç gazeteciyle beni de uçağa aldı. Espri
olsun diye ben de "Özal beni hiç uçağına almıyordu, siz beni
uçağınıza alın, ben de sizin yağdanlığınız olayım" gibi bir cümle
söyledim. Daha sonra Yalçın Doğan'la aramızda bir tartışma
olduğunda "Sen Mesut Yılmaz'a gittin, sizin yağdanlığınız olayım,
dedin" diye yazdı. O zaman bu açıklamayı kendisine gönderdim ama
galiba kullanmadı. Bir insan, birinin yağdanlığı olmak istese gidip
herkesin içinde "Efendim yağdanlığınız olayım" der mi? Ben bu
cümleyi sırf Özal'ın yağdanlıklarına atıfta bulunmak için bir
latife mahiyetinde sarf ettim.