14 Şub 2015 09:41 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:03

Nazlı Ilıcak'ı korkutan kadın öldü!

İlerici Kadınlar Derneği'nin kuruluşundan, kapanışına kadar genel başkanlık görevini yürüten Bakiye Beria Onger yaşamını yitirdi.

Türkiye'nin en etkili kadın derneklerinden biri olan İlerici Kadınlar Derneği'nin kuruluşundan, kapanışına kadar genel başkanlık görevini yürüten Bakiye Beria Onger yaşamını yitirdi.

12 Eylül öncesinde yasadışı olan Türkiye Komünist Partisi'nin desteklediği ve o sırada İlerici Kadınlar Derneği başkanlığını yürüten Bakiye Beria Onger, 15 Ekim 1979 tarihinde yapılan ara seçimlerde istanbul bağımsız senatör adayı olarak seçimlere girmişti.

22 bin oy alan Onger tek başına, 1974 yılında kurulan ve Behice Boran'ın lideri olduğu Türkiye İşçi Partisi'nin ülke genelinde aldığı oydan çok daha fazlas oy almıştı.

Bakiye Beria Onger, 1975 yılında kurulan İlerici Kadınlar Derneği'nin ( İKD ) 1980 darbesiyle kapatılana kadar Genel Başkanlığını yapmıştı.

1921 yılında Çanakkale'de doğan ve hukuk eğitimi alıp avukat olan Bakiye Beria Onger, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yurtdışına kaçmıştı. Eski edebiyatçılardan Fahir Onger’in eşi olan Bakiye Beria Onger'in cenazesi 14 Şubat Pazar günü toprağa verilecek.

NAZLI ILICAK'I KORKUTAN KADIN

Nazlı Ilıcak, 15 Ekim 1979 ara seçiminden sonra Tercüman'daki köşe yazısında, İstanbul'daki her oy sandığının başında Bakiye Beria Onger için bir sandık görevlisi olduğuna dikkat çekmiş ve komünizm tehlikesinden dem vurmuştu.

Ara seçimlerde İstanbul bağımsız senatör adayı olan Beria Onger'in seçim kampanyası, gerçekten de TKP'nin yasallaşma çabasının bir örneği olarak sürdürülmüştü. Kampanyasında, liderleri yurt dışında olan ve özellikle DİSK çevresinde örgütlenen TKP'nin savunusunu da yapan Onger, "TKP'siz demokrasi, TKP'siz seçim olmaz" diyordu. Onger, seçimleri antidemokratik kılan diğer nedenleri sıraladıktan sonra neden aday olduğunu şöyle açıklamıştı:

NEDEN ADAY OLDUM?

"Bu seçimlere bağımsız aday olarak katılıyorum. Bağımsızım. Ama tarafsız değilim.

Yolum işçi sınıfının devrimci yoludur.

İşçi sınıfının örgütlü gücünün gösterdiği yoldur.

Türkiye'de ve Dünya'da sosyalizmin zaferi için savaşsız sömürüsüz sınıfsız bir dünya kurulması için savaşım veriyorum.

Seçim çalışmalarını bu savaşımın bir parçası olarak görüyorum. Seçim çalışmalarını işçi sınıfının siyasi hareketini güçlendirmek, bağımsız programını devrimci çıkış yolunu geniş yığınlara duyurmak, onun yığınlar içindeki etkinliğini ve örgütlülüğünü artırmakta,

* İşçi sınıfının birliğini, ulusal demokratik güçlerin eylem birliğini güçlendirmekte,

* Gerici faşist güçleri geriletmekte,

* Genel olarak emperyalizme, tekellere, faşizme, şovenizme karşı savaşımı, özel olarak da yoğun toplu sözleşmeler döneminde işçi sınıfının savaşımını güçlendirmekte,

* Parlamenter savaşımı, yığın savaşımına bağlamakta araç olarak görüyorum.
Eğer seçilirsem, savaşımımı parlamento içinde de yürüteceğim.
Parlamentoda işçi sınıfının, emekçilerin, halkımızın ve emekçi kadın hareketini sesi, gözü, kulağı olmaya çalışacağım."