01 Eki 2019 14:38 Son Güncelleme: 01 Eki 2019 14:48

Nagehan Alçı'yı yerden yere vurdular! "Şirret kadını artık susturun"

Türkgün gazetesi yazarları Türkiye Cumhuriyeti için 'katil devlet' ifadesini kullanan Habertürk yazarı Nagehan Alçı'ya çok sert tepki gösterdi.

Nagehan Alçı, canlı yayında Türkiye Cumhuriyeti’ne “katil devlet” demişti.

Bunun üzerine Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, devlete “katil” denilemeyeceğini, bunun dünyada örneğinin olmadığını, fakat devleti yönetenlerin yaptıkları suçlardan ötürü yargılanabileceğini ifade etmişti.

Alçı’nın Türkiye Cumhuriyeti’ne “katil devlet” demeye devam etmesi ve 1990’lı yıllar ile 12 Eylül darbesini örnek vermesi üzerine, bu kez de Ersan Şen, gelecekte birilerinin de 2019 yılı için “katil devlet” benzetmesi yapabileceğini ifade etmişti.

Nagehan Alçı, “katil devlet” tartışmasını dünkü “Devlet kutsal bir kavram değildir, vatan kutsaldır” başlıklı yazısıyla sürdürmüştü.

MHP’nin gazetesi Türkgün’ün yazarları Nagehan Alçı’nın “katil devlet” çıkışına çok sert tepki gösterdi.

“FETÖ’DEN PKK’YA HER YERE SAVRULAN…”

Türkgün gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Orhan Karataş, “Devlet, ebed müddettir” başlıklı yazısında, “Devleti katil ilan edip milleti ayırmak, sonra da dönüp vatana sahip çıkmak, aklımızla alay etmektir. Devlet olmazsa ne vatan olur, ne millet kalır. Devleti katil olmakla suçlarsanız, vatanı hedef alır, milleti yok edersiniz. Onun için devlet, ebed müddettir” ifadelerini kullandı.

Orhan Karataş, Alçı’yı şu sözlerle hedef aldı: “Bir tarafta örümcek tutmuş çağ dışı zihniyetli, terörist sevici, terör borazanı, milli olan her şeye düşman, haddini bilmeyen, hukuken mahkûm edilmiş ve bozuk sicili ile CHP İl Başkanlığına layık görülmüş Canan Kaftancıoğlu, diğer tarafta hiçbir ilkesi ve kıblesi bulunmayan, FETÖ’den PKK’ya her yere savrulan, Marksist solla zulmün sembolü olmuş liberal dünya görüşü arasında gidip gelen Nagehan Alçı. Aslında yok birbirlerinden farkları. Her ikisi de devletle ve milletle sorunlu. Her ikisinin de görevi zihin bulandırmak, ikilik çıkarmak, fitne yaymak, milli ve manevi değerlerin içini boşaltmak ve fırsatını bulunca da devlete saldırmak. Farklı kompartımanlarda görünüyorlar, ama aynı yere yolculuk ediyor, aynı şeyi hedefliyorlar. Her ikisi için asıl hedef, devletin varlığıdır. ‘Katil devlet’ diyerek, bu ülkenin temellerine saldırıyorlar.”

“BU KADAR İHANET, BU KADAR ALÇAKLIK YETER!”

MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yakın isimlerden Türkgün gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek, “Bu ihanet kusan şirret kadını artık susturun!” başlıklı yazısında, “Karı-koca sürekli sözde Kürdistan’ın kurulmasının hikmetlerinden bahsederler, toprak parçalarını kafalarına göre Barzani’ye, PKK’ya pay ederler ama mesele Yunanistan işgali altında bulunan adalar olunca, ‘18 keçinin otladığı kaya parçası için savaşa mı girelim?’ derler… Nagehan Alçı hep “Kürdistan yollarında, Habur’dayım. Fonda Ahmet Kaya...” anlayışında yola çıkan biridir.

Nagehan Alçı’nın daha yolun başında ‘Bizim askerlerin eşleri ve sevgilileri de güneydoğu’daki gaziler için marif takvimine soyunsun!’ şeklinde twit atma alçaklığını sergilemesi bile bunların nasıl bir iğrenç düşünceli aile olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı.

“Bu şirret kadının en son gündem olduğu konuda Türk devletinin terörle mücadelesine yönelik devleti suçlayıcısı ‘katil devlet’ ifadesi olmuştur” diyen Çiçek yazısını şöyle sonlandırdı:

“Türk medyasının bir Nagehan Alçı problemi vardır. Bu saatten sonra onu ekranlara çıkarıp kim ihanetleri için kullanırsa en büyük şerefsiz, haysiyetsiz de o kişi olacaktır. Bu kadar ihanet, bu kadar alçaklık yeter!”

“MİLLET SARHOŞ EKRANA ÇIKAN KOCASINDAN KURTULDU, SIRADA KENDİSİ VAR…”

Türkgün gazetesi yazarı Mustafa Önder ise “Her kalıba uyan cıvık” başlıklı yazısında, “Defalarca yazdık, ‘dişi bir şirreti’ susturamadılar gitti... Arsız, hadsiz, ukalâ, görgüsüz ve sahibinin sesi... AK Parti’nin, Cumhur ittifakının nimetleriyle beslenen bir yılan... ‘Demokrasi ve hürriyet’ yalanıyla döşediği dinamitlerin haddi hesabı yok... Ama hâlâ yazdırıyor ve konuşturuyorlar! Neyin nesi, hangi ellerin piyonudur ki susturulmuyor… Susturulmadıkça da küstahlaşıyor...” ifadeleri kullandı.

“Millet sarhoş ekrana çıkan kocasından kurtuldu, sırada kendisi var…” diyen Önder yazısını şöyle sonlandırdı:

“Nasılsa cesur bir Türk savcısı çıkacaktır… Ama asıl mesele Habertürk’ün hâli… Bile bile intihar ediyor!”