Nagehan Alçı'nın Habertürk'te ilk yazısı: Rasim Ozan olmasa çoğu kez, çoğu yerde pes ederdim!
2013 yılından bu yana yazarlığını sürdürdüğü Milliyet'ten ayrılan Nagehan Alçı'nın, transfer olduğu Habertürk'te ilk yazısı bugün yayımlandı.
"Babamın defterinin üzerinden uzun yıllar geçti ama onun hayata
karşı iyimser merakı ve bize öğrettiği 'iyiyi bulma' gayreti yerli
yerinde duruyor" diyen Alçı, "Buna eşim Rasim Ozan’ın (Kütahyalı)
cesareti, kararlılığı ve motivasyonunun bana verdiği gücü de
eklemek gerek. O olmasa çoğu kez, çoğu yerde pes ederdim herhalde"
ifadesini kullandı.
Nagehan Alçı'nın "Babamın defteri" başlığıyla yayımlanan
yazısı şöyle:
Babam bugün hayatta olsa, her zamanki ölçülü tavırlarının içine
uydurmaya zorlanırdı mutluluğunu. Gazeteciliğe beni o teşvik etti,
yazmaya o yönlendirdi. Hiç unutmuyorum, ben 8, kardeşim Lalehan 7
yaşındaydık. Elinde 2 kaplı defterle gelmişti, “Bundan böyle bunlar
sizin. Bana ve annenize anlattıklarınızı buraya yazın” demişti.
Çocukluğun pırıl pırıl hayal gücü ile neler yazmıştık neler...
İşte şimdi Habertürk’te yeni bir yolculuğa çıkıyorum. Babamı çok
mutlu edecek bir yolculuk. Bir şeyleri yıkmak değil, yapmak için
yazmaya gayret edeceğim. Doğru bulduğumu açıkça dile getirecek,
yanlış bulduğumun düzeltilmesi için çalışacağım. Sizlere buradan
gördüğüm Türkiye’yi, dünyayı, hayatı anlatacağım.
Babamın defterinin üzerinden uzun yıllar geçti ama onun hayata
karşı iyimser merakı ve bize öğrettiği “iyiyi bulma” gayreti yerli
yerinde duruyor. Buna eşim Rasim Ozan’ın cesareti, kararlılığı ve
motivasyonunun bana verdiği gücü de eklemek gerek. O olmasa çoğu
kez, çoğu yerde pes ederdim herhalde...
Yol uzun, konu çok. Maraton başlıyor...
Çocuklarım için...
Habertürk Gazetesi’ndeki yazılarım ve Habertürk TV’deki
yorumlarımla ilgili okurlarıma ve izleyicilerime açık bir taahhüdüm
var:
- Bu köşede ve ekranda her zaman demokrasiyi ve siyaset kurumunu
savunacağım, çünkü bir devleti yönetecek insanları belirlemek için
tek meşru yol demokrasidir.
- Bu köşede ve ekranda her zaman gerçek bir hukuk devletini
savunacağım, çünkü bir arada barış içinde yaşamak için tek meşru
zeminimiz hukuk devletidir.
- Bu köşede ve ekranda her zaman serbest piyasa ekonomisini
savunacağım, çünkü hem iktisadi kalkınma, hem de özgürlükçü
demokratik bir rejim serbest pazar olmadan imkânsız
hayallerdir.
Eğer bu üç değerden biri olmazsa diğer ikisi de uzun ömürlü
yaşayamaz. Muhakkak sistem bir yerde çöker.
O yüzden Türkiye’nin geleceği için, çocuklarım Ayşe Ela ve Betül
Yasemin’in istikbali için bu değerleri savunuyorum ve
savunacağım.
İhtilalin rotası
Türkiye,16 Nisan 2017 referandumundan sonra yeni bir döneme girdi.
Siyasal sistemimiz değişti ve bence artık siyasi iktidar açısından
taşlar yerine oturdu. Benim de kuvvetli bir şekilde desteklediğim
“partili cumhurbaşkanlığı” sistemiyle beraber ihtilal treni artık
rayına girdi. Harici hiçbir güç bu treni kolay kolay rayından
çıkaramaz. Ancak ihtilalin kendisi büyük yanlışlar yaparsa tren
raydan çıkabilir ve Türkiye o zaman dağılma sürecine girer.
Bundan önceki dönemde henüz ihtilal treni tam rayına oturmadığı
için yaşanan anormallikler artık olamaz, olmamalı. Türkiye
toplumunun çok büyük çoğunluğunun talebi normalleşme. Erdoğan’ın
liderliğindeki toplumsal ve siyasal ihtilal daha zengin ve daha
güçlü Türkiye yaratmak için normalleşme rotasına girecektir,
girmelidir.
Akıl tutulması ve Erdoğan takıntısı
Bilindiği üzere ben seküler yaşam tarzına sahip bir yazarım.
İçinden çıktığım kesimin yaşam tarzı özgürlüğünü koruma ve Batı
ekseninden Türkiye’nin kopmaması konusundaki hassasiyetini de
anlıyor ve bu düşüncelerine katılıyorum. Seküler medyada en popüler
konulardan biri, yaşam tarzı meselesidir.
Fakat durum böyleyken anlamadığım ve çok tuhaf bulduğum bir konu
var. Aynı medya organlarında, yazılarında seküler kesimden nefretle
bahseden bazı anti-laik aşırıcı isimler ön plana çıkarılmak
isteniyor ve hatta övülüyor. Bu isimler şu an AK Parti cenahı
içinde “eleştirel duruş” kılıfı altında Erdoğan ve ailesine
karşıtlık yapıyorlar diye, onları desteklemek nasıl bir ruh
halidir?
Hem sürekli “Seküler yaşam tarzımıza kimse karışmasın. Batı
ekseninden kopmayalım” diyeceksiniz, hem de Batı düşmanı ve
anti-laik, ekstrem insanları sırf Erdoğan karşıtı diye medyanızda
pompalayacaksınız. Maalesef laik merkez medyada Erdoğan takıntısı
çoğu zaman aklın önüne geçiyor ve Batılı-seküler kesime esas tehdit
olan zihniyetlere destek oluyorlar. Allah herkese akıl fikir
versin.