Nagehan Alçı'dan kayıp gazeteci olayıyla ilgili bomba iddia: Pis kokular alıyorum!
Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda sır olan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayının esrarengiz bir hal aldığını söyleyen Nagehan Alçı, "Acaba işin içinde başka bir plan mı var?" diye sordu.
Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili, kapıda bekleyen Hatice Cengiz’le ve
“Bana bir şey olursa onu ara” dediği AK Parti Genel Başkan
Danışmanı Prof. Yasin Aktay’la konuşan Habertürk yazarı Nagehen
Alçı, Cemal Kaşıkçı'nın uluslararası alanda tanınan, çok güçlü
bağlantıları olan, Washington Post yazarı ve Türkiye dostu bir isim
olduğunu söyledi.
"Ben bu işin ayrıntılarına baktıkça pis kokular alıyorum" diyen
yazar bomba bir iddiada bulundu. Alçı, " Sanki Suud yönetimi
Türkiye’yi “Bana karşı olan bir ismi koruma” denklemine sokmaya
çalışıyor. Böylece Ankara’yı FETÖ meselesinde sıkıştırmayı
düşünüyor olabilir. Yani “’Bak sen ABD’ye bana düşman olanı koruma’
diyorsun, o zaman sen de Kaşıkçı’yı koruma…”
Türkiye sadece Suriye değil, Yemen, Mısır, Libya gibi birçok Arap
ülkesinden muhalife ev sahipliği yapıyor. Şayet Kaşıkçı’yı verse
bütün muhalifler kendilerini güvensiz hissedecekler ve Türkiye
baskı altına alınmış olacak- ki zaten Ankara için böyle bir seçenek
söz konusu değil.Vermezse, ki zaten uluslararası anlaşmalara da
aykırı ve gayri hukuki olan bu alıkoyma sonucu vermeyecek, o zaman
da “Sen nasıl Kaşıkçı’yı vermiyorsan ABD de Fethullah Gülen’i
vermiyor” denklemine oturtmaya çalışabilir." ifadelerini
kullandı.
"Ben bu krizin sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum" diyen yazar
"Ankara’yı yurt dışındaki FETÖ unsurları ya da Can Dündar üzerinden
sıkıştırmaya çalışanlar bu olayı koz olarak kullanacaktır."
dedi.
İşte Nagehan Alçı'nın bugünkü yazısı:
Salı günü İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na giren ve
ardından kendisinden haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı
olayı çok esrarengiz bir hal aldı. Kaşıkçı ortada yok. Türkiye,
hala konsolosluk binasında olduğunu, Suudi Arabistan ise olmadığını
söylüyor. Kapıda bekleyen bir nişanlı var. Suudi Arabistan
Büyükelçisi Dışişleri’ne çağırıldı. Bunun üzerine Riyad “İşbirliği
içindeyiz” açıklaması yaptı. Neler oluyor? Bu kriz de nereden
çıktı? Acaba işin içinde başka bir plan mı var?
Kafamdaki sorulara cevap aramak için Kaşıkçı’nın, konsolosluğun
kapısında bekleyen nişanlısı Hatice Cengiz’le ve “Bana bir şey
olursa onu ara” dediği AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Yasin
Aktay’la konuştum. Önce neler öğrendiğimi aktarayım…
KONSOLOSLUĞA GEÇEN HAFTA DA GİTMİŞ
Kaşıkçı, konsolosluğa ilk kez salı günü gitmemiş. Ortadan
kaybolduğu ziyareti ikinci ziyareti. Geçen hafta gittiğinde
evrakları tamamlamak için “Yine gel” demişler. İki sefer de bazı
endişeleri varmış ama ilkinde sağ salim çıktığı için bu kez daha
rahatmış.
Konsolosluğa gitme sebebinin Türkiye’de evlenmek olduğu yazıldı.
Esasen “dul olduğunu, yani mevcut bir evliliği olmadığını
belgelemek ve gerekli kağıtları temin etmek” için gitmiş. Hatice
Hanım’la konuştuğumda ondan bu hafta ya da önümüzdeki hafta,
işlemler biter bitmez evlenmeyi planladıkları bilgisini aldım.
Cemal Kaşıkçı, uluslararası üne sahip bir isim. Suudi
Arabistan’daki iktidar değişiminden önce ülkesinde çok güçlü idi.
Ancak Bin Selman’ı eleştiriyor. Hakkında önce tutuklama kararı
çıkarıldı, ardından bu karar feshedildi ve serbest bırakıldı. Sonra
da ülkesini terk etti. ABD-İngiltere ve Türkiye arasında yaşıyor.
Televizyon yöneticiliği yapmış, uluslararası alanda tanınan, çok
güçlü bağlantıları olan bir isim. Washington Post yazarı.
TÜRKİYE DOSTU
Türkiye’ye bakışına ayrı bir başlık açmam gerek, zira tam anlamıyla
bir Türkiye dostu. Türkiye’nin İslam dünyasına çok iyi bir örnek
olduğunu her platformda dile getiren ve son dönemde bize yönelik
saldırılara hep tavır almış bir isim.
Böyle bir ismin Suudi Arabistan tarafından tutulmasının ne anlamı
olabilir? Amaç sadece Kaşıkçı’yı tutuklamak mı yoksa bir bahane
bulup Türkiye’ye karşı devreye sokulmaya çalışılan bir oyun mu
var?
ABD BU DENKLEMİN NERESİNDE?
Ben bu işin ayrıntılarına baktıkça pis kokular alıyorum. Sanki Suud
yönetimi Türkiye’yi “Bana karşı olan bir ismi koruma” denklemine
sokmaya çalışıyor. Böylece Ankara’yı FETÖ meselesinde sıkıştırmayı
düşünüyor olabilir. Yani “’Bak sen ABD’ye bana düşman olanı koruma’
diyorsun, o zaman sen de Kaşıkçı’yı koruma…”
FETHULLAH GÜLEN İÇİN KOZ
Türkiye sadece Suriye değil, Yemen, Mısır, Libya gibi birçok Arap
ülkesinden muhalife ev sahipliği yapıyor. Şayet Kaşıkçı’yı verse
bütün muhalifler kendilerini güvensiz hissedecekler ve Türkiye
baskı altına alınmış olacak- ki zaten Ankara için böyle bir seçenek
söz konusu değil.
Vermezse, ki zaten uluslararası anlaşmalara da aykırı ve gayri
hukuki olan bu alıkoyma sonucu vermeyecek, o zaman da “Sen nasıl
Kaşıkçı’yı vermiyorsan ABD de Fethullah Gülen’i vermiyor”
denklemine oturtmaya çalışabilir.
Peki daha yeni Trump tarafından yerin dibine sokulan Suudi
Arabistan böyle bir şeyin neden parçası olsun? Çünkü Arabistan’daki
taht darbesi ve tutuklamalar ABD’nin desteği ile yapıldı ve o
destek olmazsa Muhammed bin Selman tahta oturamaz. Kısacası ABD’ye
yaranmak için böyle bir krizi zorluyor olabilir.
Ancak bir yerde ciddi bir yanlış var: Cemal Kaşıkçı, hakkında
bırakın tutuklamayı, yargılama kararı bile olmayan bir isim. Böyle
bir isimle Türkiye’yi köşeye sıkıştırma planı varsa bunun temeli
mevcut değil.
Ben bu krizin sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Ancak Ankara’yı
yurt dışındaki FETÖ unsurları ya da Can Dündar üzerinden
sıkıştırmaya çalışanlar bu olayı koz olarak kullanacaktır.