04 Haz 2017 09:54
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:44
Nagehan Alçı Milliyet'le birlikte NTV'den de ayrıldı! İşte veda yazısı...
Nagehan Alçı'nın Milliyet'ten ayrılıp Habertürk'e transfer olduğunu duyurmuştuk. Alçı, bugün Milliyet'teki son yazısını yazarak veda etti.
Nagehan Alçı, 4 yıldır okurlarıyla buluştuğu Milliyet'ten bugün
veda yazısını yazarak ayrıldı.
Duygusal bir köşe yazısıyla Milliyet ailesine veda eden Alçı, Habertürk gazetesine geçmesinin ardından, sadece Milliyet'ten değil NTV'den de ayrıldığını duyurdu.
İşte Alçı'nın "Güzel bir veda" başlıklı bugünkü yazısı:
Nihayet yaz geldi. Geç geldi ama özlenen daha kıymetlidir ya, öyle güzel geldi yaz mevsimi... Ağaçlarda bir coşku, çocuklarda bir neşe, sokaklarda bir ‘yeniden doğma hali’! Ben ise masamın başına oturmuş bir yandan bu hali izliyor, bir yandan da hiç barışamadığım bir şeyi yapmak, ‘veda etmek’ için hazırlanıyorum... Bu yazı kolay bir yazı değil...
Yaklaşık 4 yıl ve 4 ay olmuş... Milliyet’teki ilk yazımı 17 Şubat 2013’te yazmıştım. ‘Yolculuk başlıyor’ diyerek. Güzel bir yolculuktu. Milliyet benim için çok anlamlı, çok gurur verici bir adresti. Hep de öyle olacak... Ancak bu günden itibaren yeni bir yolculuğa yelken açıyorum. Çok uzakta değil ama farklı bir mecrada olacağım...
Geçtiğimiz 4 yıl 4 ay içinde bu köşede güzel hatıralar biriktirdim, Türkiye’yi ve dünyayı anlamaya ve size anlatmaya gayret ettim. İtiraf edeyim, pek de kolay değildi. Yakın tarihin belki de en zor süreçlerini gazetemiz Milliyet’te birlikte yaşadık. Eğer son 15 senede Türkiye’de olanlara bir siyasal ihtilal gözüyle bakarsak -ki doğru tanım bence de budur- yaşadığımız son 4 yıl bu ihtilalin en fırtınalı ve en uzun 4 yılıydı. Milliyet okurları iyi biliyor ki ben de bu ihtilali destekleyen yazarlardan biriyim. Fakat artık bence ihtilalin fırtınalı döneminin durulması gerekiyor. Türkiye daha fazla fırtınalı havayı kaldıramaz. İhtilal gemisinin durgun sulara doğru rotasını kırıp, istikrar içinde ilerlemesi ülkemizin menfaatleri ve ihtilalin geleceği açısından bir mecburiyet.
Son 3 haftadır çok geri dönüş aldığım hukuk ve adalet meselesiyle ilgili yazılarımda aslında hep buna işaret ettim. Türkiye gerçek bir hukuk devleti haline gelmeli. Aksi halde bu haklı demokratik ihtilal ayakta kalamaz. Adalet devletin temelidir. Türkiye’nin şu an her açıdan normalleşme dönemine girmesi gerekiyor ve kalpten inanıyorum ki girecektir...
Milliyet gazetesindeki yolculuğumda başından beri yanımda olan benim için çok kıymetli isimler var. Onları da bu vesileyle anmak istiyorum. En başta hiç şüphesiz Demirören Ailesi. Erdoğan Demirören, Yıldırım Demirören, Meltem Demirören Oktay. İlk günden itibaren bana destek verdiler ve en zor günümde yanımda oldular. Fikret Bila ve Mete Belovacıklı. Onların sayesinde son derece özgürce kullandım kalemimi. En ufak bir ima, en ufak bir müdahale ile karşılaşmadım. Serpil Çevikcan. Basında zor bulunur bir dostluk gösterdi, hep yanımda oldu. Ve nazımı çeken tüm Milliyet ailesi. Bu deneyimli isimlerle çalışmak benim için hem öğretici hem de zevkliydi...
Yalnızca Milliyet’e değil, NTV’ye de veda ediyorum bugün. NTV ekranlarında da 3 yıl boyunca büyük bir zevkle çalıştım. Orada geçirdiğim bu güzel dönem için en başta Ferit Şahenk’e çok teşekkür ederim. Aynı şekilde Erman Yardelen’e ve kanalın başarılı yayın yönetmeni Nermin Yurteri’ye de teşekkür ederim. Televizyonculukta ayaklı bir okul olan Oğuz Haksever ile program yapmak başlı başına bir zevkti. Program arkadaşlarım İsmet Berkan ve Mehmet Tezkan’la da çok keyifli ve verimli siyasi tartışmalar yaptık. Zarif ve saygılı bir programdı Basın Odası. Çalışkan ve başarılı editörümüz Serhat Özkan’a çok teşekkür ederim.
Türk medya tarihinde gazeteden ve televizyondan ayrılıklar genelde tatsız olur. Hatta taraflar birbirine küskün ve kızgın ayrılır ama benimki tam tersi. Herkesle ilgili olumlu hatıralarla ayrılıyorum. Evet, belki bir açıdan her veda hüzünlüdür ama güzel bir hüzün bu. Güzel bir veda...
Duygusal bir köşe yazısıyla Milliyet ailesine veda eden Alçı, Habertürk gazetesine geçmesinin ardından, sadece Milliyet'ten değil NTV'den de ayrıldığını duyurdu.
İşte Alçı'nın "Güzel bir veda" başlıklı bugünkü yazısı:
Nihayet yaz geldi. Geç geldi ama özlenen daha kıymetlidir ya, öyle güzel geldi yaz mevsimi... Ağaçlarda bir coşku, çocuklarda bir neşe, sokaklarda bir ‘yeniden doğma hali’! Ben ise masamın başına oturmuş bir yandan bu hali izliyor, bir yandan da hiç barışamadığım bir şeyi yapmak, ‘veda etmek’ için hazırlanıyorum... Bu yazı kolay bir yazı değil...
Yaklaşık 4 yıl ve 4 ay olmuş... Milliyet’teki ilk yazımı 17 Şubat 2013’te yazmıştım. ‘Yolculuk başlıyor’ diyerek. Güzel bir yolculuktu. Milliyet benim için çok anlamlı, çok gurur verici bir adresti. Hep de öyle olacak... Ancak bu günden itibaren yeni bir yolculuğa yelken açıyorum. Çok uzakta değil ama farklı bir mecrada olacağım...
Geçtiğimiz 4 yıl 4 ay içinde bu köşede güzel hatıralar biriktirdim, Türkiye’yi ve dünyayı anlamaya ve size anlatmaya gayret ettim. İtiraf edeyim, pek de kolay değildi. Yakın tarihin belki de en zor süreçlerini gazetemiz Milliyet’te birlikte yaşadık. Eğer son 15 senede Türkiye’de olanlara bir siyasal ihtilal gözüyle bakarsak -ki doğru tanım bence de budur- yaşadığımız son 4 yıl bu ihtilalin en fırtınalı ve en uzun 4 yılıydı. Milliyet okurları iyi biliyor ki ben de bu ihtilali destekleyen yazarlardan biriyim. Fakat artık bence ihtilalin fırtınalı döneminin durulması gerekiyor. Türkiye daha fazla fırtınalı havayı kaldıramaz. İhtilal gemisinin durgun sulara doğru rotasını kırıp, istikrar içinde ilerlemesi ülkemizin menfaatleri ve ihtilalin geleceği açısından bir mecburiyet.
Son 3 haftadır çok geri dönüş aldığım hukuk ve adalet meselesiyle ilgili yazılarımda aslında hep buna işaret ettim. Türkiye gerçek bir hukuk devleti haline gelmeli. Aksi halde bu haklı demokratik ihtilal ayakta kalamaz. Adalet devletin temelidir. Türkiye’nin şu an her açıdan normalleşme dönemine girmesi gerekiyor ve kalpten inanıyorum ki girecektir...
Milliyet gazetesindeki yolculuğumda başından beri yanımda olan benim için çok kıymetli isimler var. Onları da bu vesileyle anmak istiyorum. En başta hiç şüphesiz Demirören Ailesi. Erdoğan Demirören, Yıldırım Demirören, Meltem Demirören Oktay. İlk günden itibaren bana destek verdiler ve en zor günümde yanımda oldular. Fikret Bila ve Mete Belovacıklı. Onların sayesinde son derece özgürce kullandım kalemimi. En ufak bir ima, en ufak bir müdahale ile karşılaşmadım. Serpil Çevikcan. Basında zor bulunur bir dostluk gösterdi, hep yanımda oldu. Ve nazımı çeken tüm Milliyet ailesi. Bu deneyimli isimlerle çalışmak benim için hem öğretici hem de zevkliydi...
Yalnızca Milliyet’e değil, NTV’ye de veda ediyorum bugün. NTV ekranlarında da 3 yıl boyunca büyük bir zevkle çalıştım. Orada geçirdiğim bu güzel dönem için en başta Ferit Şahenk’e çok teşekkür ederim. Aynı şekilde Erman Yardelen’e ve kanalın başarılı yayın yönetmeni Nermin Yurteri’ye de teşekkür ederim. Televizyonculukta ayaklı bir okul olan Oğuz Haksever ile program yapmak başlı başına bir zevkti. Program arkadaşlarım İsmet Berkan ve Mehmet Tezkan’la da çok keyifli ve verimli siyasi tartışmalar yaptık. Zarif ve saygılı bir programdı Basın Odası. Çalışkan ve başarılı editörümüz Serhat Özkan’a çok teşekkür ederim.
Türk medya tarihinde gazeteden ve televizyondan ayrılıklar genelde tatsız olur. Hatta taraflar birbirine küskün ve kızgın ayrılır ama benimki tam tersi. Herkesle ilgili olumlu hatıralarla ayrılıyorum. Evet, belki bir açıdan her veda hüzünlüdür ama güzel bir hüzün bu. Güzel bir veda...