Nagehan Alçı Milliyet'le birlikte NTV'den de ayrıldı! İşte veda yazısı...
Nagehan Alçı'nın Milliyet'ten ayrılıp Habertürk'e transfer olduğunu duyurmuştuk. Alçı, bugün Milliyet'teki son yazısını yazarak veda etti.
Nagehan Alçı, 4 yıldır okurlarıyla buluştuğu Milliyet'ten bugün
veda yazısını yazarak ayrıldı.
Duygusal bir köşe yazısıyla Milliyet ailesine veda eden Alçı,
Habertürk gazetesine geçmesinin ardından, sadece Milliyet'ten değil
NTV'den de ayrıldığını duyurdu.
İşte Alçı'nın "Güzel bir veda" başlıklı bugünkü
yazısı:
Nihayet yaz geldi. Geç geldi ama özlenen daha kıymetlidir ya, öyle
güzel geldi yaz mevsimi... Ağaçlarda bir coşku, çocuklarda bir
neşe, sokaklarda bir ‘yeniden doğma hali’! Ben ise masamın başına
oturmuş bir yandan bu hali izliyor, bir yandan da hiç barışamadığım
bir şeyi yapmak, ‘veda etmek’ için hazırlanıyorum... Bu yazı kolay
bir yazı değil...
Yaklaşık 4 yıl ve 4 ay olmuş... Milliyet’teki ilk yazımı 17 Şubat
2013’te yazmıştım. ‘Yolculuk başlıyor’ diyerek. Güzel bir
yolculuktu. Milliyet benim için çok anlamlı, çok gurur verici bir
adresti. Hep de öyle olacak... Ancak bu günden itibaren yeni bir
yolculuğa yelken açıyorum. Çok uzakta değil ama farklı bir mecrada
olacağım...
Geçtiğimiz 4 yıl 4 ay içinde bu köşede güzel hatıralar biriktirdim,
Türkiye’yi ve dünyayı anlamaya ve size anlatmaya gayret ettim.
İtiraf edeyim, pek de kolay değildi. Yakın tarihin belki de en zor
süreçlerini gazetemiz Milliyet’te birlikte yaşadık. Eğer son 15
senede Türkiye’de olanlara bir siyasal ihtilal gözüyle bakarsak -ki
doğru tanım bence de budur- yaşadığımız son 4 yıl bu ihtilalin en
fırtınalı ve en uzun 4 yılıydı. Milliyet okurları iyi biliyor ki
ben de bu ihtilali destekleyen yazarlardan biriyim. Fakat artık
bence ihtilalin fırtınalı döneminin durulması gerekiyor. Türkiye
daha fazla fırtınalı havayı kaldıramaz. İhtilal gemisinin durgun
sulara doğru rotasını kırıp, istikrar içinde ilerlemesi ülkemizin
menfaatleri ve ihtilalin geleceği açısından bir mecburiyet.
Son 3 haftadır çok geri dönüş aldığım hukuk ve adalet meselesiyle
ilgili yazılarımda aslında hep buna işaret ettim. Türkiye gerçek
bir hukuk devleti haline gelmeli. Aksi halde bu haklı demokratik
ihtilal ayakta kalamaz. Adalet devletin temelidir. Türkiye’nin şu
an her açıdan normalleşme dönemine girmesi gerekiyor ve kalpten
inanıyorum ki girecektir...
Milliyet gazetesindeki yolculuğumda başından beri yanımda olan
benim için çok kıymetli isimler var. Onları da bu vesileyle anmak
istiyorum. En başta hiç şüphesiz Demirören Ailesi. Erdoğan
Demirören, Yıldırım Demirören, Meltem Demirören Oktay. İlk
günden itibaren bana destek verdiler ve en zor günümde yanımda
oldular. Fikret Bila ve Mete Belovacıklı. Onların sayesinde son
derece özgürce kullandım kalemimi. En ufak bir ima, en ufak bir
müdahale ile karşılaşmadım. Serpil Çevikcan. Basında zor
bulunur bir dostluk gösterdi, hep yanımda oldu. Ve nazımı çeken tüm
Milliyet ailesi. Bu deneyimli isimlerle çalışmak benim için hem
öğretici hem de zevkliydi...
Yalnızca Milliyet’e değil, NTV’ye de veda ediyorum bugün. NTV
ekranlarında da 3 yıl boyunca büyük bir zevkle çalıştım. Orada
geçirdiğim bu güzel dönem için en başta Ferit Şahenk’e çok teşekkür
ederim. Aynı şekilde Erman Yardelen’e ve kanalın başarılı yayın
yönetmeni Nermin Yurteri’ye de teşekkür ederim. Televizyonculukta
ayaklı bir okul olan Oğuz Haksever ile program yapmak başlı başına
bir zevkti. Program arkadaşlarım İsmet Berkan ve Mehmet Tezkan’la
da çok keyifli ve verimli siyasi tartışmalar yaptık. Zarif ve
saygılı bir programdı Basın Odası. Çalışkan ve başarılı editörümüz
Serhat Özkan’a çok teşekkür ederim.
Türk medya tarihinde gazeteden ve televizyondan ayrılıklar genelde
tatsız olur. Hatta taraflar birbirine küskün ve kızgın ayrılır ama
benimki tam tersi. Herkesle ilgili olumlu hatıralarla ayrılıyorum.
Evet, belki bir açıdan her veda hüzünlüdür ama güzel bir hüzün bu.
Güzel bir veda...