'Yapı stoku' denilince halkın hoşuna gidiyor, ev yapılıyor. Müteahhidin hoşuna gidiyor, çünkü bina yapılıyor. Malzeme satıcısının hoşuna gidiyor, malzeme satıyor. Siyasetçinin hoşuna gidiyor, oy alıyor. Manisa'daki binaları tümüyle yenileseniz bile Manisa'yı deprem dirençli yapamazsınız" dedi.
'ÖNCE MİKRO BÖLGELEME ÇALIŞMALARI YAPILMALI'
Prof. Dr. Görür, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilinçsiz yaparsanız, gelen deprem dalgaları ilk anda yaptığınız üstyapıyı büyük ölçüde tahrip edecektir. O zaman sizin o 'kentsel dönüşüm' diye yaptığınız binalar başınıza dert olur. Onları bir daha yıkmak zorunda kalırsınız. Bugün Güneydoğu'da örnekleri var.
Diyelim ki altyapı tamamen tahrip olmuş, yol, havaalanı, kanalizasyon, içme suyu şebekesi, doğal gaz şebekesi yok. Böyle bir kentte evin sağlam olsa ne olur? Altyapıyı yapmak için yapı stokunu bir daha yıkacaksın. Onun için vitrine oynamamak lazım. Kentte depreme hazırlık yapacaksan önce mikro bölgeleme çalışmaları yapacaksın. O bölgenin jeolojisini, jeofiziğini, sismolojisini, topoğrafyasını yapacaksın.
Deprem dalgaları nasıl geliyor? Zeminle nasıl etkileşiyor? Sıvılaşma, heyelan nerede olur? Depremin hızı nerede, nasıl olur? Deprem dalgaları nerede en yıkıcı olur, nerede olmaz? Bunları bilmeden kenti nasıl büyüteceksin? Bütün yerel yönetimlerde bu yanlışlıklar sürüyor."