Mutsuz olmak istiyorsanız TV izleyin!
Dinlenmek ve eğlenmek için karşısına geçtiğimiz TV artık bizi mutsuz mu ediyor? Cevabı Murat Tolga Şen'in yeni yazısında...
Medyaradar sinema-TV yazarı olarak, geçtiğimiz Cumartesi gecesi
21:00’da, Okan Bayülgen’in Habertürk TV’de yaptığı “Okan Bayülgen
Sunar” programının konuğuydum. Orada bir cümle sarfettim ve dedim
ki; “Televizyonun en büyük vaadi insanı dinlendirmek,
eğlendirmektir ama TV artık insanları mutsuz ediyor!”
Bu tespiti biraz açalım mı?
Biz gerçekten epey sıkıntılı bir ülkenin insanlarıyız. Aile,
arkadaşlar vs. gibi tutunma noktalarımız olmasa çoktan dipsiz bir
çukura düşmüştük ama bir şekilde idare ediyoruz.
Ancak artık iş oraya geldi ki, kaçacak, dinlenecek ve sonra devam
edecek bir kuytu köşe bulamaz olduk. Sinema, müzik, TV gibi
sanat-eğlence tüketimi böyle zamanlarda çok önemli, kafayı yemek
istemiyorsanız hemen eski plak-kasetlerinizi çıkarın,
çocukluğunuzun, gençliğinizin melodilerinde biraz mola verin, anne
kucağı kadar dinlendiricidir, şiddetle tavsiye ederim.
Ya da “ne filmdi be” dediğiniz filmi yeniden izleyin, Youtube’a
girin, Süper Baba dizisini bölüm bölüm koymuşlar, jenerik dahil 43
dakika, Nihat’ın kahvesinde biraz soluklanın.
Hepten bu zift çukurunun içinde debelenmeyin. Kendinize biraz umut
takviyesi yapın. Aslında güncel işaretlemeler yapmak isterdim ama
tekrar ediyorum; Televizyon izlemek sizi mutsuz edecek!
Dün akşam Kanal D’de başlayan X Factor: Star Işığı programını
izlediniz mi? Ben izledim, ekran başından kalktığımda video
döneminde çekilmiş en ağlak arabeskçi filminden daha beter
haldeydim. Güzel güzel gençler gelmişler, müziklerini yapıp
kendilerini ispat edecekler ama yapım hepsinden 1.5 porsiyon Adana
kebap çıkarmanın derdinde.
Neden böyle? Işıklar içinde bir stüdyo, içinde Emre Aydın gibi bir
rocker’ın da olduğu işini bilen jüri, 2 saatlik müzik ve eğlence
vaadi ama gözyaşından gayrı bir şey yok! X Factor tutmayacak,
tutmamalı... Memleketin bin türlü derdinden içimiz bayılmışken, hiç
gerek yok.
TV kanallarında çalışan yöneticilere-yapımcılara sesleniyorum; TV
seyircisini aptal zannediyor ve buna göre yayıncılık yapıyorsunuz
ama şu an izlenme oranlarından da anlaşılıyor ki aptallık
yayıncılığın izlendiği değil de yapıldığı tarafta... En ucuz
oltalarla, ucuna en adi yemleri takarak balık tutmaya
çalışıyorsunuz. 5-10 yıl öncesinin numaraları bunlar, Allah aşkına
biraz diplomalarınıza layık olun ve televizyona zekayı geri
getirin!
Küçük Ağa Neden Tuttu?
O, şu, bu... Hiçbiri değil!
Küçük Ağa iki bölümde Salı akşamlarının tek geçilen izlencesi
haline geldi. Neden biliyor musunuz? Küçük ağa ve ebeveynleri ne
yaşarsa yaşasın, sonu kötü bitmeyecek. Bu dizinin en büyük vaadi
umutlu bir tebessüm. Seyirci de bunu hemen aldı, kabul etti, çünkü
ihtiyacı var.
Şunu da not düşmüş olayım; ATV bu akşam Küçük Ağa’nın karşısına
başka bir doğulu kahramanı çıkarıyor; Hükümet Kadın!
Yarın sabah reyting sonuçlarına bir bakmalı, Yeşilçam formülleriyle
üretilmiş güncel komediler dizilerin tahtını sarsıyor, iş haftanın
en civcivli günlerinden birinde tam da ana yayın kuşağında “sinema
filmi” yayınlamaya kadar geldi. bakalım bu akşamki çatışma nasıl
sonuçlanacak?
Benim gönlüm Hükümet Kadın’dan yana, TV’de sinema olsun, daha çok
olsun.
MURAT TOLGA ŞEN / [email protected]