Medya
22 Eyl 2008 10:59 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:20

"MUTLAKA BİR ŞEYLER BİLİYOR AMA ANLATMIYOR!... PEKİ NEDEN?... " ORAY EĞİN AHMET HAKAN'A KANAL 7'DEKİ YILLARINI HATIRLATTI!...

Ahmet Hakan susuyorsa ortada başka bir şey var demektir. Bu sıradan bir sessizlik değil. Zira Ahmet Hakan´ın Kanal 7´de geçirdiği yıllardaki konumu onun imtiyazlı pek çok bilgiye ulaşımının olduğunun da kanıtı.

`En önemli tanık´ hâlâ suskun

Cumartesi günkü Milliyet´te bir haber: "Yolu Kanal 7´den geçen isimler" başlığıyla bir dönem orada çalışanların sonradan yükseldikleri anlatılıyor. İçlerinde "bizim grubun adamı" diye kayırma olmadan, Ahmet Tezcan ve Zahid Akman gibi isimlere ek olarak Ahmet Hakan´dan da bahsediliyor. Doğru habercilik yapmışlar. Ahmet Hakan´ı da listeye katarak yıllarca Kanal 7´de üst düzey yöneticilik yapıp, şimdi Hürriyet´te yazdığından bahsetmişler.

Acaba artık Doğan Grubu´ndan birileri de Ahmet Hakan´ın biraz konuşmasını istiyor olabilir mi? Bu haber bana biraz bunu düşündürdü.

Malum, Ahmet Hakan aslında bugünlerde tartışılan Kanal 7´nin kuruluşunun en önemli tanığı. Şimdi RTÜK Başkanı olan Zahid Akman bir zamanlar en iyi arkadaşıydı, ekran partner´iydi.

Ancak nedense Ahmet Hakan asla bu konulara girmiyor. Hiçbir şekilde Kanal 7´deki yıllarından bahsetmiyor. Bugünkü aktörlerle ilgili en önemli bilgilere sahip ama hiçbir şey yazmıyor, konuşmuyor.

Acaba o defterlerin açılıp ucundan kendisine de dokunmasından mı korkuyor? Gizlediği bir şeyler mi var?

İslamcı Basın onun Başbakan´a yönelik eleştirilerine karşı 2001 yılında Milliyet´te manşet olan haberleri hatırlatıyor: Kardeşiyle yönetiminde olduğu bir şirketin paraları iç ettiği, belediyeyi dolandırdığı iddiaları tekrar ısıtılıp önüne konuyor. Hatta Edibe Sözen bile savunma olarak bu manşetleri hatırlattı.

"Ahmet Hakan Coşmuş" ya da "İskele Sancak Cepler Dolacak" gibi başlıklar...

Açıkçası Ahmet Hakan´ın zamanında yalandığı bu gibi haberler yüzünden Kanal 7 mevzuuna girmekten çekindiğini düşünmek istemem.

Ancak Kanal 7´yle ilgili etik-dışı bir parasal bağı yoksa da o dönemi anlatmaması düpedüz gazetecilik zaafiyeti olmalı. Zahid Akman´ı yazsa ya... Nasıl biridir, nereden bu kadar para kazanıp Armada´ya ortak olabilmiştir? Akman´ın para kazandığı yıllarda hep beraberlerdi sonuçta, aydınlatacak kadar bilgisi vardır. Bilmiyor olabilir mi?

Belki de medya eski arkadaşına haksızlık yapıyordur, o zaman da kalkıp "Ey Nişantaşı halkı, Zahid masumdur" diyebilir. İkisini de yapmaması, düşündürücü.

Yahut geçmişte aslanlar gibi savunduğu eski patronu Zekeriya Karaman´ı tanıtabilir okurlarına. Nasıl zengin olduğunu, nasıl kanal kurabilecek konuma ulaştığını mesela. Belki de "kol kırılır yen içinde kalır" diye düşünüyordur. Ancak zaman eski cemaatiyle ilgili pek çok ifşaatta bulunduğuna tanık olmasak buna inanırdık. İslamcılık yıllarından anılarına sık sık yer veren bir yazarın, Kanal 7 dönemini görmezden gelmesi özel bir ayrıcalık olsa gerek.

Üstelik bu öyle bir dönem ki, Doğan Grubu toplu halde Kanal 7´nin sır perdesini aralamak için uğraşıyor. Başbakan´la yaşanan savaşın merkezinde Kanal 7 var ve en fazla sır Ahmet Hakan´da. Susuyor. Diyelim ki hiçbir şey bilmiyor, o zaman da çıkıp "Ben de burada çalıştım ama hiçbir şeyden haberim yoktu" desin. Hiç değilse bir-iki cümleyle açıklama yapsın, biz de öğrenelim.

Herkes onun konuşmasını bekliyor. O ise ısrarla geçiştirmek için uğraşıyor. Neredeyse yasak savıyor; hani bu konu gündemden düşsün, kapansın da rahat rahat Pelin Batu´nun filmlerini yazsın...

Gözümüzün önünde, bir parçası olduğu tarihi aydınlatmamak için Kelebek-Günaydın tarzında yazılarla oyalıyor hepimizi: O bana şunu dedi, ben böyle yaptım, şu uzun kulaktı, bu değildi gibi...

Geçelim bunları da gerçe