31 Ağu 2014 09:56
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:37
Mustafa Sönmez okurlarına bu sözlerle veda etti: 'Sözcü tam bir hayal kırıklığı'
Geçtiğimiz günlerde Sözcü gazetesi ile yolları ayrılan Mustafa Sönmez dün son yazısını kaleme aldı.
Son yazısında, yazılarına son verilmesi olayı anlatan Sönmez, kendisine neden yazılarına son verdiklerine dair bir açıklama yapmadıkları için Sözcü'ye kırgın olduğunu belirtti.
Sönmez son yazısında şunları yazdı:
Geçen Perşembe öğlen telefonum çaldı. Sözcü’nün ekonomi şefi Atilla Kızıltan’dı arayan. Yönetim, köşe yazılarımı ay sonunda sonlandırmamı istiyordu ve bunu bildirmekle görevlendirilmişti.
Doğrusu önce bir anlam veremedim söylediklerine. Sözcü’de 3,5 aydır haftada 5 gün yazıyordum. Yazma teklifini ve sözleşme koşullarını genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz ile konuşmuştum. Dört yıl Cumhuriyet’te, bir yıl kadar Yurt’ta yazdığım yazılara, Sözcü’de devam etmem istenmişti.
Bir kere, bir akit sonlandırılacaksa, sizinle o akdi yapan muhatabın aramasını beklemez misiniz? Usul, adap budur. Kaldı ki, ‘Sorun ne, neden yazmam istenmiyor’ sorularıma cevabı da yoktu Atilla’nın. Metin Yılmaz’ı aradım, neler oluyor, diye sormak için. Toplantıda olduğunu, arayacaklarını söyledi asistanı. Ancak, arayan soran olmadı.
* * * *
Sözcü’de 3.5 ayda 70’in üstünde yazı yazdım. Hiçbiri ile ilgili gazete yönetiminden tek bir eleştiri, bir uyarı gelmedi. Sözcü’nün kuruluş yıldönümü yemeğinde gazete sahibi ve tüm yöneticiler, yazarlar ile beraberdik. Sağolsunlar, yazdıklarımla ilgili pek güzel iltifatlar yapılıyordu. Bunun üzerinden birkaç hafta ancak geçmişken hiçbir eleştiri ve uyarıda bulunmadan pat diye ‘artık yazma’ denilmesini anlayabilmiş değilim.
Sözcü, yazarlarına özgürce yazma imkanı sunduğunu her fırsatta belirtiyor. Bunu, bu ana kadar, her sorana ben de söyleyebilirdim. Gördüğüm muameleye o nedenle hayret ediyorum.
Bir gazetenin yayın çizgisinde demokratlık iddiası, gazete çalışanları, yazarlarıyla ilişkilerinde de geçerli olmalıdır. ‘Yazma’ denilince, ‘neden yazmayayım?’ sorusuna da makul bir yanıt verilebilmelidir. Uygar olmanın da gereğidir bu. Hürriyet, böyle durumlarda ‘yayın ilkelerimiz’ filan diyor hiç olmasa… Beklerdim ki, Sözcü’nün de böyle bir cevabı olsun. Ama yok. Bu açıdan, Sözcü tam bir hayal kırıklığıdır.
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Sönmez son yazısında şunları yazdı:
Geçen Perşembe öğlen telefonum çaldı. Sözcü’nün ekonomi şefi Atilla Kızıltan’dı arayan. Yönetim, köşe yazılarımı ay sonunda sonlandırmamı istiyordu ve bunu bildirmekle görevlendirilmişti.
Doğrusu önce bir anlam veremedim söylediklerine. Sözcü’de 3,5 aydır haftada 5 gün yazıyordum. Yazma teklifini ve sözleşme koşullarını genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz ile konuşmuştum. Dört yıl Cumhuriyet’te, bir yıl kadar Yurt’ta yazdığım yazılara, Sözcü’de devam etmem istenmişti.
Bir kere, bir akit sonlandırılacaksa, sizinle o akdi yapan muhatabın aramasını beklemez misiniz? Usul, adap budur. Kaldı ki, ‘Sorun ne, neden yazmam istenmiyor’ sorularıma cevabı da yoktu Atilla’nın. Metin Yılmaz’ı aradım, neler oluyor, diye sormak için. Toplantıda olduğunu, arayacaklarını söyledi asistanı. Ancak, arayan soran olmadı.
* * * *
Sözcü’de 3.5 ayda 70’in üstünde yazı yazdım. Hiçbiri ile ilgili gazete yönetiminden tek bir eleştiri, bir uyarı gelmedi. Sözcü’nün kuruluş yıldönümü yemeğinde gazete sahibi ve tüm yöneticiler, yazarlar ile beraberdik. Sağolsunlar, yazdıklarımla ilgili pek güzel iltifatlar yapılıyordu. Bunun üzerinden birkaç hafta ancak geçmişken hiçbir eleştiri ve uyarıda bulunmadan pat diye ‘artık yazma’ denilmesini anlayabilmiş değilim.
Sözcü, yazarlarına özgürce yazma imkanı sunduğunu her fırsatta belirtiyor. Bunu, bu ana kadar, her sorana ben de söyleyebilirdim. Gördüğüm muameleye o nedenle hayret ediyorum.
Bir gazetenin yayın çizgisinde demokratlık iddiası, gazete çalışanları, yazarlarıyla ilişkilerinde de geçerli olmalıdır. ‘Yazma’ denilince, ‘neden yazmayayım?’ sorusuna da makul bir yanıt verilebilmelidir. Uygar olmanın da gereğidir bu. Hürriyet, böyle durumlarda ‘yayın ilkelerimiz’ filan diyor hiç olmasa… Beklerdim ki, Sözcü’nün de böyle bir cevabı olsun. Ama yok. Bu açıdan, Sözcü tam bir hayal kırıklığıdır.
Yazının devamını okumak için tıklayınız