29 Kas 2014 10:00 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:57

Mustafa Karaalioğlu ilk kez açıkladı! Neden kovuldu?

Yusuf Ziya Cömert ve Mehmet Ocaktan ile birlikte görevden alınan Star Medya Grup Başkanı, gündemi sallayan medya operasyonunu CNN Türk'te yorumladı...

AK Parti medyasında yaşanan deprem etkisindeki operasyonun baş kahramanı Mustafa Karaalioğlu CNN Türk ekranlarında Akif Beki'nin sorularını yanıtladı.

Ethem Sancak tarafından Star Medya Grup Başkanlığı görevinden alınan Karaalioğlu yaşananların perde arkasına dair açıklamalar yaptı. Karaalioğlu "tasfiye mi edildiniz" sorusuna sadece gülerek yanıt vermekle yetinirken "hayır" demedi.

Neden görevden alındığı konusunda net bir yanıt vermekten kaçınan deneyimli gazeteci "Bizler işçiyiz patronlar da patrondur. İşten çıkartma kararına saygı duymak lazım. Patronun bizimle çalışma hakkı olduğu kadar çalışmama hakkı da var." dedi.

Karaalioğlu şahsının ve AK Parti medyasının Gezi eylemleri, Ergenekon ve Balyoz davaları konusunda son derece başarılı bir sınav verdiğini savunurken bir tek Hanefi Avcı'nın tutuklanması sürecinde yanlış yerde durduklarını söyledi.

"KARAALİOĞLU YENİ TÜRKİYE'DEN MEMNUN MU?"

AK Parti iktidarının en sık kullandığı argümanlardan olan "Yeni Türkiye" kavramının mucidi olarak bilinen Karaalioğlu izleyicilerden gelen "Yeni Türkiye nasılmış memnu mu?" sorusuna yanıt verdi.

Bazı seyircilerimiz ısrarla soruyor. Sormadan geçmek istemedim o yüzden. Sen "Yeni Türkiye" kavramının sahibisin. Bazıları da "nasıl Yeni Türkiye iyi miymiş?" soruyor.

Sen aslında şunu soruyorsun, Yeni Türkiye deyip durdun ne oldu?

Valla bunu böyle soruyorlar

Bu ironi ile yüzleşmem gerektiğini biliyorum. İster sevinerek ister üzülerek sorulsun bu soruyu hakediyorum. Sonuçta Yeni Türkiye'ye çok inanıyorum. Bu muameleyi gördüğüm için elbette bu soruyu hakettim. Yeni Türkiye eşit ve adil erişim hakkıdır. Eskiden olduğu gibi Kemalist laikçi şehirli bir doktirinden geçerek alınan imtiyazları değil ister CHP'li ister Kürt olsun eşit erişim hakkına sahip olmaktır. Türkiye'nin bu yönde gittiğini düşünüyorum. O yüzden Yeni Türkiye'ye yürekten inanıyorum. Böyle bir Türkiye'nin hepimizin sorunlarının çözeceğini düşünüyorum.



İşte Karaalioğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"OLAN BİTENİ KAMUOYUNA ANLATMAK UYGUN DEĞİL"

Operasyon kelilmesini sevmiyorum. En başından şunu kabul etmek gerek. Bizler işçiyiz patronlar da patrondur. İşten çıkartma kararına saygı duymak lazım. Patronun bizimle çalışma hakkı olduğu kadar çalışmama hakkı da var. Star'da bir çok patronla çalıştım. Ethem Bey ile iki defa çalıştık. Hikayenin perde arkasında ne var sorusunun yanıtını da kamuoyu önünde tartışmamak lazım bence. Ben o kurumu temsil ettim ve bu görev benim ömrüm boyunca devam eder. Kaldı ki perde arkasında öyle şeyler var ki bir açıklarsam ortalık yıkılı demiyorum. Bunu tartışmayı kendi adıma uygun bulmuyorum sadece.

"GÖREVDEN ALMA YÖNTEMİNİN DOĞAL OLMADIĞI ORTADA"

Çok doğal olmadığı apaçık ortada (görevden alma yönteminin). Medyada sansasyon yaratan ayrılıklardan birini yaşadık ben ve arkadaşlarım. Bu anlamda bazı iftira ve spekülasyonlara konu olmasını yadırgamıyorum. Demek ki önemli bir konu bu. Peki nasıl oldu? Patron değiştiği zaman üst düzey yöneticilere düşen patrona gidip 'bizimle devam etmek zorunda değilsin' demektir. Biz de bu sorumluluğu gösterdik ve patrona bunu dedik. Eskiden gelen bir dostluğumuz da olduğu için bizimle beraber yola devam etmek istediğini söyledi. Sonuç olarak hele bir Cumhurbaşkanlığı seçimi geçsin bakarız noktasında uzlaştık. Ethem Bey bizden çok memnun olduğunu ve işlerin çok iyi gittiğini söylediler, hatta iltifatlarada bulundular. Ama bir ayrılık olacağını biz de patronlar da biliyorduk.

DEVRİM KENDİ ÇOCUKLARINI MI YEDİ?

Ben ve arkadaşlarım hakkında şiddetli yorumlar, spekülasyonlar var. Onları değerlendirmek durumunda değiliz. Patronun işten çıkartma hakkı vardır sonuçta. Başka türlü bir şekilde yapılsaydı ne olurdu kestiremiyorum. Bu hafta yaşadıklarımızı tasarladın mı diye sorsan hayır tasarlamadım. Böyle bir noktaya geleceğini ve sosyo-politik yorumlara konu olacağını düşünmüyordum. Eminim patronlar da düşünmemiştir.

YOLSUZLUK İDDİALARI DOĞRU MU?

Para pul iddiaları iftira ve hayal mahsulüdür. Tümüyle yalandır. Hiç bir belge de sunulmamıştır. Bizim demokratik mücadelemize karşı bir kara propagandadır. Tamamı yalandır, iftiradır. Zaten Ethem Bey de şirket de bunları yalanladı. Sahte belge bile üretip koyamazlar, o kadar hayal mahsulüdür. Bize dönük itibarsızlaştırma çalışmaları ben daha görevdeyken başladı zaten. Tek bir belge ortada yok. Tek bir gerçek kişinin ortaya çıkıp verdiği bir ifadesi yok. Bunlar ciddi bir dava konusudur, bundan sonra da olacak. Belgem var diyenle de hesaplaşmaya hazırız. Bunu ortada bırakmam.

HİÇ Mİ KIRGINLIK YOK?

Kırgınlık var tabi, görevden alınmak, bir kurumdan ayrılmak insanı yaralıyor üzüyor. İstifa etmek için teklilfte bulunmama rağmen işten çıkartılmak da kırıcı. Ben ayrılsam da arkadaşlarım kalabilirdi. Bir çok insan bu yöntem konusunda eleştiri getirdiler. Bunların anlamsız olduğunu düşünmüyorum.

GÖREVDEN ALMALARA TEPKİ OLARAK KAÇ İSTİFA OLDU?

Önce Hakan Albayrak ayrıldı. Hakan olayı duyar duymaz bizimle de konuşmadan ayrıldı. Elif Çakır ayrıldı, İbrahim Kiras ayrıldı. Bu bizim onayladığımız bir yol değildi. Bizlerin bulunduğu pozisyonlar şaşa ve sınırsız imkanlar sağladığı düşünülüyor ama öyle değil.

Hakkımızıda en ağır iftiraları atanların bazıları zamanında bizden istediğini alamayan, beklentileri karşılık bulmayan insanlar. Onlara da acı acı gülümsüyorum. Bu medya yöneticiliğinin kaderinde var.

MUHAFAZAKAR MEDYADA BİR KIRILMA MI?

Biz bu davada yıllarca mücadele eden insanlarımız. Gazeteciliğimizin içinde bir fikir bir davanın taşıyıcılığı da var. Gazetecinin de davası fikirleri olur. Bazı gazeteler var ki hangi partiye yakın olduklarını açıktan deklere ederler. Kritik olan şey bir gazetenin kendi fikri dışındaki fikirlere nasıl yaklaştığıdır. Adil olup olmadığıdır. İnsanların bize göstediği ilgi ve teveccüh ancak böyle bir olayla ortaya çıkmış oldu. Benimki züğürt tesellesi de olabilir ama bu da bizi sevindirdi. Biz ortayı velveleye verecek insanlar değiliz. Ahlakımız bunu baştan red eder. Kamuoyunun karşısına geçip biz neler çekiyor diyecek insanlar değiliz. Karşı karşıya kaldığımız hakaretler anlatılır gibi değil.

"DOSTLARIMIZ YANITLAMAKTA ZORLANDIĞIMIZ SORULAR SORUYOR"

Ben arkadaşlarım bilinen isimler olduğumuz için ve medya ile siyaset dünyasındaki çok sayıda dostluğumuz olduğu için herkes bir şaşkınlık içinde. O yüzden geçmiş olsun mu hayırl mı olsun diyeceklerini bilemiyor dostlarımız. Yakın çevremiz hikayenin ardını bildiği için onlar bekliyordu ama büyük kesim şaşkınlık içinde. Bizim de bazen yanıtlamakta zorlandığımız sorular soruyorlar.

KARAALİOĞLU VE STAR GRUBU NASIL BİR SINAV VERDİ?

Görevdeyken de gazeteciliğimizin sorgulanması bizim yükümlülüğümüz. Buna açık olmak gerekiyor. Yüzlerce karar verilir bir medya kurumunda. Bu öngörülebilir bir politikaya dayanmalıdır. Okuyucusu ile ilişkisi güvene dayanan bir medya olduğumuzu söyleyebilirim. Her zaman objektif oldunuzu mu diye sorarsanız, her zaman objektif olduk diyemem.

"ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINA OBJEKTİF YAKLAŞTIK"

Kişisel olarak Ergenekon ve Balyoz davalarının birer skor davası olmadığını hep söyledim. Gazete ve televizyonlara ise olgular yansıyor. Müebbet hapis cezaları, itiraflar, ifadeler yansıyor. Emniyetten savcılıktan alınan bilgiler yansıyor. Bazı hatalar var mı? Elbette var. Ama özel hayat ya da davanın içeriğine dair olmayan haberleri büyük ölçüde gazetelerimizin dışında tuttuk. Oh olsun anlayışı ile yaklaşmadık asla.

YARGISIZ İNFAZ YAPTI MI? VİCDANI MÜSTERİH Mİ?

Hiç bir dönemde ne ben ne de arkadaşlarım bir adamı itibarsızlaştıralım oyundan düşürelim diye bakmadık. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir takıntı gazeteciliğin mantığına aykırı. Ama darbelerle Ergenekon ile Balyoz ile özel olarak ilgilendiğimiz bir gerçektir. Bununla da gurur duyuyorum. Türkiye'nin darbe geleneği ile hesaplaşmak mesleki olarak da görevimizdir çünkü. Özellikle Balyoz davası için yaptığımız yayınlara inanıyorum. Balyoz'un bir darbe girişimi olduğuna hala inanıyorum. Eski mahkemenin objektif olduğunu söylemek mümkün değil elbette. Bu mahkemelerin gerçekliğini sorgulamak konusunda bir eksikliğimiz oldu. Bir çok insan haksızlığa uğradı. Ama bizim grubumuzun özellikle tutuklanan yargılanan gazetecilere karşı özel bir duyarlılığı oldu.

"HANEFİ AVCI HABERLERİMİZ İÇİMDE BİR YARADIR"

Nedim Şener ve Ahmet Şık olayında tavrımız ortada. Köşe yazılarını ayrı tutarak söylüyorum. Hanefi Avcı olayında haksızlık yaptık. O benim içimde bir yaradır. Daha fazla daha hızlı gerçeği görmeliydik. Kendisine de tahliye olduktan sonra bunu söyledim.