MUSTAFA BALBAY'DAN ERDOĞAN'A MESAJ; ''BURADAN YA ÖLÜ ÇIKARIM YA DA ...''
Mustafa Balbay, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a mesaj gönderdi.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’in organizasyonuyla bir grup gazeteci Silivri’de gazetecilerle görüştü. Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay uzun tutukluluktan çok, uzun hukuksuzluk yaşandığına dikkat çekerek "Elde bir tek ölmek var. Bütün vicdanlar kurudu" dedi. Balbay "Bunun bir adım ötesi mezar. Buradan ne zaman çıkacağımı bilmiyorum. Ya ölü çıkarım, ya ölümsüz çıkarım" görüşünü dile getirdi.
MENDERES’İ TERFİ ETTİRDİĞİ HAKİMLER YARGILADI
"Cumhuriyet yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mesaj gönderdi. "Hükümetin yargı sistemiyle oynadığına" dikkat çeken Balbay, "Başbakan’a İzmir milletvekili olarak hatırlatmak istiyorum: Demokrat Parti döneminde Adnan Menderes’in terfi ettirdiği hâkim ve savcılar, Yassıada’da Menderes’i yargıladı" dedi. Balbay, gazeteci kimliğine de vurgu yaparak "Benim atardamarım kalemdir" görüşünü dile getirirken "Türkiye’de uzun tutukluluk sorunu yok, uzun hukuksuzluk sorunu var" değerlendirmesinde bulundu.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’in organizasyonuyla bir grup basın çalışanı dün, Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan ve Hikmet Çiçek’i Silivri’de ziyaret etti. Ziyaret sonrasında Balbay, 18 Şubat’ta yapılacak duruşmaya "kalabalıkların gelmesini beklediğini" söylerken davadaki hukuksuzluklara dikkat çekti. Balbay, AKP Milletvekili Şamil Tayyar ve eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’u "tanık olarak dinlememe" kararı alan mahkemenin bu yaklaşımına atıfla, "Şamil Tayyar ilk Ergenekon krokisini ortaya attı. MİT müsteşarı, ’Bu şemalar saçma sapan geldi’ dedi ve Genelkurmay’a sordu. MİT müsteşarı belgeyi aldı ve ne yaptı? Hiçbir şey. Onları dinlemeyeceksiniz de kimi dinleyeceksiniz?" dedi. Mahkemenin 11 Ocak’ta, "bundan sonra hiç tanık dinlememe kararı almasını" eleştiren Balbay, 18 Şubat’ta yapılacak duruşmaya 200 kadar avukat, 100 kadar milletvekili ve çok sayıda yurttaşın gelmesini beklediklerini söyledi.
Türkiye’de uzun tutukluluk sorunu değil uzun hukuksuzluk sorunu olduğunu kaydeden Balbay, "Elde bir tek ölmek var. Elde sadece sanık vicdanı kaldı. Bütün vicdanlar kurudu" dedi. "Birtakım tahliyeler, hâkimler gece yatağından kaldırılıp yapılıyorsa, hukuk gece işliyor demektir. Bu yargıyı iktidar kurdu, iktidar şimdi kendi yargısını yeniliyor" görüşünü dile getiren Balbay, Yassıada yargısına dikkat çekerek "Başbakan’a İzmir milletvekili olarak hatırlatmak istiyorum. Demokrat Parti döneminde hâkim ve savcıların atanması Adalet Bakanlığı’na bağlıydı. Yüzlercesi emekli edildi ve yine yüzlerce Yargıtay hâkimleri atandı ve bu hâkimler Yassıada’da Menderes’i yargıladı" dedi. "Tarihin tekerrür değil, tekemmül etmesini" isteyen Balbay, yargıdaki dengelerle oynamanın ateşle oynamak gibi olduğu uyarısında bulundu.
’ÖNEMLİ OLAN KAMUOYU MAHKEMESİ’
4. yargı paketini de eleştiren Balbay, "Deniyor ki hukuksuz delil dosyaya konulmaz. Bunu iktidarın 11. yılında mı yapıyorsun? Demek ki hukuksuz delil dosyaya koymuşsunuz" görüşünü dile getirdi. Hükümetin Kürt açılımı ve 4. yargı paketi arasındaki ilişkiyi de değerlendiren Balbay, 2009’da Habur’da başlatıp başaramadıkları şeyi, şimdi adadan başlatmak istediklerini dile getirdi. Balbay, "Kendilerince bir çözüm sürecindeler ama bütün bu hukuksuzluğu Türkiye kaldıramaz. Silivri’de insanların birbirine iftira atmasını, birbirlerini ele vermesini beklediler ama o da çıkmadı" dedi. Bu anlamda, "kamuoyu mahkemesinin önemli olduğuna" işaret eden Balbay, Güney Afrika’da Mandela’nın bile iç barışı, yüzde 62 oy almasına rağmen yüzde 10 oy alan muhalefet ile birlikte hükümet kurarak oluşturduğunu dile getirdi.
Kendisini ziyarete gelen gazeteciler ile 8 Şubat tarihinde mahkemenin verdiği "tutukluluğun devamı" kararını da paylaşan Balbay, bu tebligatın tek tek isimler yerine, yargılanan çok sayıda ismi içerdiğini belirterek bunun "suçun kişiselliği ilkesi"ne aykırı düştüğünü söyledi. Bir önceki "tutukluluğun devamı" kararındaysa "kuvvetli kaçma şüphesi" için mahkemenin hâlâ yurtdışında bulunan Turhan Çömez ve Bedrettin Dalan’ı örnek gösterdiğini anlatan Balbay, yazdığı tiyatro oyununa ilişkin ayrıntıları da gazetecilerle paylaştı. Tiyatro oyunun adını "Açık Yargılama" koyabileceğini belirten Balbay, Marco Polo’nun Uzakdoğu’ya gittikten sonra, "Gördüklerimin hepsini yazmadım. Çünkü inanmayabilirlerdi" sözünü anımsatarak tiyatro oyununda da bu nedenle "her şeyi yazmayacağını" kaydetti.
’YA ÖLÜ ÇIKARIM YA ÖLÜMSÜZ ÇIKARIM’
Balbay, Erdoğan’ın Balyoz davasından tutuklu Orgeneral Ergin Saygun ziyaretiyle ilgili olarak sağlık ve ölüm korkusunun cezaevinde çok önemli olduğunu, bu nedenle bu konuya girmek istemediğini söyledi. "Silivri’den sonra intikam duygusu içinde olmayacağını" belirten Balbay, "Bunun bir adım ötesi mezar. Buradan ne zaman çıkacağımı bilmiyorum. Ya ölü çıkarım, ya ölümsüz çıkarım" görüşünü kaydetti.
Geriye kala kala "sağlık vicdanının" kaldığını belirten Balbay, gazeteci kimliğine de vurgu yaparak "Benim ana atardamarım kalemdir" diye konuştu. Dışarıda neyi özlediğinin sorulması üzerine önceliği ailesine veren Balbay, "Ama ondan sonra ağaçların, toprağın olduğu bir yerde hiç dönmeden koşmak istiyorum. Benim ağaç arkadaşlarım var. Ankara’da badem ağaçları çok güzel açar. Botanik Parkı’ndaki badem ağaçlarının yapraklarından su içerdim, onu özledim. Bir de bir salona bir şeyler anlatmayı özledim" dedi.
ÖZKAN: İDAM OLSA BİZİ 6 AYDA ASARLARDI
Gazeteciler Balbay’ın ardından Tuncay Özkan’ı da ziyaret etti. Davanın siyasi olduğunu söyleyen Özkan, politik davanın politik sonucu olacağını dile getirdi. "Bizim buradan çıkışımız toplumla olur. Buraya toplanıp gelecekler. Bunu halka hatırlatmak lazım, burada hukuk değil politik bir süreç işliyor" diyen Özkan, "İdam cezası olsaydı ilk 6 ay içerisinde bizi burada asarlardı" görüşünü dile getirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’dan özür dileyenin tahliye olduğunu belirten Özkan, "Burada tövbe kapısı açık ama ben sonuna kadar yaptıklarımın doğru olduğuna inanıyorum. Kimseden ne özür dilerim ne de tövbe ederim" dedi. Özkan, 18 Şubat’taki duruşmaya bütün yurttaşları davet etti."