MUSTAFA BALBAY RADİKAL'E KONUŞTU; ''ÜÇ BUÇUK YILDIR İÇERİDE ÖRGÜT OLAMADIK''
Silivri'de 3.5 yıldır tutuklu bulunan CHP Milletvekili Mustafa Balbay, çok çarpıcı açıklamalarda bulundu..
Silivri’de 3.5 yıldır tutuklu bulunan CHP Milletvekili Mustafa
Balbay duygularını Radikal Gazetesi’den Ömer Şahin’e anlattı.
Balbay, ’Hâlâ burada örgüt olamadık’ diyor. İntikam, rövanş duygusu
yok. Sloganı: ’Meclis’te barış, siyasette barış.’
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, siyasette kalıcı olduğu
mesajını veriyor. Her an Meclis te kürsüye çıkacakmış gibi
kendisini hazır tutuyor. Meclis teki numarasını ezbere biliyor.
Rozeti ve kartviziti hazır. Cezaevinde İngilizceyi ilerletmiş. Her
gün İngilizce kitap okuyor.
Mustafa Balbay ’ı çok iyi gördüm. Eski halinden eser yok; daha fit
ve zinde. Epey kilo vermiş. Silivri ’ye girerken 105 kilo imiş,
şimdi 85’e inmiş. Çıkışta maraton koşmayı kafaya koyacak kadar
kendini iyi hissediyor. “Burada 10 yıl ömrüm uzadı” diyor.
Kravatlı, takım elbiseli, düzgün taranmış saçlarıyla Meclis
kürsüsüne çıkacak gibi. Morali de yerindeydi. Yargı paketinin
çıkması yüzleri güldürmüş. Tahliye umudu hiç olmadığı kadar artmış.
3.5 yıldır tutuklu olan Balbay, “Tam 4 kez ‘Bu sefer çıkıyoruz’
havası oluştu. Ama en güçlüsü bu. Özgürlüğe de, tutukluluğun
uzamasına da hazırım” mesajı veriyor.
Espri yeteneğinden bir şey kaybetmemiş. Yine kelimeleri dans
ettirmeyi seviyor. Cezaevi personeliyle çok iyi ilişkileri var.
Kimseden şikâyetçi değil. Bir görevliyi, “Her şeye nail, işte
Mikail” diye tanıtıyor. Her ortama uygun esprisi hazır. Yemekte
nohut olunca, “Vatan yahut nohut” diyor. Haftada dört gün çıkan
bulgur pilavına, “Langur, lungur. Yine kırmızı bulgur” adını
takmış. Ressam mahkûm olunca duvarlar resimlerle dolmuş. Doktor
içeri girince de “Şimdi 24 saat sağlık hizmeti alacağız” diye
gülmüşler.
İŞTE BALBAY’IN 24 SAATİ
Balbay’ın 24 saati nasıl geçiyor? Günde 6 saat uyuyor. Sabah
08.00’de sayım olduğu için 07.30 gibi kalkıyor. Spor yaparak güne
başlıyor. Haftanın altı günü iki saat spor yapıyor. Günde bir saat
koştuğunu söylediğinde şaşırdım. “Koşu bandında mı?” diye sorunca
kahkahayı bastı. “Beş adım eni, 14 adım boyu olan koğuşta koşmayı
öğrendim. Dolapbeygiri gibi dönüyorum.” Koşarken ODTÜ Ormanı ve
Eymir Gölü’nü düşünüyormuş.
10.30’da kahvaltı yapıyor. “11.00 olunca Ayşenur Arslan saatiydi”
diyor gülerek. Sonra gazete saati. 19 gazeteyi satır satır okuyor.
Öğleyin de koğuş arkadaşı Barış Pehlivan’la manşet, gündem
değerlendirmesi yapıyor. Bol bol kitap okuyor. Günde ortalama 100
sayfa okuyor. En büyük mutluluğu Mesnevi, Şahname ve Varidat’ı
burada bitirmiş olmak. TV ’de 25 kanal var. Haftada en az iki film
izliyor. Cezaevi ruhuna uygun ‘Monte Kristo Kontu’nu 5-6 kez
izlemiş. Bazı tartışma programlarına da bakıyor. İzlediği tek dizi
iseBehzat Ç . Ankara özlemini bir nebze öyle dindiriyor. Bu arada,
priz ücretlerinin paralı olduğunu öğreniyoruz. Balbay’a en son 41
TL’lik elektrik faturası gelmiş.
Koğuşta görev paylaşımı var. Yemeklerden Balbay, bulaşıklardan
Barış sorumlu. Cuma günleri kantinden alışveriş yapılıyor. Sağlıklı
beslenme için bol bol sebze yiyorlar. Marul, maydanoz, dereotu
mönünün vazgeçilmezleri. Balbay, o yüzden “Ot gibi yaşıyoruz” diye
gülüyor.
İĞDE KOKUSU, RAKI VE BEHZAT Ç.
Balbay’ın 28 kitabı var. Bunun beşini Silivri ’de yazdı. Yeni bir
kitaba daha başlamış. Bu sefer cezaevinin dışındaki insanlara ayna
tutacağını söylüyor. Tahliye olmazsa ağustos ayını kitap yazımına
ayıracak.
Cezaevinde nelerin özlemini çekiyor? İlk sırada kuşkusuz ailesi
var. Eşi, çocukları. 5 yaşındaki oğlu babasının Silivri ’de
‘çalışıp para kazandığına’ inandırılmış. Balbay, ilginç bir şey
anlatıyor. “Burada rüyalar bile farklı oluyor. Rüyamda eşimle
görüşürken de tutuklu olduğumu görüyorum.”
Gazeteciliği, arkadaşlarını da özlemle anıyor. Balbay, Ankara’daki
evinin önündeki iğde ağacının nasıl ‘mis’ gibi koktuğunu anlatıyor.
“Bir de su katılınca beyaz oluyor ya” diyerek muzip bir şekilde
rakıya gönderme yapıyor. Balbay, ağaca hasret ama toprak özlemini
nasıl giderdiğini burularak anlatıyor: “Burada 1 gram toprak yok.
Semizotu kökü topraklı oluyor. Onu saklıyorum.” Burası cezaevi,
Balbay’ın deyimiyle “2B’yi, yani beden ve beyin sağlığını korumak
gerekiyor.” Sıradışı davranışlar olağan olabiliyor. Balbay, sadece
bir örnek veriyor: “Bir arkadaş telefonla görüşmeye giderken parfüm
sıkıyor. Kendini böyle daha iyi hissettiğini söylüyor.”
Balbay tahliye olursa ne yapacak? Kendisine göre öncelik sıralaması
yapmış. “Çıkınca önce aileme, sonra CHP ’ye, sonra da topluma
teslim olacağım.” Cumhuriyet gazetesinde yazmaya devam edecek.
Kalemi elinden bırakmadan siyaset yapacağını söyleyen Balbay,
siyasette kalıcı olacağının altını çiziyor. Balbay’ın,
yaşadıklarından dolayı ‘agresif’ bir milletvekili olacağını
düşünenler yanılıyor. Bütün siyasi partilerle iyi ilişkiler
hedefleyen Balbay, iç barışa katkı sunmak istiyor. Nasıl bir
milletvekili olacağını, ‘Meclis’te barış, siyasette barış’
sloganıyla özetliyor.
"RÖVANŞ İSTEMİYORUM"
Balbay, başına gelenlerden kimleri sorumlu tutuyor? Fatura kestiği
bir isim, kesim var mı? Rövanş, intikam duygusu içinde mi? Çok açık
ve net. Hiçbir isim ve adres vermiyor. Kimsenin hakkında tek bir
kötü söz kullanmıyor. Toplumsal barışı önemsiyor, rövanşizme öfke
duyuyor: “Özgürlüğün bedelini ödedim. Rövanş istemiyorum Ömer.
Kimsenin de bu duyguya kapılmasını istemem. Öç, intikam almak
istediğim tek şey var ise bu rövanş duygusudur. Toplum kutuplaştı.
Ben uzlaşmaya katkı sağlamak, bunun için çaba göstermek
istiyorum.”
’GENÇ SUBAYLAR RAHATSIZ’ MANŞETİ
‘Genç subaylar rahatsız’ manşeti Ergenekon sürecinin sembol
haberlerinden. Balbay’a bu manşeti dahil bir ‘özeleştiri’ yapıp
yapmadığını, ‘pişmanlığı’ olup olmadığını da sordum. “Robot
değiliz, etten kemikten insanız” diyen Balbay, gazetecilik dışında
bir amacı olmadığını vurguluyor. Bu haberlerin başka gazetelere de
gittiğini, sadece kendisinin yazabildiğini belirtiyor. “Aradan
geçen zaman beni haklı çıkardı” iddiasında olan Balbay, “Ben Uğur
Mumcu ’nun yerinde yazıyorum. Ahmet Taner Kışlalı ile beraber
çalıştım. Terör tehdidi aklımdaydı ama terörist olarak suçlanmak
çok ağırıma gitti” diye ekliyor. Mustafa Balbay , kendisini
eleştirenlere söz veriyor: “Çıkışta meslektaşlarıma hesap vermeye
hazırım. Haberlerim, notlarım her türlü soruya cevap vereceğim.”
Balbay su sorunundan yakınıyor. Beş bölüm halinde günde 9 saat su
veriliyormuş. Sıcak su haftada 6 saat.
ERGENEKON ŞÖHRETLER KARMASI
Yargı paketinin geçmesi Silivri ’de yüzleri güldürmüş. Duruşma
öncesi üç metrelik mesafeden karşılıklı konuşulabiliyor. Salon
şöhretler karması gibi. Doğu Perinçek her zamanki gibi en önde,
sürekli bir şeyler anlatıyor. Oğlu Mehmet, Aydınlık muhabirine, “GS
transfer yaptı mı?” diye soruyor. Veli Küçük, İbrahim Şahin, Hıfzı
Çubuklu yerinden kalkmıyor. Sürekli gazete okuyor. Muzaffer Tekin
yakasında mendili, yüzünde gülümseme, “Cezaların en kötüsü ev
hapsi. Başında hanım dikili olacak” esprisiyle kahkaha attırıyor.
Fatih Hilmioğlu’nun sağlık sorunu çok net gözleniyor. Fikri Karadağ
‘intikamcı’ mesajlar veriyor. Ziyaretçisi olan emekli askere, “
Aziz Yıldırım ’a selam söyle. Apoletlilerin yapamadığını o yapacak”
diyor. Orada bulunan başka birisi, “GS’liydim, ben de FB’li oldum”
diye destek atıyor. Dursun Çiçek, İran ’dan geldiğini söyleyen
birisine siyasi mesaj veriyor: “ İran ’a biz mi model oluyoruz,
onlar mı bize.” Tuncay Özkan en hareketlileri. Sürekli konuşuyor,
gülüyor. Kemal Kerinçsiz ise sessiz.
Yargı paketine dayanarak tahliye talep eden sanıklar için karar
haftaya verilecek.
’5 MİLYON EK KLASÖRDEN ADALET ÇIKMAZ’
Silivri ’de geçmişi çok farklı isimler Ergenekon davasında
yargılanıyor. İlişkileri nasıl? Kaynaşmışlar mı? Balbay, “Hâlâ
örgüt olamadık. Burada bir konuda anlaşabilen dört kişi bile yok”
diye gülüyor. Ergenekon davasına tepkisini ise şu sözlerle ortaya
koyuyor: “Bu davalar dava değil. 19 iddianame, 5 milyon ek delil
klasöründen adalet çıkmaz. Burada suçlu bile kaybolur. 50 yıla
eşdeğer duruşma oldu. Hâlâ örgüt bulunamadı. Örgütü bilen de
çıkmadı.”
MODELİ MANDELA
Balbay, 27 yıl hapis yatan Nelson Mandela’nın hayatından çarpıcı
bir anekdot anlatıyor. Mandela, kendisini hapse attıran başbakanın
eşinin cenazesine katılmıştı. Bu katılıma taraftarları büyük tepki
göstermiş, Mandela ise ‘iç barış’ için bunun gerekli olduğunu
söylemişti.
ÇIKINCA 21 KM KOŞACAĞIM
Balbay tahliye olursa
bir ‘ahdi’ni yerine getirecek. Çok kişi bilmez ama Balbay, eskiden
maraton koşmuş bir atlet. Daha önce altı kez koştuğu Samsun
Maratonu’nu yeniden koşmak istiyor: “Kendimi formda ve iyi
hissediyorum. 1990’larda koşamamıştım. Ahdim var, o 21 km’yi
koşacağım.”