Musk’ın X’ine Türk tokadı! Bluesky’e hücum!

Son günlerde boykot protestolarını paylaşan kullanıcıların hesaplarını askıya alan “X” (Twitter), milyonlarca kullanıcısı olan birçok ünlü ismin hesaplarını kapatmasıyla büyük bir darbe yedi.
Aralarında Cem Yılmaz’ın da bulunduğu Melis İşiten, Farah Zeynep Abdullah, Kalben, Müjde Uzman, Şebnem Bozoklu, Melek Mosso, Şahan Gökbakar, Enis Arıkan, Sedef Avcı, Demet Evgar, Deniz Seki, Mesut Sure gibi bir çok ünlü isim X hesaplarını kapatarak Bluesky’a geçtiklerini duyurdu.

ELON MUSK’A AİT!
Sansür iddialarıyla son dönemde gündeme gelen ve Elon Musk’a ait olan X platformu, iktidar yanlısı tutumuyla muhalif isimlerin hedefi haline geldi.
Boykot çağrılarını paylaşmayan ve bu yüzden boykot isteyenler tarafından eleştirilen Cem Yılmaz’ın 16 milyon kişilik X hesabını askıya alması, “takipçilerinin gönlünü alma girişimi” olarak yorumlandı.
Cem Yılmaz’ın X hesabını kapatmadan önce onun alternatifi olan Bluesky’a geçtiğini takipçileriyle paylaşması, Türk internet kullanıcıları arasında “Bluesky’a hücum” kampanyası başlamasına neden oldu.

İLK DEĞİL!
Elon Musk’a ait olan X’in boykot çağrısı yapan hesapları askıya alması aslında Türk internet kullanıcılarına ilişkin ilk “sansür girişimi” değil. X, daha önce de siyasi tartışmalarla ilgili paylaşımlar yapan birçok kullanıcının profillerine erişim engeli getirilmiş, bu tutum da düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda ciddi endişelere yol açmıştı.

BLUESKY KİMİN?
Peki; birkaç günde milyonlarca Türk internet kullanıcısının hesap açtığı Bluesky ne ve kime ait?
Onun da arkasında ABD’li bir sosyal medya dahisi var…
Twitter’ın kurucularından Jack Dorsey…
Twitter’a yani X’e alternatif olarak geliştirildi.
Kullanıcılarına yönelik sınırlamaları daha az…
Siyasi iktidarlar tarafından kontrol edilmesi mümkün değil…
Çünkü Bluesky tek bir şirketin kontrolünde değil. Daha doğrusu belli bir sahibi yok!
Bu sayede uygulamanın, sansür edilmesi ve algoritmasının manipüle edilmesi neredeyse olanaksız…

WHATSAPP DA HEDEFTE!
Türk kullanıcıların sosyal medya tencihlerindeki tek değişim, X’in yerine Blusky’a geçmekle sınırlı değil.
Diğer hedef, günlük hayatımızın bir parçası haline gelen WhatsApp…
Özellikle internet medyasına yönelik olarak yapılan son düzenlemelerle AKP’nin hedefinde ilk sıraya yükselen WhatsApp, hızla güvenilirliğini yitiriyor.
AKP, WhatsApp’ın da X, Facebook ve Instagram gibi bir temsilcilik açmasını istiyor ve sosyal medya firmalarına yönelik bant daraltma, para cezaları gibi tehditleri önüne koyuyor.
En rahatsız edici soru şu:
AKP talep ederse, bazı kişiler ya da gruplar arasındaki mesajlaşmalar şifresiz olarak verilebilir mi?
Uzmanlar bu soruya “Hayır” yanıtını veremiyor.
Çünkü 2021’de WhatsApp’ın düzenli olarak ABD’li savcılara platformun üzerindeki konuşmaları sunduğu ve 15 bin kadar moderatörün bunları inceleyebildiği ortaya çıkmıştı.
Yani WhatsApp artık kendisinin iddia ettiği kadar güvenli bir ortam sağlamıyor. Zaten en azından meta verilerini (kimin kiminle, hangi gün ve saatte, ne sıklıkla konuştuğu, hangi cihazla, hangi IP'den konuştuğu vs) adli makamlara verdiği biliniyor.
Bu nedenle yapılan araştırmalara göre, ABD’liler artık WhatsApp’a güvenmiyor.

SIGNAL YÜKSELİŞTE
“Uçtan uca şifreleme” ve “yüksek gizlilik” iddiaları tartışılmaya başlayan WhatsApp’a karşı ise Signal kullanımı hızla yaygınlaşıyor.
Çünkü Signal açık kaynaklı bir iletişim ağı…
Gizli bir gözetim olup olmadığı herkes tarafından incelenebiliyor.
Ayrıca Signal kullanıcıları hakkında neredeyse hiçbir veri toplamıyor. Sadece telefon numaranızı, o da gerektiğinde hesabınızı kurtarmak için istiyor; o kadar.
Bağışlarla finanse edilmesi ve kar amacı gütmemesi Signal’e duyulan güveni daha da artırıyor.
Peki; Signal ne?
Onun da geçmişi WhatsApp’a dayanıyor… Signal uzun yıllar boyunca WhatsApp’a altyapı hizmeti sundu. Ama WhatsApp’ı Zuckerberg’e satan iki kurucu Acton ve Koum, daha sonra WhatsApp’ın güvenliğinin kalmadığını belirterek ayrıldılar. Acton Signal’i tek başına güvenlikli bir uygulama yapmak için uğraşıyor.
Özetle gerçek gizlilik ve daha az risk isteyenler Signal’e geçiyor ve bu eğilim Türkiye’de de hızla yayılıyor.