27 Ara 2012 18:10
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:33
MÜREKKEPTEN BAŞKA BİR ŞEY YALAMADIĞIM İÇİN HAPİSTEYİM!
Mustafa Balbay ile yılın röportajını Medyaradar röportajcısı Alev Gürsoy Cimin yaptı. Balbay,“Hükümet, medyayı Başbakanlık'a bağlı bir kurum olarak görmek istiyor” dedi.
Gönül isterdi ki Meclis’te yapayım bu röportajı. Meslektaşımla hem
mesleği hem de siyaseti konuşayım ama diyorum ya şartlar işte…
“Zordur zorda gazetecilik” sözü işte burada bağrımı yakıyor. Hem
meslektaşımız hemde milletin vekili artık o. Belki hayatında hiçbir
zaman siyasete girmeyi düşünmedi, aklından bile geçirmedi ama hayat
işte bazen öyle savuruyor ki; rüzgar nereye insanoğlu oraya, birde
rüzgarı yönlendirenler var işte o zaman fırtına oluyor kar boran.
Böyle bir şey işte.. Ne yazacak cümle bulabiliyorum ne de
söyleyebilecek söz. Neden içeride olduğunu soruyorum “Mürekkepten
başka bir şey yalamadığım için.” diyor.. “Ergenekoncu ne demek?”
diyorum, çünkü cidden bunun cevabını bilmiyorum ama ona göre
Ergenekoncu demek “muhalif” demek.
Bu sözlerden sonra sadece şu cümleyi kurabiliyorum ...Dilerim özgürlük herkesin aynası olur. Masumiyet karinesini gözetir herkes her daim.
Her dönem gazetecilerin yaşadığı zor günlerden bahsedilir şimdi o zor şartları siz yaşıyorsunuz. Belki de en zoru… Bir gün demir parmaklıklar ardında olacağınız hiç aklınıza gelir miydi?
Aklıma terör saldırılarıyla öldürülmek gelmişti ama terörist suçlamasıyla hapse atılmak gelmemişti. Düşünüyorum da meğer akla gelmeyen başa geliyormuş.
Mustafa Bey; zor bir süreç zor bir dönem değil mi? Türkiye’de yaşamak zor bir zanaat olsa gerek; hele birde fikir işçiliği yapmak…
Türkiye’de yöneticiler kalemi kurşundan daha tehlikeli terör aleti gibi gördükçe bu ortaçağ zihniyeti sürecek.
Neden cezaevindesiniz diye sorsam size. Biliyor musunuz gerçekten neden orada olduğunuzu? Bu kadar zaman geçti cevabı var mı bunun sizce?
Mürekkepten başka bir şey yalamadığım için hapisteyim.
Size göre siyasi bir rövanş mı burada bulunmanız?
Siyasi rövanş ve korku. Halkın gerçekleri bilmesinden korkuyorlar. Ama er geç gerçekler ortaya çıkacak.
Başınıza gelenlerden sorumlu tuttuğunuz birileri var mı? Varsa kimler?
İktidar koalisyonu.
Yaşananlar sizde intikam duygusunu perçinledi mi?
Hayır. İntikamın ne kadar kötü bir şey olduğunu yaşayarak öğrendim
Bu sürecin nerede ve nasıl son bulacağını düşünüyorsunuz? Geleceğe dair umut ve endişeleriniz neler?
13 Aralık Silivri buluşmasıyla halka olan inancım daha da arttı. Her şeyi halk ile çözeceğiz.
’Genç subaylar rahatsız’ manşeti vardı çok tartışılan. Hala rahatsız mı o genç subaylar size göre?
O gün aktif bir gazeteci olarak ulaştığım bir haberi yazdım. Bu bir gazetecilikti.
Bu manşetten dolayı hiç pişmanlık yaşadınız mı?
Gerçeği açığa çıkarmaktan pişman olunmaz. Sonucu ne olursa olsun..
Bir gazetecinin darbecilikten yargılanması nasıl bir şey? Akla yatkın geliyor mu darbeden yargılanan bir isim olarak size soralım.
Mesleki faaliyetleri delil gösterip gazeteciyi darbecilik ile yargılamak darbenin ta kendisidir.
Sizin özellikle o malum dönemde askerlerle olan ilişkileriniz oldukça sorgulandı. Size göre kurduğunuz ilişkiler normal miydi?
Ankara’da 4 ana haber kaynağı vardır. Meclis, Başbakanlık, Dışişleri, Genelkurmay..
“Sadece gazetecilik yaptığım için buradayım” diyebiliyor musunuz?
Evet.
Peki, “Keşke bunu yapmasaydım dediğiniz” bir olay var mı?
İnsan, hayatta yaptıklarından çok yapmadığı şeyler için “Keşke” der.
Aktif gazeteciliği özlüyorsunuz değil mi?
Evet; ama onun yerine yazarlığı ve siyaseti derinleştiriyorum.
Ama yineden yılmadan yazıyorsunuz 5 kitap bitti değil mi cezaevinde. Hangi şartlarda yazıyorsunuz. Zor olmuyor mu?
Zor; ama ürün ortaya çıkınca her şey unutuluyor.
Milletvekili seçildikten sonra artık “özgürlüğüme kavuşurum” dediniz mi? Ve sonrası nasıl bir hayal kırıklığıydı?
Hapiste insan kendisini her olasılığa göre hazırlıyor.
Silivri’de geçmişi çok farklı isimler Ergenekon davasında yargılanıyor. İlişkileriniz ne boyutta?
Silivri, toplama kampının tek ortak özelliği büyük bir hukuksuzluk ve haksızlıkla karşı karşıya kalan iktidar dışındaki insanların olmasıdır.
Cezaevi koşulları nasıl; var mı isyan ettiren uygulamalar?
Bedensel özgürlüğünüz kısıtlandıktan sonra, gerisi teferruattır.
Yaşadığınız sıkıntılar ve sorunlar var mı buradan kamuoyuna duyurmak istediğiniz?
Toprak yok, bilgisayar yok. Yer taştan, her yer duvar, gök tel örgülü..
Cezaevlerindeki tutuklu ve sanıkların avukat görüşmeleri de dahil tüm ziyaretçi ve telefon görüşmelerinin dinlendiğini iddia ediliyor. Bu iddiayı ortaya atanda partinizden bir isim. CHP Aydın milletvekili Bülent Tezcan, bu ciddi bir iddia. Var mı böyle şüpheleriniz?
Var.
Yargıya güveniyor musunuz hala?
Hayır.
Adalet mi ilah-i adalet mi diyorsunuz şu sıralar?
Halkla adalet diyorum.
Uzun tutukluluk süreleri tartışılıyor sizde uzunca bir dönemdir özgürlüğünüzden mahrumsunuz. Meslektaşlarınızın bir kısmı destek oluyor size ama birçok gazeteci de adınızı bile anmıyor;
Ergenekoncu diyorlar size… Size göre ne ya da kim Mustafa Balbay?
Unvanını hak etmek için tüm çabayı harcayan gazeteci- yazar, milletvekili Mustafa Balbay’ım..
Samimi bir soru çok merak ettiğim için soruyorum “Ergenekoncu” ne demek?
Muhalif, demek.
“Ergenekoncu” yaftası sizi çok yaraladı mı?
İçinde gerçeği barındırmayan hiçbir yafta kimseye yakışmaz.
Bazı meslektaşlarınızın acımasız eleştirileriyle ilgili düşüncelerinizi de oldukça merak ediyorum?
Onlara meslektaş diyemiyorum ki..
Tuncay Özkan da bir meslektaşınız bir üstüne üstlük kader arkadaşınız. CHP’nin sizi aday gösterip de onu aday göstermemesi sizde bir burukluğa neden oldu mu?
Evet..
Size bu süreçte en çok kimler destek oldu?
Ailem ve bana inanan okurlar..
Cezaevinde en çok nelerin özlemini çekiyorsunuz?
Aile ortamının..
Elbette zorun ötesinde bir olay yaşadıklarınınız. Alışabildiniz mi bu ortamda yaşamaya?
Cezaevine alışılmaz. Sadece direnilir..
Bir gazeteci, bir milletvekili, bir yazar ama tüm bunları geçtim her şeyden evvel bir babasınız. Ve çocuklarınız sizden mahrum büyüyor. Size hasret; şüphesiz ki çocuklarınızı kendinizden bile fazla düşünüyorsun; peki ya onlar. Çünkü Bu durumu taşıyabilecek yaşta değiller? Görüşebiliyor musunuz, neler konuşuyorsunuz eğer bir iletişim halindeyseniz?
Aile hasreti, hapishane koşullarının en ağırı. Eşim ve çocuklarım en büyük hasretim ve en büyük gücüm.
Sizi en çok üzen kıran neydi?
Haksız saldırılar..
Türkiye’de yazı yazmak, sorgulamak, gazetecilik yapmak başlı başına bir tehlike olsa gerek?
Evet. Terör saldırısı Türkiye’de gazetecinin meslek hastalığıdır. ( Hani terörist diyorlar ya bize. Biz mesleğimizi icra ediyoruz. Bu da teröristlik ise olsun)
Medya dersem size ne dersiniz bana… Nasıl buluyorsunuz sektördeki bu gidişatı?
Türkiye’nin aynası.
Bir sindirilmişlik bir baskı tartışmasıdır gidiyor. Hükümetin ve özellikle Başbakan’ın gazetecilere tavrı tartışılıyor. Hem gazeteci hemde milletvekili kimliğinizle soruyorum, hükümetin medya tutumunu nasıl buluyorsunuz?
Hükümet medyayı başbakanlığa bağlı bir kurum olarak görmek istiyor.
Son yıllarda sanki her gazeteciye bir yakıştırma hevesi var. İktidara yakınsan yandaş; muhalifsen Candaş konumunda oluyorsun. Siz bu meseleye nasıl bakıyorsunuz?
Medya kirlenmesi.
Balbay; tahliye olursa ne yapacak?
Önce ailesine, sonra halkına teslim olacak.
Buradan çıkar çıkmaz ilk yapacağınız şey ne?
Aileme sarılmak.. Sarılmak.. Sarılmak.. Sarılmak.. Sarılmak.. Ve duvarım olmadığı bir ortamda koşmak.. Koşmak.. Koşmak..
Son olarak bildiğiniz üzere medyanın en etkin sitelerinden biriyiz; buradan meslektaşlarınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Gazetecilik bu ülkenin beyazıdır. Hiç kirletmeyiniz!
Mustafa Bey; sorularımı uzatarak daha da fazla yaralamak istemiyorum sizi. Gazetecilik yapmak değil aslında burada derdim. Sizin sıkıntılarınızı, hisleriniz paylaşma ve bunu duyurma isteği; dilerim en yakın zamanda özgürlüğünüze kavuşursunuz. Çocuklarını sizi özlemle bekliyor, tabi tüm sevenleriniz de. Dilerim bir dahaki röportajımız daha özgür bir ortamda; yüz yüze olur. Tüm yüce duygularımla Selamlar-sevgiler.
Özgürlükte buluşmak dileğiyle.. Selamlar.. İyi Çalışmalar..
ALEV GÜRSOY CİMİN/MEDYARADAR
Bu sözlerden sonra sadece şu cümleyi kurabiliyorum ...Dilerim özgürlük herkesin aynası olur. Masumiyet karinesini gözetir herkes her daim.
Her dönem gazetecilerin yaşadığı zor günlerden bahsedilir şimdi o zor şartları siz yaşıyorsunuz. Belki de en zoru… Bir gün demir parmaklıklar ardında olacağınız hiç aklınıza gelir miydi?
Aklıma terör saldırılarıyla öldürülmek gelmişti ama terörist suçlamasıyla hapse atılmak gelmemişti. Düşünüyorum da meğer akla gelmeyen başa geliyormuş.
Mustafa Bey; zor bir süreç zor bir dönem değil mi? Türkiye’de yaşamak zor bir zanaat olsa gerek; hele birde fikir işçiliği yapmak…
Türkiye’de yöneticiler kalemi kurşundan daha tehlikeli terör aleti gibi gördükçe bu ortaçağ zihniyeti sürecek.
Neden cezaevindesiniz diye sorsam size. Biliyor musunuz gerçekten neden orada olduğunuzu? Bu kadar zaman geçti cevabı var mı bunun sizce?
Mürekkepten başka bir şey yalamadığım için hapisteyim.
Size göre siyasi bir rövanş mı burada bulunmanız?
Siyasi rövanş ve korku. Halkın gerçekleri bilmesinden korkuyorlar. Ama er geç gerçekler ortaya çıkacak.
Başınıza gelenlerden sorumlu tuttuğunuz birileri var mı? Varsa kimler?
İktidar koalisyonu.
Yaşananlar sizde intikam duygusunu perçinledi mi?
Hayır. İntikamın ne kadar kötü bir şey olduğunu yaşayarak öğrendim
Bu sürecin nerede ve nasıl son bulacağını düşünüyorsunuz? Geleceğe dair umut ve endişeleriniz neler?
13 Aralık Silivri buluşmasıyla halka olan inancım daha da arttı. Her şeyi halk ile çözeceğiz.
’Genç subaylar rahatsız’ manşeti vardı çok tartışılan. Hala rahatsız mı o genç subaylar size göre?
O gün aktif bir gazeteci olarak ulaştığım bir haberi yazdım. Bu bir gazetecilikti.
Bu manşetten dolayı hiç pişmanlık yaşadınız mı?
Gerçeği açığa çıkarmaktan pişman olunmaz. Sonucu ne olursa olsun..
Bir gazetecinin darbecilikten yargılanması nasıl bir şey? Akla yatkın geliyor mu darbeden yargılanan bir isim olarak size soralım.
Mesleki faaliyetleri delil gösterip gazeteciyi darbecilik ile yargılamak darbenin ta kendisidir.
Sizin özellikle o malum dönemde askerlerle olan ilişkileriniz oldukça sorgulandı. Size göre kurduğunuz ilişkiler normal miydi?
Ankara’da 4 ana haber kaynağı vardır. Meclis, Başbakanlık, Dışişleri, Genelkurmay..
“Sadece gazetecilik yaptığım için buradayım” diyebiliyor musunuz?
Evet.
Peki, “Keşke bunu yapmasaydım dediğiniz” bir olay var mı?
İnsan, hayatta yaptıklarından çok yapmadığı şeyler için “Keşke” der.
Aktif gazeteciliği özlüyorsunuz değil mi?
Evet; ama onun yerine yazarlığı ve siyaseti derinleştiriyorum.
Ama yineden yılmadan yazıyorsunuz 5 kitap bitti değil mi cezaevinde. Hangi şartlarda yazıyorsunuz. Zor olmuyor mu?
Zor; ama ürün ortaya çıkınca her şey unutuluyor.
Milletvekili seçildikten sonra artık “özgürlüğüme kavuşurum” dediniz mi? Ve sonrası nasıl bir hayal kırıklığıydı?
Hapiste insan kendisini her olasılığa göre hazırlıyor.
Silivri’de geçmişi çok farklı isimler Ergenekon davasında yargılanıyor. İlişkileriniz ne boyutta?
Silivri, toplama kampının tek ortak özelliği büyük bir hukuksuzluk ve haksızlıkla karşı karşıya kalan iktidar dışındaki insanların olmasıdır.
Cezaevi koşulları nasıl; var mı isyan ettiren uygulamalar?
Bedensel özgürlüğünüz kısıtlandıktan sonra, gerisi teferruattır.
Yaşadığınız sıkıntılar ve sorunlar var mı buradan kamuoyuna duyurmak istediğiniz?
Toprak yok, bilgisayar yok. Yer taştan, her yer duvar, gök tel örgülü..
Cezaevlerindeki tutuklu ve sanıkların avukat görüşmeleri de dahil tüm ziyaretçi ve telefon görüşmelerinin dinlendiğini iddia ediliyor. Bu iddiayı ortaya atanda partinizden bir isim. CHP Aydın milletvekili Bülent Tezcan, bu ciddi bir iddia. Var mı böyle şüpheleriniz?
Var.
Yargıya güveniyor musunuz hala?
Hayır.
Adalet mi ilah-i adalet mi diyorsunuz şu sıralar?
Halkla adalet diyorum.
Uzun tutukluluk süreleri tartışılıyor sizde uzunca bir dönemdir özgürlüğünüzden mahrumsunuz. Meslektaşlarınızın bir kısmı destek oluyor size ama birçok gazeteci de adınızı bile anmıyor;
Ergenekoncu diyorlar size… Size göre ne ya da kim Mustafa Balbay?
Unvanını hak etmek için tüm çabayı harcayan gazeteci- yazar, milletvekili Mustafa Balbay’ım..
Samimi bir soru çok merak ettiğim için soruyorum “Ergenekoncu” ne demek?
Muhalif, demek.
“Ergenekoncu” yaftası sizi çok yaraladı mı?
İçinde gerçeği barındırmayan hiçbir yafta kimseye yakışmaz.
Bazı meslektaşlarınızın acımasız eleştirileriyle ilgili düşüncelerinizi de oldukça merak ediyorum?
Onlara meslektaş diyemiyorum ki..
Tuncay Özkan da bir meslektaşınız bir üstüne üstlük kader arkadaşınız. CHP’nin sizi aday gösterip de onu aday göstermemesi sizde bir burukluğa neden oldu mu?
Evet..
Size bu süreçte en çok kimler destek oldu?
Ailem ve bana inanan okurlar..
Cezaevinde en çok nelerin özlemini çekiyorsunuz?
Aile ortamının..
Elbette zorun ötesinde bir olay yaşadıklarınınız. Alışabildiniz mi bu ortamda yaşamaya?
Cezaevine alışılmaz. Sadece direnilir..
Bir gazeteci, bir milletvekili, bir yazar ama tüm bunları geçtim her şeyden evvel bir babasınız. Ve çocuklarınız sizden mahrum büyüyor. Size hasret; şüphesiz ki çocuklarınızı kendinizden bile fazla düşünüyorsun; peki ya onlar. Çünkü Bu durumu taşıyabilecek yaşta değiller? Görüşebiliyor musunuz, neler konuşuyorsunuz eğer bir iletişim halindeyseniz?
Aile hasreti, hapishane koşullarının en ağırı. Eşim ve çocuklarım en büyük hasretim ve en büyük gücüm.
Sizi en çok üzen kıran neydi?
Haksız saldırılar..
Türkiye’de yazı yazmak, sorgulamak, gazetecilik yapmak başlı başına bir tehlike olsa gerek?
Evet. Terör saldırısı Türkiye’de gazetecinin meslek hastalığıdır. ( Hani terörist diyorlar ya bize. Biz mesleğimizi icra ediyoruz. Bu da teröristlik ise olsun)
Medya dersem size ne dersiniz bana… Nasıl buluyorsunuz sektördeki bu gidişatı?
Türkiye’nin aynası.
Bir sindirilmişlik bir baskı tartışmasıdır gidiyor. Hükümetin ve özellikle Başbakan’ın gazetecilere tavrı tartışılıyor. Hem gazeteci hemde milletvekili kimliğinizle soruyorum, hükümetin medya tutumunu nasıl buluyorsunuz?
Hükümet medyayı başbakanlığa bağlı bir kurum olarak görmek istiyor.
Son yıllarda sanki her gazeteciye bir yakıştırma hevesi var. İktidara yakınsan yandaş; muhalifsen Candaş konumunda oluyorsun. Siz bu meseleye nasıl bakıyorsunuz?
Medya kirlenmesi.
Balbay; tahliye olursa ne yapacak?
Önce ailesine, sonra halkına teslim olacak.
Buradan çıkar çıkmaz ilk yapacağınız şey ne?
Aileme sarılmak.. Sarılmak.. Sarılmak.. Sarılmak.. Sarılmak.. Ve duvarım olmadığı bir ortamda koşmak.. Koşmak.. Koşmak..
Son olarak bildiğiniz üzere medyanın en etkin sitelerinden biriyiz; buradan meslektaşlarınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Gazetecilik bu ülkenin beyazıdır. Hiç kirletmeyiniz!
Mustafa Bey; sorularımı uzatarak daha da fazla yaralamak istemiyorum sizi. Gazetecilik yapmak değil aslında burada derdim. Sizin sıkıntılarınızı, hisleriniz paylaşma ve bunu duyurma isteği; dilerim en yakın zamanda özgürlüğünüze kavuşursunuz. Çocuklarını sizi özlemle bekliyor, tabi tüm sevenleriniz de. Dilerim bir dahaki röportajımız daha özgür bir ortamda; yüz yüze olur. Tüm yüce duygularımla Selamlar-sevgiler.
Özgürlükte buluşmak dileğiyle.. Selamlar.. İyi Çalışmalar..
ALEV GÜRSOY CİMİN/MEDYARADAR