21 Tem 2011 08:58
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:35
MURDOCH'U YARGILATAN KRİTERLER, TÜRK BASININDA DA KULLANILSA NE OLUR?
Özkök, telefon dinleme skandalı nedeniyle yargılanan Murdoch üzerinden Türk basını ile ilgili çok çarpıcı yorumlarda bulundu.
İşte Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’ün bugünkü köşe yazısı...
Karınızın sol yumruğu iyiymiş
İNGİLİZ Parlamentosu’nda, medya devi Rupert Murdoch’a yapılan saldırıdan sonra oturuma ara verildi.
Oturum tekrar başladığında, İngiliz medya patronunu sorguya çeken parlamenterlerden biri şunu söylüyor:
“Bay Murdoch, karınızın çok iyi bir sol yumruğu varmış.”
Sorulardan bunalmış Murdoch dahil herkes gülümsüyor, saldırganın yarattığı hava yumuşuyor.
Ancak milletvekilinin yanıldığı iki şey vardı.
Wendi, yumruk değil, tokat atmıştı.
Bir de sol değil, sağ elini kullanmıştı.
Murdoch’un gazetesi Times dün haberi geniş biçimde verirken, Wendi’nin yaptığı “kahramanlığa” da tam bir sayfa ayırmıştı.
Yazının başlığı ise ilginçti:
“Crouching Wendi, hidden dragon”.
Çinli yönetmen Ang Lee’nin filmi “Crouching tiger, hidden dragon” (Kaplan ve Ejderha)filminden.
İsteyen gazeteyi, “Böyle dramatik bir günde patronunun karısı ile dalga geçiyor” diye de yorumlayabilir,
İsteyen de “Onu kahraman ilan ediyor” diyebilir.
Benim yorumum ikincisiydi.
Olay da şu.
İngiliz medya devinin parlamentodaki sorgulanmasını izleyenlerden biri yerinden kalkıyor, “Aç gözlü milyarder” diye bağırarak elindeki tıraş köpüğünü Murdoch’un yüzüne atmak istiyor.
Murdoch’un, hemen arka sırada oturan bir kadın yöneticisi adama müdahale ediyor. Aynı anda, yine arka sırada oturumu izleyen karısı Wendi ayağa fırlayıp, saldırganın suratına bir tokat atıyor.
Milletvekilinin esprisi bu.
Bir cümle, saldırının oturum üzerindeki etkisini kırıyor.
Dün bu cümleyi okurken, bir kere daha Aynur olayını hatırladım.
Belki orada da bir cümle, tatsız olayın etkisini kırabilirdi.
Murdoch’un sahibi olduğu “News of the World” davası hakkında ne bulursam okuyorum. İzliyorum.
Parlamentodaki oturumu baştan sonra seyrettim.
Çünkü, bu olay, dünya basın tarihinde bir dönüm noktası olacak.
Bazı köşe yazarları beni hayretler içinde bırakan bir yaklaşım içindeler.
Murdoch’un düştüğü durumdan çok memnunlar. Bence hiç sakıncası yok. Neticede, gazeteleri böylesine ağır bir suç işlemişse, elbette cezasını çekmelidir.
Bunu, “Murdoch’un kara imparatorluğunun yıkılışı” olarak alkışlıyorlar.
Yalnız farkında olmadıkları veya olup da es geçtikleri bir şey var.
“Kötülükler prensi Murdoch” ve ekibi hangi iddiayla yargılanıyor?
“İnsanların telefonlarını kanunsuz biçimde dinletip, bunları kullanmaktan...”
Huuu, oradaki arkadaş işitiyor musun, bir daha tekrarlayayım mı?
Murdoch ve ekibi, insanların telefonlarını kanunsuz yoldan dinletip gazetelerinde haber yapmaktan yargılanıyor.
Bir soru daha:
Bu yargılamada kullanılan kriterler, Türk basınında da kullanılsa ne olur?
Söyleyeyim: Şu andaki Türk medya yöneticilerinin yüzde 70’i, Rebekah’ın durumundan beter duruma düşerdi.
Bazı Türk gazetelerinde her gün çarşaf çarşaf, kanunsuz ortam dinlemesi, özel telefon konuşması yayınlanıyor.
Bu olayı neden mi bu kadar yakından takip ediyorum?
Çünkü ben de bir zamanların telefon dinleme mağduruyum.
Londra’daki skandalın bir boyutu da, “polis-medya ilişkileri...”
İddiaya göre, Murdoch’un gazetesi, bazı polislere para verip haber sızdırıyormuş.
Tabii ki feci bir şey.
İyi de beş kuruş vermeden sızdırılan haberlere ne diyeceğiz?
Yani, polisin istediği şekilde sızdırdığı malzemeye...
“Canım bizimkiler para vermiyor” diyebilirsiniz, ama bu yapılan işi daha mı masum hale indirger?
Geçen cumartesi günü, 4 gazetede aynı haber “özel” etiketi ile yayınlandı.
Silvan’da Türk ordusunun ölen 13 askerinin kendi helikopterinden atılan bomba ile yandığı yolunda bir haberdi.
Dört gazetedeki haber, neredeyse virgülüne kadar aynıydı.
Belli ki aynı kaynaktan sızdırılmıştı.
O haberlerin amacı neydi? Bir taşla iki kuş vurmak.
Pestile dönmüş Silahlı Kuvvetler’e bir darbe daha vurmak.
Ve PKK’yı da bu işten sıyırmak.
Şu son şike iddialarında da benzer sızdırmalarla karşılaştık.
Umarım bu skandal, Türk medyasındaki “yayıncılık standartlarına” da bir katkıda bulunur.
Karınızın sol yumruğu iyiymiş
İNGİLİZ Parlamentosu’nda, medya devi Rupert Murdoch’a yapılan saldırıdan sonra oturuma ara verildi.
Oturum tekrar başladığında, İngiliz medya patronunu sorguya çeken parlamenterlerden biri şunu söylüyor:
“Bay Murdoch, karınızın çok iyi bir sol yumruğu varmış.”
Sorulardan bunalmış Murdoch dahil herkes gülümsüyor, saldırganın yarattığı hava yumuşuyor.
Ancak milletvekilinin yanıldığı iki şey vardı.
Wendi, yumruk değil, tokat atmıştı.
Bir de sol değil, sağ elini kullanmıştı.
Murdoch’un gazetesi Times dün haberi geniş biçimde verirken, Wendi’nin yaptığı “kahramanlığa” da tam bir sayfa ayırmıştı.
Yazının başlığı ise ilginçti:
“Crouching Wendi, hidden dragon”.
Çinli yönetmen Ang Lee’nin filmi “Crouching tiger, hidden dragon” (Kaplan ve Ejderha)filminden.
İsteyen gazeteyi, “Böyle dramatik bir günde patronunun karısı ile dalga geçiyor” diye de yorumlayabilir,
İsteyen de “Onu kahraman ilan ediyor” diyebilir.
Benim yorumum ikincisiydi.
Olay da şu.
İngiliz medya devinin parlamentodaki sorgulanmasını izleyenlerden biri yerinden kalkıyor, “Aç gözlü milyarder” diye bağırarak elindeki tıraş köpüğünü Murdoch’un yüzüne atmak istiyor.
Murdoch’un, hemen arka sırada oturan bir kadın yöneticisi adama müdahale ediyor. Aynı anda, yine arka sırada oturumu izleyen karısı Wendi ayağa fırlayıp, saldırganın suratına bir tokat atıyor.
Milletvekilinin esprisi bu.
Bir cümle, saldırının oturum üzerindeki etkisini kırıyor.
Dün bu cümleyi okurken, bir kere daha Aynur olayını hatırladım.
Belki orada da bir cümle, tatsız olayın etkisini kırabilirdi.
Murdoch’un sahibi olduğu “News of the World” davası hakkında ne bulursam okuyorum. İzliyorum.
Parlamentodaki oturumu baştan sonra seyrettim.
Çünkü, bu olay, dünya basın tarihinde bir dönüm noktası olacak.
Bazı köşe yazarları beni hayretler içinde bırakan bir yaklaşım içindeler.
Murdoch’un düştüğü durumdan çok memnunlar. Bence hiç sakıncası yok. Neticede, gazeteleri böylesine ağır bir suç işlemişse, elbette cezasını çekmelidir.
Bunu, “Murdoch’un kara imparatorluğunun yıkılışı” olarak alkışlıyorlar.
Yalnız farkında olmadıkları veya olup da es geçtikleri bir şey var.
“Kötülükler prensi Murdoch” ve ekibi hangi iddiayla yargılanıyor?
“İnsanların telefonlarını kanunsuz biçimde dinletip, bunları kullanmaktan...”
Huuu, oradaki arkadaş işitiyor musun, bir daha tekrarlayayım mı?
Murdoch ve ekibi, insanların telefonlarını kanunsuz yoldan dinletip gazetelerinde haber yapmaktan yargılanıyor.
Bir soru daha:
Bu yargılamada kullanılan kriterler, Türk basınında da kullanılsa ne olur?
Söyleyeyim: Şu andaki Türk medya yöneticilerinin yüzde 70’i, Rebekah’ın durumundan beter duruma düşerdi.
Bazı Türk gazetelerinde her gün çarşaf çarşaf, kanunsuz ortam dinlemesi, özel telefon konuşması yayınlanıyor.
Bu olayı neden mi bu kadar yakından takip ediyorum?
Çünkü ben de bir zamanların telefon dinleme mağduruyum.
Londra’daki skandalın bir boyutu da, “polis-medya ilişkileri...”
İddiaya göre, Murdoch’un gazetesi, bazı polislere para verip haber sızdırıyormuş.
Tabii ki feci bir şey.
İyi de beş kuruş vermeden sızdırılan haberlere ne diyeceğiz?
Yani, polisin istediği şekilde sızdırdığı malzemeye...
“Canım bizimkiler para vermiyor” diyebilirsiniz, ama bu yapılan işi daha mı masum hale indirger?
Geçen cumartesi günü, 4 gazetede aynı haber “özel” etiketi ile yayınlandı.
Silvan’da Türk ordusunun ölen 13 askerinin kendi helikopterinden atılan bomba ile yandığı yolunda bir haberdi.
Dört gazetedeki haber, neredeyse virgülüne kadar aynıydı.
Belli ki aynı kaynaktan sızdırılmıştı.
O haberlerin amacı neydi? Bir taşla iki kuş vurmak.
Pestile dönmüş Silahlı Kuvvetler’e bir darbe daha vurmak.
Ve PKK’yı da bu işten sıyırmak.
Şu son şike iddialarında da benzer sızdırmalarla karşılaştık.
Umarım bu skandal, Türk medyasındaki “yayıncılık standartlarına” da bir katkıda bulunur.