18 Şub 2016 18:30
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:21
Murat Yetkin'den bomba Ankara saldırısı yazısı: 'Az önce konuştuğum kaynaklar diyor ki...'
Gazeteci, Murat Yetkin saldırının ardından çok konuşulacak bir yazı kaleme aldı.
Ankara'da dün akşam yaşanan terör saldırısının ardından Hürriyet
Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin Radikal'de çok
konuşulacak bir yazı kaleme aldı.
Başbakan Davutoğlu'nun Ankara saldırısının failinin Suriye 1992 doğumlu, YPG bağlantılı Salih Neccar olduğunu ilan etmesinden sonra gazeteci Yetkin o isme ilişkin önemli bir bilgi paylaştı.
Murat Yetkin, "Az önce konuştuğum ismini ve makamını saklı tutmak isteyen güvenlik kaynakları diyor ki, "Eğer kimlik bilgileri doğruysa, bu Neccar ailesi Suriye'de Beşar Esad'ın başında bulunduğu Baas rejiminin askeri istihbaratı Emn ül-Askeri'yle irtibatlıdır" diye yazdı.
İşte Yetkin'in "Hedef Hava Kuvvetleri'miydi?" başlıklı bugünkü yazısı:
Başbakan Ahmet Davutoğlu şimdiye dek 28 kişinin öldürülüp 61 kişinin yaralandığı Ankara saldırısının failinin Suriye 1992 doğumlu, YPG bağlantılı Salih Neccar olduğunu ilan etti.
Başbakan, intihar eylemcisinin Türkiye’deki PKK’lılardan yardım gördüğünü de söyledi. Neccar’ın kimliği, bombaların patladığı yerde bulunmuştu.
Ankara daha 10 Ekim 2015’de IŞİD’ci iki intihar bombacısının 103 kişiyi öldürüp yüzlercesini yaraladığı eyleme sahne olmuştu, yaklaşık dört ay sonra yine Suriye iç savaşındaki taraflar Türkiye’nin başkentini hedef alıyorlar, görüntü bu.
Güvenlik kaynaklarının edindiği ilk bilgiler, saldırganın Temmuz 2014’de mülteci kaydıyla Türkiye’ye giriş yaptığını gösteriyor, yani tam da PYD-YPG’nin IŞİD’in Suruç’un hemen karşısındaki Kobani’ye girişine direndiği sıralar. Hatırlayın, o yıl Ekim ayında ABD Başkanı Barack Obama, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı arayarak PYD’ye havadan yardımı başlatmıştı. (IŞİD Türkiye’deki ilk intihar bombacısı eylemini 20 Temmuz’da Suruç’ta yapmış 34 kişiyi öldürmüştü.)
Başbakan Davutoğlu dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a taziye-değerlendirme ziyaretinin ardından önemli bir şey daha söyledi. Daha bir gün önce, Birleşmiş Milletler’deki Suriye daimi Temsilcisi Beşar Caferi, PYD-YPG güçlerini desteklediklerini ve terörizme karşı birlikte savaştıklarını açıklamıştı. Davutoğlu, “Ankara saldırısından Suriye rejimini sorumlu tutuyoruz” dedi, Ankara cevap hakkını da “saklı tutuyordu”.
Gün içinde konuştuğum ismini ve makamını saklı tutmak isteyen güvenlik kaynakları diyor ki, “Eğer kimlik bilgileri doğruysa, bu Neccar ailesi Suriye’de Beşar Esad’ın başında bulunduğu Baas rejiminin askeri istihbaratı Emn ül-Askeri’yle irtibatlıdır”. Yine diyorlar ki, “İlk değerlendirmemiz, bu saldırının asıl hedefinin Hava Kuvvetleri Komutanlığı olduğu yönündedir.”
Evet, saldırı Meclis’e, Genelkurmay’a, çok yakın bir yerde yapıldı ama en yakın bina Hava Kuvvetleri Komutanlığı, askeri servis araçlarının park yeri de Hava Kuvvetleri ile onun arkasındaki asker lojmanlarının bitişiğinde. O yüzden mi? “İlk değerlendirmelere göre”, evet ve bunda verilmek istenen bir mesaj var. O mesaj da 24 Kasım 2015’te Rus SU-24 uçağının bir Türk F-16’sı tarafından düşürülmesi ve pilotunun öldürülmesine karşı misilleme...
Peki, neden böyle değerlendiriyor güvenlik birimleri? Diyorlar ki, eğer bu bir taşeron eylem olmasaydı PKK pek ala kendi bombacılarından birini kullanabilirdi, üzerinde kimlik filan da taşımazdı. Bu saldırıda Suriye’den göçmen kaydı ile giren eylemcinin, üzerinde kimliğiyle kullanılmış olması, adeta adrese yazılıp altı imzalanmış bir mektuba benziyor; güvenlik ve istihbarat birimleri kanlı saldırı ardından ilk değerlendirmelerini böyle yapmışlar.
PKK şeflerinden Cemil Bayık’ın “Kim olduğundan haberimiz yok ama misilleme olabilir” demesi ise Ankara’da “Tiyatro oynuyorlar” sözleriyle karşılanıyor, tepkiyi artırıyor. Bu PKK’nın daha önce paravan örgütü TAK’ın intihar eylemleri karşısında sergilediği tutum.
Davutoğlu bütün bu bulguların YPG’yi “terörist saymayan” ABD ve Rusya dahil ülkelere Ankara’daki büyükelçileri aracılığıyla verileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Dostlarımızın bizi anlayacağını umuyoruz” dedi.
Bu gelişmelerin Rusya’dan çok Türkiye’nin NATO’daki müttefiki ABD’yi zora sokacağı ortada.
Ankara saldırısının Türkiye’nin dış siyaseti ABD ve AB ile ilişkilerinde de sonuçları olabilir.
Ama asıl olan giden canlara oluyor, onları hiç bir şey geri getirmiyor
Başbakan Davutoğlu'nun Ankara saldırısının failinin Suriye 1992 doğumlu, YPG bağlantılı Salih Neccar olduğunu ilan etmesinden sonra gazeteci Yetkin o isme ilişkin önemli bir bilgi paylaştı.
Murat Yetkin, "Az önce konuştuğum ismini ve makamını saklı tutmak isteyen güvenlik kaynakları diyor ki, "Eğer kimlik bilgileri doğruysa, bu Neccar ailesi Suriye'de Beşar Esad'ın başında bulunduğu Baas rejiminin askeri istihbaratı Emn ül-Askeri'yle irtibatlıdır" diye yazdı.
İşte Yetkin'in "Hedef Hava Kuvvetleri'miydi?" başlıklı bugünkü yazısı:
Başbakan Ahmet Davutoğlu şimdiye dek 28 kişinin öldürülüp 61 kişinin yaralandığı Ankara saldırısının failinin Suriye 1992 doğumlu, YPG bağlantılı Salih Neccar olduğunu ilan etti.
Başbakan, intihar eylemcisinin Türkiye’deki PKK’lılardan yardım gördüğünü de söyledi. Neccar’ın kimliği, bombaların patladığı yerde bulunmuştu.
Ankara daha 10 Ekim 2015’de IŞİD’ci iki intihar bombacısının 103 kişiyi öldürüp yüzlercesini yaraladığı eyleme sahne olmuştu, yaklaşık dört ay sonra yine Suriye iç savaşındaki taraflar Türkiye’nin başkentini hedef alıyorlar, görüntü bu.
Güvenlik kaynaklarının edindiği ilk bilgiler, saldırganın Temmuz 2014’de mülteci kaydıyla Türkiye’ye giriş yaptığını gösteriyor, yani tam da PYD-YPG’nin IŞİD’in Suruç’un hemen karşısındaki Kobani’ye girişine direndiği sıralar. Hatırlayın, o yıl Ekim ayında ABD Başkanı Barack Obama, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı arayarak PYD’ye havadan yardımı başlatmıştı. (IŞİD Türkiye’deki ilk intihar bombacısı eylemini 20 Temmuz’da Suruç’ta yapmış 34 kişiyi öldürmüştü.)
Başbakan Davutoğlu dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a taziye-değerlendirme ziyaretinin ardından önemli bir şey daha söyledi. Daha bir gün önce, Birleşmiş Milletler’deki Suriye daimi Temsilcisi Beşar Caferi, PYD-YPG güçlerini desteklediklerini ve terörizme karşı birlikte savaştıklarını açıklamıştı. Davutoğlu, “Ankara saldırısından Suriye rejimini sorumlu tutuyoruz” dedi, Ankara cevap hakkını da “saklı tutuyordu”.
Gün içinde konuştuğum ismini ve makamını saklı tutmak isteyen güvenlik kaynakları diyor ki, “Eğer kimlik bilgileri doğruysa, bu Neccar ailesi Suriye’de Beşar Esad’ın başında bulunduğu Baas rejiminin askeri istihbaratı Emn ül-Askeri’yle irtibatlıdır”. Yine diyorlar ki, “İlk değerlendirmemiz, bu saldırının asıl hedefinin Hava Kuvvetleri Komutanlığı olduğu yönündedir.”
Evet, saldırı Meclis’e, Genelkurmay’a, çok yakın bir yerde yapıldı ama en yakın bina Hava Kuvvetleri Komutanlığı, askeri servis araçlarının park yeri de Hava Kuvvetleri ile onun arkasındaki asker lojmanlarının bitişiğinde. O yüzden mi? “İlk değerlendirmelere göre”, evet ve bunda verilmek istenen bir mesaj var. O mesaj da 24 Kasım 2015’te Rus SU-24 uçağının bir Türk F-16’sı tarafından düşürülmesi ve pilotunun öldürülmesine karşı misilleme...
Peki, neden böyle değerlendiriyor güvenlik birimleri? Diyorlar ki, eğer bu bir taşeron eylem olmasaydı PKK pek ala kendi bombacılarından birini kullanabilirdi, üzerinde kimlik filan da taşımazdı. Bu saldırıda Suriye’den göçmen kaydı ile giren eylemcinin, üzerinde kimliğiyle kullanılmış olması, adeta adrese yazılıp altı imzalanmış bir mektuba benziyor; güvenlik ve istihbarat birimleri kanlı saldırı ardından ilk değerlendirmelerini böyle yapmışlar.
PKK şeflerinden Cemil Bayık’ın “Kim olduğundan haberimiz yok ama misilleme olabilir” demesi ise Ankara’da “Tiyatro oynuyorlar” sözleriyle karşılanıyor, tepkiyi artırıyor. Bu PKK’nın daha önce paravan örgütü TAK’ın intihar eylemleri karşısında sergilediği tutum.
Davutoğlu bütün bu bulguların YPG’yi “terörist saymayan” ABD ve Rusya dahil ülkelere Ankara’daki büyükelçileri aracılığıyla verileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Dostlarımızın bizi anlayacağını umuyoruz” dedi.
Bu gelişmelerin Rusya’dan çok Türkiye’nin NATO’daki müttefiki ABD’yi zora sokacağı ortada.
Ankara saldırısının Türkiye’nin dış siyaseti ABD ve AB ile ilişkilerinde de sonuçları olabilir.
Ama asıl olan giden canlara oluyor, onları hiç bir şey geri getirmiyor