08 Eki 2021 12:25 Son Güncelleme: 08 Eki 2021 12:37

Murat Bardakçı'dan çok sert 'hilafet' çıkışı! "Hakaretten ve bir zilletten ibarettir"

Tarihçi Murat Bardakçı İstanbul’un işgalden kurtuluşunun 98. yıldönümü nedeniyle yayımladığı yazısında "devletin kurucu babalarına hakareti farz kabul edenler bunların hiçbirini dinlemeyecek, okumayacak ve araştırmayacaklar" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Üyesi, Habertürk yazarı Murat Bardakçı "Taptaze bir hilâfet paranoyası" başlıklı yazısında İstanbul'un işgalden kurtuluşunun 98. yılına değindi.

Berbat bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu belirten Bardakçı, "İşgalin sona erişinin danışıklı döğüş olduğunu iddia eden ve İstanbul’un kurtuluşu ile hilâfetin kaldırılması arasında münasebet kurmaya uğraşan bir güruh ortalıkta dolaşıp duruyor" dedi.

TUHAF İDDİALAR

"İstanbul’daki işgal birliklerinin, özellikle de İngilizler’in şehri “tek bir kurşun bile atmadan” terketmelerinin sebebinin güya İsmet Paşa’nın Lozan’da hilâfetin çok yakında kaldırılacağı konusunda teminat vermesi imiş" diyen Bardakçı, "Hattâ İngiltere Başbakanı Lloyd George ile bu hususta gizli bir anlaşma bile imzalamış ve İstanbul’daki işgal bütün bu gizli temasların ardından son bulmuş. Bu şekilde tuhaf iddiaları ortaya atanlar, geçmişte de daima sırtlarını dayayacakları muhalif bir kaynak bulmaya çalışmışlardır" ifadelerini kullandı.

Bardakçı şunları yazdı:

"Bugünlerde “Lozan’da, İsmet Paşa ile İngiltere Başbakanı Lloyd George arasında gizli bir anlaşma imzalanmıştı” masalını yaymaya uğraşanlar da kendilerine güya bir kaynak buldular: İddialarını Mustafa Kemal Paşa’nın sınıf arkadaşı olan Kemal Ohri adında eski bir subayın 28 Şubat 1947’de Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye gönderdiği ve şimdi Cumhuriyet Arşivi’nde muhafaza edilen mektubuna dayandırıyorlar.

ASLI OLMAYAN İDDİALAR

Lozan’da imzalandığını iddia ettiği gizli anlaşmayı mektubunda bir-iki satırla geçiştiren Kemal Ohri böyle bir anlaşma hakikaten mevcut olsa ve kendisi de ayrıntılara vâkıf bulunsa kimbilir daha neler yazardı, neler!..

Aslı-faslı olmayan ve hiçbir kaynağa dayanmayan iddialarla dolu bir mektubu dillerine dolayanlar Kemal Ohri’nin aynı arşivde bulunan ve 8 Eylül 1950’de Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’a gönderdiği ve aynı şekilde saçmaladığı bir diğer mektubundan ise nedense hiç söz etmiyorlar!

Hakikaten farketmedikleri yahut işlerine gelmediği için görmezden geldikleri ikinci mektup da Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi’nde “30-1-0-0-41-242-17” numaradadır, diğeri gibi abuk-subuk akıl vermelerle doludur ve yine aynı arşivde Kemal Ohri’nin birtakım malî işleri ile alâkalı dilekçeleri de vardır!

Sırtlarını hayalî söylentilerle dolu böyle uçuk bir belgeye dayayıp ahkâm kesenlere işgalcilerin İstanbul’u tek el silâh bile atmadan terketmeleri ile hilâfet meselesi arasında hiçbir münasebet bulunmadığını anlatabilmek ne mümkün?

"DEVLETİN KURUCU BABALARINA HAKARETİ FARZ KABUL EDENLER"

1880’den itibaren dünyanın dört bir tarafında girdikleri savaşlardan bıkan İngilizler’in artık barış istediklerini, Boğazlar’ı elden çıkartmama derdindeki Başbakan Lloyd George’un bu inadı yüzünden 19 Ekim 1922’de istifa etmek zorunda kaldığını, İngiltere’nin dominyonlarının Türkiye’ye yeni birlikler göndermeyi kabul etmediklerini, Kuvâ-yı Milliye’nin Çanakkale’deki tarafsız bölgeye girmesi üzerine İngiliz İşgal Kuvvetleri Kumandanı General Charles Harington’un Londra’nın verdiği ateş açma emrine kazanma ihtimali olmadığı için uymadığını, hilâfetin kaldırılmasına İngiltere’nin şiddetle karşı çıktığını ve bütün bu konularla alâkalı evrakın İngiliz Arşivleri’nde bulunduğunu, üstelik araştırmacılara da açık olduğunu söyleyeceğim fakat devletin kurucu babalarına hakareti farz kabul edenler bunların hiçbirini dinlemeyecek, okumayacak ve araştırmayacaklar!

Hilâfetin kaldırılması meselesinin ayrıntılarını Son Halife Abdülmecid Efendi’nin bende bulunan evrakına dayanarak ileride yazacağım ama “İstanbul’un tek kurşun atılmadan geri alındığı” saçmalığı hakkında şimdilik kısa bir hatırayı nakledeyim:

"HAKARET VE ZİLLETTEN İBARETTİR"

İşgal kuvvetlerinin İstanbul’u terkettikleri 6 Ekim 1923’te Şükrü Nailî Paşa’nın kumandasındaki birliklerimizin şehre girişine şahit olanlar, “Türk askerleri kum gözlükleri takmışlardı... Kum fırtınası falan yoktu, hepimiz sevinç gözyaşı döküyorduk, askerler de ağladıklarını göstermemek için kum gözlüklerinden medet ummuşlardı” diye anlatırlardı.

“İstanbul’un işgali İngilizler ile hilâfet konusunda imzalan gizli anlaşma ile son bulmuştur, hilâfetin kaldırılması da bu anlaşmanın gereğidir” diye gevelemek, Millî Mücadele’ye katılmış bütün kahramanların hatıralarına hakaretten ve bir zilletten ibarettir!"