Murat Bardakçı o soruya sinirlendi, İzzet Çapa'nın ağzının payını verdi!
Bizim Mevlana, dünyanın ise Rumi diye bildiği Mevlana Celaleddin Rumi, Hürriyet yazarı İzzet Çapa'nın fırça yemesine sebep oldu.
Hicri, 6 Rebiü'l-evvel 604 tarihinde yani 30 Eylül 1207'de bugünkü
Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan'ın Belh şehrinde
dünyaya gelen Celaleddin. Ya da bizim Mevlana, dünyanın ise Rumi
diye bildiği Mevlana Celaleddin Rumi, Hürriyet yazarı İzzet
Çapa'nın fırça yemesine sebep oldu.
Hem de bir dönem Hürriyet'te de yazan Murat Bardakçı'dan.
Neden mi? Hemen açıklayalım. İzzet Çapa Mevlana'nın Türk mü İranlı
mı olduğu sorusunun peşine düşmüştü. Ama fırçayı bu nedenle yemedi.
"Gel ne olursan ol yine de gel" sözünün Mevlana'ya ait olmadığını
artık neredeyse herkes biliyor. Ama konu Mevlana, konuşulan kişi de
Bardakçı olunca, İzzet Çapa o soruyu sormadan edemedi; tabi haklı
olarak da fırçayı yedi.
İşte Çapa'nın kaleminden o fırçanın hikayesi:
Horasan'ın Fars toprağı olması, ayrıca şiir ve mektuplarını Farsça
yazmasından dolayı Mevlana bazı kesimler tarafından İranlı olarak
kabul ediliyor. Ancak "Beni yabancı yerine koymayın ben bu
mahalledenim / Ben sizin mahallenizde kendimi arıyorum / Düşman
gibi görünüyorsam da düşman değilim / Hintçe konuşuyorsam da aslım
Türk'tür" dizeleri Türk olduğu konusunda da tezlerin ileriye
sürülmesine neden olmuştur.
Doğum günü vesilesiyle bu konuyu yazmaya karar verdiğimde, ofiste
arkadaşlarla yaptığımız konuşmalarda Mevlana'nın aslen nereli
olduğu hakkındaki 'çelişkilere' bizzat şahit oldum. (...)
"MEVLANA TÜRK DEĞİL FARS'TIR"
Duramadım, bu soruyu Mesnevi'yi orijinal dilinden okuyabilen ve
benim için bu konudaki en derin otoritelerin başında gelen Murat
Bardakçı'ya sordum..."Mevlana, Türk değil Fars'tır" diye başladı
anlatmaya...
- "Hz. Mevlana'nın anadili Farsçadır. Türkiye'de yaşamış bir Fars
şairidir. Bir Türkleştirme modası çıkardılar... Yahu Mevlana'yı
niye Türkleştirmeye çalışıyorsunuz? Yazdıklarına bakın kardeşim,
milliyetinden size ne?"
-Peki biz Konya'ya yerleşip türbesinin de orada olmasından
dolayı mı Mevlana'yı Türk kabul ediyoruz?
- Hayır, cahilliğimizden... Mevlana, bugünkü Afganistan
topraklarında doğmuştur. Geldiği yer olan Belh, bir Türk bölgesi
değildir. Ailesinin buraya göç etmesinin nedeni, o tarihte bölgede
yaşanan Moğol istilasıdır. Buraya keyiflerinden değil, kaçmak
zorunda oldukları için gelmişlerdir.
-O halde size göre Mevlana İranlı mı?
-Onu bile demek yanlıştır, çünkü o zamanlar İran da yoktu, Fars
vardı. Abdülbaki (Gölpınarlı) Hoca'nın dediği gibi Mevlana, evinde
Türkçe değil Farsça konuşurdu. "Türkçe biliyorum ama bir sözü
anlatmak için bin söz etmem lazım" demiştir. Dilimizde yazılan
sadece iki-üç rubaisi vardır o kadar. Geri kalanların hepsi
Farsça'dır, yani İran edebiyatıdır. Mevlana bizim şairimiz
olamaz.
"NE OLURSAN OL YİNE GEL' SÖZÜ MEVLANA'YA AİT
DEĞİL"
- Sizi bulmuşken "Gene gel, gene gel! / Her ne olursan ol,
gene gel! / Kâfir isen de, Mecûsî isen de, putperest isen de gene
gel / Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değil / Yüz kere tövbeni
bozmuş olsan da gene gel!" dizelerinin Mevlana'ya ait olmadığı
konusundaki iddiaları da sorayım...
- Bunu neden yeni ortaya çıkmış da kimselerin bilmediği bir şeymiş
gibi soruyorsun anlamadım! O dizeler Mevlana'dan üç asır önce
yaşamış, çağın büyük mutasavvıflarından Ebu Said Ebu'l-Hayr'a
aittir.
Murat Bardakçı gibi bir duayenden fırça yemenin tadı da bir başka
oluyor doğrusu. Sağ olsun o da bu 'lezzetten' beni hiç mahrum
etmiyor ve her fırsatta ağzımın payını veriyor.
Bardakçı daha fazla 'saçma' soru sormayayım diye olsa gerek,
Mevlana'nın "Olgunun halinden anlamaz ham, lafı kısa kesmek lazım
vesselam" demek istercesine bendenizi uğurladı...