Murat Bardakçı: Fenerbahçe'nin yenilmeme sebebi Şeyh Fahir Baba'dır
Habertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı, Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi Şükrü Saracoğlu Stadı'nda neden yenemediğini anlattı.
Fenerbahçe geçtiğimiz pazar günü sahasında ağırladığı ezeli rakibi
Galatasaray'ı 1-0 mağlup etmişti. Bu sonucun ardından
sarı-kırmızılıların Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki galibiyet hasreti
de 16 yıla çıkmış oldu.
Murat Bardakçı bugünkü köşe yazısında G.Saray'ın neden 16 yıldır
F.Bahçe'yi Kadıköy'de yenemediğini anlattı.
İşte Bardakçı'nın o yazısı:
Önceki gün oynanan ve Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye karşı 16 senelik
gelenek uyarınca yine mağlûp olduğu karşılaşma var ya...
Yok top tam gol olacağı sırada havada kendiliğinden dönüp başka
yere gitmiş de, yok Fenerliler’e ait olan Şükrü Saracoğlu Stadı
büyülü imiş de, yok Fenerbahçe böyle derbiler öncesinde stadı
okutup üfletirmiş de, vesaire, vesaire...
Hepsi lâf u güzaftır, sakın haaa inanmayın!
Galatasaray’ın Şükrü Saracoğlu’nda Fener’i bir türlü yenememesinin
sebebi cin, büyü, muska, okuyup üfleme falan değil; stadın
“himaye”, yani “manevî koruma altında” olmasıdır. Koruyan kişi de
öyle sıradan biri değildir, Fenerbahçe’nin ilk senelerinde takımda
oynamış olan ve hattâ evi de stadın şimdiki arazisinin ucunda
bulunan önemli bir şeyh, Yusuf Fahir Baba’dır...
FRANSIZ EĞİTİMLİ ŞEYH
Önce, Yusuf Fahir Baba’nın kim olduğunu kısaca anlatayım:
1891’de İstanbul’da doğdu. Üsküdar’da asırlar önce kurulmuş olan
Bandırmalızâde Tekkesi’nin şeyh ailesine mensuptu. Bağlarbaşı’nda
şimdi mevcut olmayan bir Fransız okulunu bitirdi, İttihad ve
Terakki’ye meyletti ve kendisini yakından tanıyanların
anlattıklarına göre işgal yıllarının İstanbul’unda Kuvâ-yı Milliye
için çalışan gizli “Karakol Teşkilâtı” nda görev aldı....
Yusuf Fahir Baba, İstanbul’un önde gelen Bektaşî babalarından idi
ve Kuşdili Çayırı’nda, şimdi Şükrü Saracoğlu Stadı’nın çok
yakınında bulunan, CelvetîliğinHâşim Baba kolundan gelen Abdülbaki
Efendi Tekkesi’nde uzun seneler şeyhlik yaptı. Cumhuriyet devrinde
“Ataer” soyadını aldı ve 1967’de yine İstanbul’da vefat etti.
Tasavvuf, özellikle de “erkân” ve dinî musiki alanında çok sayıda
kişiyi yetiştiren Yusuf Fahir Baba’nın en tanınmış öğrencilerinden
biri, geçtiğimiz senelerde kaybettiğimiz bir Galatasaraylı, Nezih
Uzel idi. İstanbul’un tasavvuf tarihinde önemli yeri olan Yusuf
Fahir Baba’nın “Şâhım Ali Abâ’ya / Erenlere aşkolsun / Meydân-ı
Murtazâ’ya / Girenlere aşkolsun” dörtlüğü ile başlayan ve Nezih
Uzel’in bestelediği meşhur “nefes”i, yani Bektaşi ilâhisi, bugün
dinî musiki repertuvarımızın en tanınmış eserlerindendir.
F.BAHÇE'DE OYNAMIŞTI
Şimdi de Yusuf Fahir Baba’nın Fenerbahçe ile bağlantısından
sözedeyim:
Bağlarbaşı’ndaki Fransız okuluna devam ettiği senelerde
Fenerbahçe’deki çayırda oynanan futbola merak sarmıştı. İsmi
önceleri “Black Stockings” yani“Siyah Çoraplar”, daha sonra da
“Fenerbahçe” olan ve o yıllarda henüz klüp kimliği taşımayan
toplulukta futbol oynamaya başlamış, Birinci Dünya Savaşı’nda
askere alınıp Çanakkale cephesindeki bir mitralyöz bölüğüne
gönderilince futbola mecburen veda etmiş ama tanıyanların
anlattıklarına göre hep Fenerli kalmıştı.
KAZANANA AŞKOLSUN
Zaten, eskiden tekke olan evi de Fenerbahçe stadının hemen
yanıbaşında idi... Geniş bir bahçesi ve bahçesinde “hâmûşân”ı, yani
mezarlığı olan tekke-ev 1950’lerin ortalarında artık oturulamaz
hâle gelince yıktırılıp yerine dört katlı bir apartman yaptırıldı.
Yusuf Fahir Baba, apartmanın üst katında yaşıyordu.
Şükrü Saracoğlu Stadı sonraki senelerde genişletildiği sırada
tekkenin geniş bahçesinin bir bölümü de alınıp stadyuma dahil
edildi!
Meselenin önemli tarafı işte burada, yani stadın çok küçük de olsa
bir bölümünün kendisi de eski bir futbolcu olan bu renkli şeyhin
mekânı olmasında...
Dolayısı ile Şükrü Saracoğlu’nda bir türlü galibiyet elde edemeyen
Galatasaray’ın“Stadda cin var, büyü var, muska konmuş, okuyup
üflüyorlar” gibisinden bahanelerinin aslı astarı yoktur! Fener’in
stadyumu bizzat Yusuf Fahir Babatarafından korunmaktadır ve
Fenerliler bu manevî büyüklerine bir saygısızlıkta bulunmadıkları
müddetçe Galatasaray’ın koruma kalkanını delmesinin imkânı mevcut
değildir!
Yusuf Fahir Baba da zaten yukarıda ilk dörtlüğünü verdiğim
“nefes”inde“Meydan”dan bahsedip “Girenlere aşkolsun” demiyor
mu?
Anlayın işte!..