Mümtaz'er Türköne'den sarsıcı iddia! Güç artık Erdoğan'da değil!
Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili olay yaratacak bir yazı kaleme aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Amerika'nın keşfiyle ilgili sözlerini
eleştiren Mümtaz'er Türköne, "Erdoğan neden bu güç gösterisine
ihtiyaç duyuyor? Sakin, ağır başlı, vakûr, saygın ve birleştirici
bir cumhurbaşkanı olarak ağırlığını hissettirmek yerine çözücü,
ayrıştırıcı ve fazlasıyla polemikçi bir role soyunuyor?" diye sorup
şu yanıtı verdi:
Bu sorunun cevabı, siyasî gücün sessiz sedasız el değiştirmesinde
saklı. Erdoğan’ın elindeki güç, temmuz güneşi görmüş kar gibi
eriyor. Devlet gelenekleri ve bürokrasinin doğal mekanizmaları gücü
onun elinden alıp Davutoğlu’nun eline veriyor. AK Parti teşkilatı
bu gücün yeniden dağılması sürecini pür dikkat takip ediyor. Herkes
arkasını kolluyor ve elindeki sermayeyi doğru ata oynamaya
çalışıyor.
Mümtaz'er Türköne'nin 'Güç kimin elinde?' başlıklı bugünkü yazısı
şöyle:
SAZANLAR ATLAYINCA...
Erdoğan’ın Amerika’yı yeniden keşfe çıkması, dört dörtlük bir
gündem oluşturma çalışması.
Başarısı, sağlam bir iletişim stratejisine dayanmasından geliyor.
Önce iddianızı mümkün olduğu kadar keskin bir şekilde
seslendiriyorsunuz. Her yerden karşılığı geliyor. Oltaya takılanlar
kayığı sürüklemeye başlayınca, stratejinin baştan hesaplanmış
ikinci adımı geliyor: “Müslümanların bu işi yapacağına inanmayan”
özgüven yoksunu -bencileyin- köşe yazarları güruhundan cahillere
savaş açarak cepheyi büyütmüş oluyor.
Eskilerin “efkâr-ı umumiye” dediği, kamuoyu tabirinin çoğu zaman
yanlış anlaşılan sağlam bir büyüsü vardır. Kamuoyu hiçbir zaman tek
değildir; mevcut olabilmesi için birden fazla fikrin tartışılması
gerekir. Tartışma yoksa, kamuoyu da yoktur. Politikacının başarısı,
çetrefil konuları basitleştirip herkesin üzerinde fikir
yürütebileceği hale getirip kendi savaşı için cephaneye
dönüştürmesi, yani kamuoyuna mal etmesidir. Erdoğan, yılların
tecrübesi ve becerikli danışmanları ile bu işi iyi yapıyor.
Sazanlar atlayınca, Cumhurbaşkanı zararsız ama verimli
tartışmalarla savaş meydanındaki cephesini büyütmüş oluyor.
ESKİDEN OLSA YER YERİNDEN OYNARDI
Önceki gün söylediği “İmam-hatiplere giden yollardaki engelleri tek
tek kaldırdık” lâfı kadar “İmam-hatip öğrencilerinin sayısı 15 kat
arttı.” açıklaması da benzer bir gündem oluşturma teşebbüsü.
Eskiden olsaydı yer yerinden oynardı; bugün yine de “15 kat artış”
üzerinde söz söyleyecek tonlarca fikir sahibi ve onların
takipçileri var.
Gerçek mesele ne “ABD’yi kim keşfetti?” tartışması, ne de zamansız
ve gereksiz bir din eğitimi kavgası. Erdoğan bu gündemler üzerinden
bize kendisini gösteriyor. Gündem belirleme gücü, bir siyasî güç
gösterisidir. Arkanıza hemen taraftarlarınızı alır ve önünüzdeki
siyasî alana yayılırsınız. Elinizin altında sizden işaret bekleyen
dev medya gücü de, kullandığınız bu cephanenin menzilini artırmakla
görevli. Önlerine bir gündem, yani cephane gelmeden Erdoğan’ın
siyasî gücünü nasıl görünür kılacaklar?
“Müslümanların tarihte büyük işler yaptığına inanmak” veya “devlet
tekelindeki din eğitiminin yaygınlaştırılmasından yana olmak”,
tarafsız ve sorumsuz Cumhurbaşkanı ile hemefkâr olmanızın “gündeme
getiriliş vesilesi”ne dönüştüğü zaman işlem tamamlanıyor. Durumu
anlamak için Erdoğan’ın Amerika’yı değil, kendi gücünü halkın
yeniden keşfetmesine imkân hazırladığını fark etmek yeterli. O güç
sahibi bir adam, bilinmek ve tanınmak istiyor. Hepsi bu kadar.
ERDOĞAN'IN ELİNDEKİ GÜÇ DAVUTOĞLU'NA GEÇİYOR
Her zaman sorduğumuz soruyu sormak zorundayız: Neden? Erdoğan neden
bu güç gösterisine ihtiyaç duyuyor? Sakin, ağır başlı, vakûr,
saygın ve birleştirici bir cumhurbaşkanı olarak ağırlığını
hissettirmek yerine çözücü, ayrıştırıcı ve fazlasıyla polemikçi bir
role soyunuyor?
Bu sorunun cevabı, siyasî gücün sessiz sedasız el değiştirmesinde
saklı. Erdoğan’ın elindeki güç, temmuz güneşi görmüş kar gibi
eriyor. Devlet gelenekleri ve bürokrasinin doğal mekanizmaları gücü
onun elinden alıp Davutoğlu’nun eline veriyor. AK Parti teşkilatı
bu gücün yeniden dağılması sürecini pür dikkat takip ediyor. Herkes
arkasını kolluyor ve elindeki sermayeyi doğru ata oynamaya
çalışıyor. Erdoğan’ın gündem belirleme hamleleri partinin iç
kamuoyunu hedef alıyor. Ne dediği değil, söylediklerinin ne kadar
güç barındırdığı önemli. Bu kadar eften-püften meselelerden gündem
devşirmesi bu yüzden.
GÜÇ ARTIK ERDOĞAN'DA DEĞİL
Gerçek siyasî güç nasıl ölçülür? Önümüzde seçimler var. İkbal
hesapları yapanlar kime yakın olmalı? Erdoğan ve etrafındaki
müteahhit senyörleri ve onları temsil eden parti içindeki klikler
mi, yoksa Davutoğlu etrafında tahkimatı geliştirenler mi?
Gökyüzünde iki güneş olmayacağına göre? Saatinizi ayarlayacağınız
ve programınızı bağlayacağınız güneş hangisi olacak?
Önünü görmeye çalışanların karşısına “Amerika’yı yeniden keşfeden”
birinin çıkması, mecazî olarak “evvel benim, ahir benim”; “benim
keşfettiğim Amerika’yı yeniden keşfe çıkmayın” mesajından
ibaret.
Peki bu güç gösterisinin doğru okuması nedir? Güç, gerçekten
Erdoğan’ın elinde olsaydı böylesine yapay gündemler üzerinden güç
gösterilerine ihtiyaç duymazdı. Demek ki güç artık Erdoğan’da
değil.
Ak-Saray’da üretilecek benzer gündemlere, kaybolan gücü yeniden
kazanma hamleleri olarak bakarsanız, siyasetteki güç dağılımının
yeniden nasıl şekillendiğini takip etmiş olursunuz.