Mümtaz'er Türköne'den olay yazı: Geniş sanık kadrosunun olduğu bir dava gelecek
Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne Dolmabahçe mütabakatının mahkemeye taşınması gerektiğini ve geniş sanık kadrosunun yer aldığı davanın gelmesi gerektiğini yazdı.
Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, "Dolmabahçe mutabakatı ise
bu süreçten 7 siyaset esnafı mantığıyla siyasi çıkar elde
etmek için yapıldı. Geniş sanık kadrosunun yer aldığı bir dava
gelecek. Gelmesi gerekir" dedi. 4 Şubat tarihli yazısında idamın
geri gelmesi gerektiğini ifade eden Türköne, "Bu hesap sorulmazsa
ne terörle baş etmek ne de bu ülkenin birliğini sürdürmek mümkün
olur" ifadesini kullandı.
Türköne, "Dolmabahçe mutabakatı ise bu süreçten 7 Haziran seçimleri
başta olmak üzere, siyaset esnafı mantığıyla siyasî çıkar elde
etmek için yapıldı. Geniş sanık kadrosunun yer aldığı bir dava
gelecek. Gelmesi gerekir. Bu hesap sorulmazsa ne terörle baş etmek
ne de bu ülkenin birliğini sürdürmek mümkün olur. O kadar"
ifadelerini kullandı.
Türköne'nin Zaman'da "İktidar nasıl yozlaştırıyor?" başlığıyla
bugün (07.02.2016) yayımlanan yazısı şöyle:
Söylediğim sadece şuydu: Çözüm Süreci'nde PKK'nın şehirlere silah
yığmasına göz yumanlar eskilerin tabiriyle “idamlık suç” (bugünün
ağırlaştırılmış müebbeti) işlediler.
Dolmabahçe mutabakatı ise bu süreçten 7 Haziran seçimleri başta
olmak üzere, siyaset esnafı mantığıyla siyasî çıkar elde etmek için
yapıldı. Geniş sanık kadrosunun yer aldığı bir dava gelecek.
Gelmesi gerekir. Bu hesap sorulmazsa ne terörle baş etmek ne de bu
ülkenin birliğini sürdürmek mümkün olur. O kadar.
Bu değerlendirmeden “idam istedi” sonucuna varmak için, “yağmur
yağacak” lafından “bana ördek dedin” alınganlığı çıkartmak yetmez;
iktidar yozlaşması yüzünden akıl ve vicdan ölçülerini büsbütün
kaybetmiş olmak icap eder. İktidarı kaybetme korkusunun ve
telaşının olduğu yerde insaf da, akıl da pek dikiş tutmuyor. Sosyal
medyada ve gazete köşelerinde Saray destekçilerinin pespayeliği, bu
insaf ve akıl eksikliğinin belirtisi sadece. İktidar yozlaştırıyor;
hukuktan, adaletten uzaklaştıkça daha fazla yozlaştırıyor. Sadece
sahiplerini değil, yandaşlarını, destekçilerimi de yozlaştırıyor.
Her Allah'ın günü bu yozlaşmanın iki farklı tezahürü ile
karşılaşıyoruz: Birincisi en yakası açılmadık küfürler, hakaretler;
ikincisi ise dininiz imanınız hakkında keskin hükümler.
Birincisinin marifeti sadece ağzını açtığında küfür etmekten
ibaret. İkincisi ise -hâşâ- Tanrılık iddiasında, günahları affeden,
tövbeye çağıran ve cehennemle korkutan ilahî gücü kullanıyor. İkisi
de iktidar sahibi olmanın kibrini, şımarıklığını, görgüsüzlüğünü,
ölçüsüzlüğünü ve dizginlenemeyen şehvetini yansıtıyor.
“Nasıl olsa iktidar arkamda, öyleyse önüme gelene hakaret ve küfür
etmemi kim engelleyecek?” Bu mantık durumu açıklamaya yetmiyor.
Stadyumları küfrederek deşarj olmak için dolduranlar gibi, sırf
güven içinde küfredebilmek için Saray'ın etrafındaki mevzilere
atlayanlar, “Reise lâf söyleyenin…” diye söze başlayıp galiz
küfürler sıralayanlar, bu iktidar yozlaşmasının ezik ve zavallı
stereotipini temsil ediyorlar. Adam Saray'ı desteklediği için
küfretmiyor, rahat küfredebilmek için Saray'ın yanında görünmeye
çalışıyor. Cumhurbaşkanı çıkıp “alçaklar”, “hainler”, “çirkefler”,
“yalancılar”, “haşhaşîler” dediği zaman, işte bu ezilmişliklerini
koca iktidar yamasıyla kapatmaya çalışanlar sin kaflı galiz
küfürlerle bu sıfatları daha veciz hale getirme yarışına
giriyorlar. Devlet iktidarına sırtını dayayıp önlerine çıkana
dümdüz gitmenin ayrıcalığını ve keyfini yaşamış oluyorlar.
Baksanıza Saray tetikçilerine, küfür ve hakaret etmeden, üst
perdeden ayar vermeden yazı bile yazamıyorlar. Küfreden adamın
zekâya, dilin inceliklerini kullanmaya ihtiyacı olur mu? Bu
tetikçilerin muhaliflere karşı kullandıkları “loser” veya
“kaybedenlerdensin” hitabı, tam da bu ezilmiş adam psikolojisini
yansıtıyor. Öyle ya, onlar “kazanan” taraftalar ve “kazanmak” doğru
yerde durmanın onlara göre yegane ölçüsü.
Münker-nekir melekleri gibi sorgulama yapmak sadece hadsizlikten
ibaret; cehenneme gidecekler listesi hazırlamak, tövbe makamı
olmak, iman derecesini ölçmek iktidar yozlaşmasının insanı dinden
eden raddeye vardığının işareti.Bülent Arınç'ın CNN Türk'teki
sözleri için “tövbe etsin” diyenlere verdiği “Allah'a inanan
insanların kendilerini tövbe ve af makamında görmelerini hayretle
karşılarım” cevabı, tam olarak kendini Yaradan yerine koyanların
sapkınlığını dile getiriyor. İktidarın sahibi veya destekçisi
olunca ilahî bir güçle donanmış oluyorsunuz. Tabii iktidar da bu
talebi besliyor, kendi ilahiyatını oluşturuyor. İktidarın sahibi
“rahmetim gazabımı geçti” deyince, çevresinde yer alanlara terör
yani gazab rüzgârları estirip, rahmetin kadrini kıymetini artırmak
düşüyor. Koskoca iktidar, her şeye kadir değil mi? Ne olacak TOKİ
de, Diyanet de iktidarın emrinde; birincisinden dünyadaki
mekânınızı, ikincisinden de Cennet'tekini fazla bedel ödemeden
temin ediyorsunuz. Reise destek verince, sadece öbür dünyayı
garantilemiş olmuyorsunuz, aynı zamanda müsvedde tanrıcıklar
sıfatıyla herkesi yargılama, cennetinizden kovma, cehennem
acılarına mahkum etme yetkisine kavuşuyorsunuz.
İktidar yozlaşması, sosyal medyadaki iktidar destekçilerine ve
yandaş kalemlere bakılırsa çürümenin en son safhasına varmış
durumda. Bu kadar yozlaşmış ve çürümüş payandalarla kimse uzun süre
saltanat süremez.