08 Mar 2015 16:37 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:06

Mümtazer Türköne'den Gezi ve Kabataş itirafı!

Kabataş'ta taciz iddialarını yorumlayan Mümtazer Türköne, bu iddialar nedeniyle Gezi sürecinde olaylara bakışının değiştiğini yazdı.

Kabataş'ta taciz iddialarını koşesinde yorumlayan Zaman yazarı Mümtazer Türköne ilginç bir itirafta bulundu. Türköne, Kabataş'a dönük "hükümetin iddialarının yalan olduğunun açık bir şekilde ispatlandığını" savunduğu yazısında taciz iddiaları nedeniyle Gezi sürecinde eylemlere olan sempatisinin bittiğini ve olaylara dönük yargısının değiştiğini yazdı.

"Gezi eylemlerinde “Kabataş yalanı” ile aldatılanlardan biri de benim. Başta sempati ile yaklaştığım ve Hükümet’i “kötü yönetişim örneği” göstermekle eleştirdiğim bu olaylar hakkındaki yargımı bu “yalan” değiştirmişti." diyen Türköne, şöyle yazdı:

"KABATAŞ GEZİ'YE BAKIŞIMI DEĞİŞTİRDİ"

Üstelik bu olay basit ve sıradan bir olay değil. Toplum devlet ve medya gücü ile resmen kandırıldı. “Başörtülü bir kadın tacize uğradı” kampanyası ile, Gezi olaylarının mahiyeti ve istikameti değiştirildi. Bu sahtekârlıkla toplumu yüzleştirip sahipleri maşerî vicdanda mahkûm olmadığı takdirde “Sümeyye suikastı” gibi, yeni “Kabataş yalanları”na esir olmaya devam ederiz. Birilerini yargılamıyorum, gerçeği öğrenme ve toplumu bilgilendirme hakkımı savunuyorum. Gezi eylemlerinde “Kabataş yalanı” ile aldatılanlardan biri de benim. Başta sempati ile yaklaştığım ve Hükümet’i “kötü yönetişim örneği” göstermekle eleştirdiğim bu olaylar hakkındaki yargımı bu “yalan” değiştirmişti.

Bu yalana hâlâ talimatla kulp aramak, kalem haysiyeti adına üzüntü verici bir durum. Sürüdeki koyunlar benzer seslerle gürültü çıkarttıkları zaman ortaya aslan sesi çıkmadığı gibi, aynı başlıkla yazı yazınca yalanlar gerçeğe dönüşmüyor. İktidar himayesi de yetmiyor. Devletin zirvesinde aynı yalana ve sahtekârlığa sahip çıkmak da durumu değiştirmiyor. Kendi ürettikleri Kabataş bataklığında kıvrananlar daha çok çamura-pisliğe bulanıyor.

MİDE BULANDIRAN BİR BAŞÖRTÜSÜ İSTİSMARI!

Kabataş yalanı, mide bulandırıcı bir başörtüsü istismarıydı. Erdoğan’ın ve onun gibi Kabataş yalanına sarılanların derdi başörtüsü mü? Bu ülkede başörtülü hanımların önemlice bir kısmına “virüs”, “haşhaşî”, “alçak” diye hakaret etmek, “Kabataş yalanı”ndaki iddialardan katbekat daha ürkütücü tacizler değil mi? Doğrudan Cumhurbaşkanı, başörtülü kızların dünyasını karartmıyor mu? Hani nerede başörtüsü?

MİLLETİN VİCDANI TACİZ EDİLDİ

“Kabataş olayı gerçek olmayabilir; ancak benzer çok olay yaşandı” diye talimatla durumu kurtarmaya çalışanlar, Cumhurbaşkanı’nın bugün hâlâ “bir anne, çocuğu ile Kabataş’ta tacize uğradı” ısrarına ne diyorlar? Kabataş’ta tacize uğrayan bu milletin vicdanıydı. Tacizcilerden hesap sormak hepimizin hakkı. Üstelik devlet ve iktidar himayesinde korunan tacizcilere karşı dilimiz yine de çok nezih.