23 Oca 2014 09:30
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:53
Mümtazer Türköne'den Başbakan'a 'Hollywood' benzetmesi
Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne bugünkü yazısında Başbakan Erdoğan'a yüklendi..
Mümtazer Türköne, "Mesele MİT’in çok ötesinde" başlıklı yazısında
Başbakan Erdoğan'ın durumları yanlış değerlendirdiğini belirten
Türköne, MİT'in bu kadar gündemde olması onun varlık sebebine
aykırı olduğunu söyledi...
İşte Türköne'nin o yazısı:
Başbakan ya çok fazla Hollywood yapımı casusluk filmi izlemiş ve orada anlatılanları gerçek zannediyor; ya da “toplum nasıl olsa o filmlerin etkisinde kalmıştır” varsayımı üzerinden bir algı operasyonu yürütüyor.
Mesele MİT değil; zira bir ülkenin gizli haberalma teşkilatının bu kadar gündemde yer işgal etmesi o teşkilatın varlık sebebine aykırı. Cenevre görüşmeleri öncesinde yakalanan TIR’lar, Türkiye’nin kendi evinde operasyon yemesi demek. Yapılan işin doğruluğu-yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu; ama ortaya çıkan tablo doğrudan haberalma teşkilatınız için tam bir fiyasko örneği. Sebep ortada: Devleti bir arada tutan çivi çıkmış, yani hukuk her alanda ortadan kalkmış. Hukuk sadece bir adalet sorunu değil; devletin düzen içinde işlemesi, herkesin mutabık olduğu hukuk kurallarına uyulmasına bağlı.
Başbakan durumu yanlış değerlendiriyor. 2937 sayılı MİT Kanunu’nun 26. maddesinde o TIR’ların aranmasını engelleyecek hiçbir ibare yok: “MİT mensuplarının görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılması Başbakan’ın iznine bağlıdır.” Savcının cezaî takibattan önce, tespit yapması ve ona göre MİT mensupları için Başbakan’a müracaat etmesi lâzım. MİT’in böyle bir görevi yok. Üstelik savcı, kendisine ihbar geldikten sonra o kamyonları durdurup aramadığı zaman suç işlemiş olur. Kanun düzeni zaten bu tür iş kazalarını önlemek içindir. Ordu bile, bir yerden bir yere silah veya mühimmat taşırken yol güzergâhındaki mülkî amirliklere haber verir.
Ancak Başbakan’ın kısa cümlesinde, kanunda hiçbir şekilde yer almayan çok önemli bir “aykırılık” mevcut. “Savcı, benim iznim, Adalet Bakanlığı’nın haberi olmadan böyle bir müdahalenin içine giremez.” Sormamız lâzım: Başbakan’ın iznini anladık, peki “Adalet Bakanlığı şartı” nereden çıktı? Kanunun hiçbir yerinde Adalet Bakanlığı’nın ne adı ne de sanı geçiyor.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
İşte Türköne'nin o yazısı:
Başbakan ya çok fazla Hollywood yapımı casusluk filmi izlemiş ve orada anlatılanları gerçek zannediyor; ya da “toplum nasıl olsa o filmlerin etkisinde kalmıştır” varsayımı üzerinden bir algı operasyonu yürütüyor.
Mesele MİT değil; zira bir ülkenin gizli haberalma teşkilatının bu kadar gündemde yer işgal etmesi o teşkilatın varlık sebebine aykırı. Cenevre görüşmeleri öncesinde yakalanan TIR’lar, Türkiye’nin kendi evinde operasyon yemesi demek. Yapılan işin doğruluğu-yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu; ama ortaya çıkan tablo doğrudan haberalma teşkilatınız için tam bir fiyasko örneği. Sebep ortada: Devleti bir arada tutan çivi çıkmış, yani hukuk her alanda ortadan kalkmış. Hukuk sadece bir adalet sorunu değil; devletin düzen içinde işlemesi, herkesin mutabık olduğu hukuk kurallarına uyulmasına bağlı.
Başbakan durumu yanlış değerlendiriyor. 2937 sayılı MİT Kanunu’nun 26. maddesinde o TIR’ların aranmasını engelleyecek hiçbir ibare yok: “MİT mensuplarının görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılması Başbakan’ın iznine bağlıdır.” Savcının cezaî takibattan önce, tespit yapması ve ona göre MİT mensupları için Başbakan’a müracaat etmesi lâzım. MİT’in böyle bir görevi yok. Üstelik savcı, kendisine ihbar geldikten sonra o kamyonları durdurup aramadığı zaman suç işlemiş olur. Kanun düzeni zaten bu tür iş kazalarını önlemek içindir. Ordu bile, bir yerden bir yere silah veya mühimmat taşırken yol güzergâhındaki mülkî amirliklere haber verir.
Ancak Başbakan’ın kısa cümlesinde, kanunda hiçbir şekilde yer almayan çok önemli bir “aykırılık” mevcut. “Savcı, benim iznim, Adalet Bakanlığı’nın haberi olmadan böyle bir müdahalenin içine giremez.” Sormamız lâzım: Başbakan’ın iznini anladık, peki “Adalet Bakanlığı şartı” nereden çıktı? Kanunun hiçbir yerinde Adalet Bakanlığı’nın ne adı ne de sanı geçiyor.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız