Mümtaz'er Türköne Mahçupyan'a ateş püskürdü! Çingene padişah olmuş...
Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne,cemaatin kaybettiğini yazan Etyen Mahçupyan'a padişah olan çingenenin hikayesini anlatarak yanıt verdi
Etyen Mahçupyan'ın hükümet ile kavgaya tutuyan cemaatin ahlaki
üstünlüğünü nasıl yitirdiğini anlattığı dünkü yazısına Türköne'nin
tepkisi gecikmedi.
"Bir "kasnak" hikayesi" başlıklı köşesinde hem iktidarı hem de
Mahçupyan'ı hedef alan yazarın yazısında yer verdiği hikaye
muhataplarını çok kızdıracak:
ÇİNGENE GÜNÜN BİRİNDE PADİŞAH OLMUŞ
"Hikâye bu ya, Çingene günün birinde padişah olmuş. Sarayın
bahçesinde bir koca ağaçlara bir de karşısına çıkan eşeğe bakmış,
bakmış, dayanamamış: "Şu ağaçlardan çok iyi kasnak, şu eşeğin
kuyruğundan da pek güzel elek olur." demiş.
ETYEN'İN AĞZINDAN ÇIKAN AHLAK LAFI "KASNAK" DİYE
ANLAŞILIR
Mahçupyan'ın cemaate yönelik eleştirilerine yanıt veren Türköne,
yazısını böyle tamamlıyor:
"Cumhurbaşkanı evvelki gün esnaflara hitap ederken MGK kararlarıyla
ilgili Afrika'da söylediklerine köşemdeki itirazıma,
"yaptığım uyarılar Paralel Yapı'nın müttefiklerini rahatsız etti"
diye karşılık verdi. Bir "müttefik" olarak sadece haksızlığı ve
yalanı değil, dengeleri takip edip pozisyon arayanları, kısaca her
hal ve şartta ağaçlara "ne güzel kasnak olur" diye ince bir zekâ
ile bakanları teşhir etmekle mükellefim.
Havuz Medyası'ndan tasfiye edilen gazetecilerin her birinin,
geçmişleri ve kişilikleriyle özdeşleşmiş siyasî davaları vardı.
İktidar siyasetini savunmak, dava adamları için zordur,
tüketicidir; hesabını kendi vicdanlarına verirler. Kavga iktidar
ile sivil toplum arasında sürerken, iktidar pozisyonu alıp, içinde
çok muhabbetler yaptığı sivil platformu uydurma dedikodularla
jurnalleyen Etyen'in ağzından çıkan "ahlak" lafı ise sadece
"kasnak" diye anlaşılır.
Etyen'in bu cesur dedikodularından sonra yeni pozisyonu sizce ne
olur?"
MAHÇUPYAN NE DEMİŞTİ?
Tarafların bu gerilimde kullandıkları söylem üç nüansa sahipti:
Ötekinin bizatihi yaptığı, ötekinin bana yaptığı ve benim yaptığım.
AKP açısından Hizmet darbe girişiminde bulunmuş ve hükümeti arkadan
vurmuştu. Yani hükümet ilk iki nüansı kullandı. Kendisinin ne
yaptığını söylemedi. Ama muhafazakâr kesimin bile yarısı
yolsuzlukların varlığına inanıyor. İnsanlar hükümeti zihinlerinde
ve yüreklerinde aklamadılar…
Buna karşılık Hizmet hükümetin yolsuzluk yaptığını ve kendisini
bitirmeye çalıştığını söyledi. Ancak ilk iki nüansla yetinmeyip
üçüncüsüne geçti ve kendisini ‘masum’ olarak sundu. Bu tercih
Hizmet’in ahlaki üstünlüğü kaybetmesine neden oldu, çünkü dediğim
üzere insanlar olanı görüyor ve biliyor.
Taktiksel olarak doğrulardan kaçınabilirsiniz ama yalana tevessül
etmemeniz lazım. Hükümet en azından bunu yaptı. Erdoğan veya bir
başkası hiçbir zaman “yolsuzluk olmamıştır” demedi. Bunun bir ikrar
olduğu söylenebilir ama kritik mesele yanlışın varlığı değil, onun
farkındalığının dolaylı da olsa beyanıdır. Hizmet ise darbe
girişiminin ‘safsata’ olduğunu iddia ederek üste çıkacağını sandı
ve kandırma işlevini sürdürmüş oldu. Sonuçta AKP iktidarında
yolsuzluklar yapılmış olsa da parti muhafazakâr dünyanın siyasete
koyduğu ahlaki sınavı geçebildi. Hizmet ise siyasi bir hamle yaptı
ve onun ahlaki sorumluluğunu taşıyamadı…