Muhterem Nur: Müslüm Gürses bir kere bile bana 'seni seviyorum' demedi
Müslüm Gürses’in eşi Muhterem Nur, Gürses ile bilinmeyen yaşantılarını anlattı.
Gürses’in hiç ‘seni seviyorum’ demediğini belirten Muhren Nur “Her
şeyiyle belli ederdi ama bu şekilde ifade etmezdi. Bir gün artık
canıma tak dedi. Ölümünden iki ay evvel, hasta yatağındaydı. Dedim
ki, ‘Müslüm, bunca yıllık karınım. Bana bir kere seni seviyorum
demedin.’ Güldü, sarıldı... ‘Seni sevmesem bunca yıldır senle olur
muydum? Bak, gözümü senle açtım, senle kapıyorum’ dedi.
Posta gazetesinden Oya Çınar’ın Muhterem nur
ile gerçekleştirdiği röportaj şöyle:
Müslüm Gürses'le, hepimizin 'Müslüm Baba'yla yıllarca
efsane bir aşk yaşadınız. Hayat arkadaşı oldunuz. Yollarınız nasıl
kesişti?
Ahh! Keşke hayatıma Müslüm'den önce hiçbir erkek girmeseydi... İlk
erkeğim Müslüm olsaydı! Ama hayat işte...
Tanışma anınızı anlatır mısınız?
Ramazan eğlenceleri için Malatya'da bir gazinoda altlı üstlü sahne
alacaktık. Ben sahnede 'Bir Garip Yolcu' şarkısını
okuyacaktım. Aynı ekipten başka bir kadın arkadaşımız sırf
kıskançlığından gidip Müslüm'e, "Söyle o şarkıyla çıkmasın, ben
çıkacağım" demiş. Ben de o şarkıyla çok alkış alıyordum. Zaten
sahnelere ilk çıkış şarkımdı. Kabul etmedim. Hayır söyleyeceğim
dedim. Bunun üzerine Müslüm üzerime yürüdü. Ben de ona,
"Terbiyesiz" dedim. Öyle deyince bana bir tokat attı.
Ciddi misiniz? Küt diye...
Evet, küt diye (gülüyor).
E, sonra?
Sonra hatasını anladı tabii. Özür diledi. 'Büyük aşklar kavgayla
başlar' derler ya. Bizimki biraz öyle oldu işte.
Müslüm'e ben evlenme teklif ettim
İlk kim açtı duygularını?
Karşılıklı. Kendiliğinden oldu. Zaten çocuk yaşta bana aşıkmış.
Dört yıl böyle çok güzel bir aşk yaşadık. Her şey rüya gibiydi. Ama
fuarlara ya da bir seyahate gidince evli olmadığımız için otellerde
ayrı odalarda kalmak zorunda kalıyorduk.
Bu durum sizi üzmüyor muydu?
Üzmez mi! Odada oturuyoruz, gülüp eğleniyoruz... Sonra
aşağıdan bir telefon geliyor, "O adamı odadan çıkarın" diye. Çok
nahoş bir şey. Ben sanki odama her hangi bir adamı almışım gibi.
Bir gün çok sinirlendim. "Bir çocuk gönderin merdivenin başında
beklesin bari" dedim.
Nasıl karar verdiniz evlenmeye?
En son bunun benzeri bir olayı Zonguldak'ta yaşadık. Çok canım
sıkıldı. Orada karar vermiştim. Eve dönünce bir akşam, sessizce
yaklaştım Müslüm'e, "Benimle evlenir misin?" dedim.
Ne cevap verdi?
Elinde çay bardağı, sigara içiyordu. Önce bir durdu. Ben,"Eyvah!
Yanlış bir şey yaptım galiba" dedim. "Hayır" diyecek diye ödüm
koptu. O saniyeler bana 100 yıl gibi geçti.
Veee...
Gözlerime baktı... Sakince, "Neden olmasın!" dedi. Sarıldık
birbirimize... Ben sonra hemen Elanor Plak'ın sahipleri Muhteşem
Bey ile Atilla Bey'i aradım. "Biz evlenmeye karar verdik" dedim.
Çok sevindiler. Hemen işlemleri başlattılar. Beykoz'da evlendik.
Onlar da şahitlerimiz oldular.
Gelinlik giydiniz mi?
Hayır giymedim. Çok sevdiğim siyah bir elbisem vardı. Onu giydim.
Müslüm de zaten günlük kıyafetiyleydi. Kocam olmuştu artık! O günkü
mutluluğumu 10 kitap yazsam anlatamam.
Kısa boylu sanıyordum dağ gibi çocuk çıktı
Neyinden etkilendiniz tam olarak, sizi nasıl
tavladı?
İnsanlığından. Bir de beni sevme şeklini severdim. Bütün benliğiyle
bana bağlandı. Ben de ona teslim oldum. Bizimki koşulsuz bir
teslimiyetti..
Fiziksel bir beğeni yok muydu?
Tanımadan kısa boylu sanıyordum onu. İlk gördüğümde baktım, boylu
poslu dağ gibi çocuk. Esmer. Ben sarışın olduğum için esmerleri
severdim. Bayıldım görür görmez. Ama tanışma anımızda yaşanan o
talihsiz olay yüzünden onun kaba, kendini beğenmiş bir adam
olduğunu sanıyordum. Başta çekindim. İnsanın korktuğu taş başına
gelirmiş ya! Dünyanın en güzel taşı benim başıma geldi,
(kahkahalar).
Romantik bir adam mıydı Müslüm Gürses?
Çok romantikti. Ses tonu ve diksiyonu beni çok etkilerdi. Bazı
geceler şiir okurdu. Bayılırdım.
Çiçek alır mıydı size?
Evet, programlardan dönerken kimin elinde çiçek görse onu kaptığı
gibi bana getirirdi, (kahkahalar).
Sibel Can'ın sesine aşıktı
Evde nasıl vakit geçiriyordunuz?
Gelir duşunu alır, yemeğini yer sonra çay isterdi benden. Çay ve
sigara içmeyi çok severdi. Bazen sigarayı çok içtiği için ben
başka odaya geçer, televizyon izlerdim .O daha çok belgesel
izlerdi. Bir de Sibel Can'ı çok severdi. Onun sesine aşıktı. O
program yapıyorsa kesin onu izlerdi.
Kıskanmıyor muydunuz hiç?
Hayatımda hiç Müslüm'ü kıskanmadım. O da beni kıskanmazdı. Büyük
terbiyesizlik. Kocama itimadım varsa neden kıskanayım!
İşinden dolayı etrafında çok kadın
oluyordur...
Olabilir. Onun mesleği o.
Başka türlü yaklaşanlar olmuyor muydu
hiç?
Onları zaten Müslüm hiç benim müdehaleme gerek kalmadan
uzaklaştırıyordu kendinden.
Beni gözüyle bile aldatmadı
Hiç aldatmış mıdır sizi?
Bir kere gözüyle bile aldatmadı beni. Kafasını kaldırıp başka bir
kadına baktığını görmedim. Benim bildiğim kadarıyla yapmadı ama
hissettirmeden yaptıysa da kutlarım onu.
Sanıldığı gibi alkolik değildi
Alkol alınca size şiddet uyguluyormuş, değil
mi?
İlk yıllarımızda evet. 24 yaşındaydı o zaman daha. Sonra pişman
olur, "Elim kırılsaydı da vurmasaydım" derdi. Bir de Müslüm
sanıldığı gibi çok alkol almıyordu ama az da içse dokunuyordu.
Bünyesi kaldırmıyordu. O yüzden herkes Müslüm çok içiyor
sanıyordu.
çmiyor muydu?
Beraberliğimiz ilk üç-dört yılı. Sonra ağzına alkol sürmedi.
Sahnede kendini müziğe verişi, o konsantrasyonu alkolden
sanılıyordu. Halbuki Müslüm sahnede başka bir boyuta geçiyordu. Tek
kötü alışkanlığı sigaraydı.
Onun da ailesinde büyük acılar var. Sizin de. Sizi
birbirinize bağlayan şey biraz da bu muydu?
Etkisi vardır. İkimiz de kalabalık ama özünde yalnızdık.
Ruhumuz yalnızdı. Ama tek neden bu değildi. Başka türlü bir aşktı
bizimki. Müslüm benim üzerime titrerdi, gözünden sakınırdı. Ben de
ona öyleydim. Yaşasaydı hala aynı aşkla göz göze olacaktık.
Hayatı film olacak
Çocukluk acılarını anlatır mıydı size? Annesinin ölümü çok
dramatik. Babası tarafından öldürülmüş...
Onları anlatmazdı. Benim de konuşmam doğru olmaz. Zaten ileride
filmi yapılacak.
Çocukluğunda hiç şiddet görmüş mü?
Onu tam bilmiyorum.
Annesini tam olarak neden kaybetmiş?
Bir iftira yüzünden. O kadarını söyleyeyim.
Geçmişinden kaçmak istediği, "Hayatım filmi yapılmasın"
diye vasiyet edildiği yazılmış halbuki.
En yakını bendim. Öyle bir vasiyet yok. Etse bana ederdi. Kim
yazdıysa uydurmuş onu.
Yanımda hiç çocuk sevmedi
Aranızdaki yaş farkı ilişkinize nasıl
yansıyordu?
Sıfır. Bir kere mevzu bahis olmadı. Kendi konuşmadığı gibi kimseyi
de konuşturmazdı. Müthiş saygılıydı bana, (gözleri doluyor).
Neden çocuk yapmadınız?
Benim çocuğum olmuyordu.
Evlat edinmeyi düşünmediniz mi?
Hayır, insanlar öz evlatlarından bile hayır görmüyorlar. Bir de
Müslüm aramıza bir çocuğun girmesini bile istemezdi. Benim yalnız
onunla ilgilenmemi isterdi. İçten içe öyle bir arzusu, özlemi olmuş
mudur bilmiyorum ama bana hissettirmedi. Yanımda bir kere bir
çocuk sevdiğini görmedim. Herhalde üzülürüm diye düşünüyordu.
Baita 'arabeskçi' diyenler en büyük 'Müslümcü'
oldu
Müslüm Gürses başta alt kültüre hitap ediyordu. Sonra
entellektüel kesim sahiplendi. Bu yüzden, "Baba bize sırt
çevirdi" diye küsen hayranları oldu. Bu değişim nasıl oldu
sizce?
O her kesimin sesiydi. Ama bir kesim var ki onu doğru anlamak için
başta çaba sarfetmedi. Ha şu doğru, Müslüm merdivenleri yeni yeni
çıkarken onu küçümseyen, 'arabeskçi' diyenler, Müslüm kendini
kanıtladıktan sonra en büyük 'Müslümcü'oldular.
O kanıt neydi?
Tek bir olaya ya da albüme bağlamak doğru değil. Bir süreçti o.
Müslüm klasiği çok güzel okurdu, halk müziğini güzel okurdu.
Alaylıydı ama kendini müthiş geliştiren bir sanatçıydı. Yedi yıl
nota dersi aldı. Hep yeni bir şey öğrenmeye çalışırdı. Sürekli
yabancı dil dersleri alırdı. Kimse bilmezdi bunları. Sonra gerçek
Müslüm'ü tanıyınca baş tacı ettiler tabii.
İyi İngilizce konuşur muydu?
Tabii. Sadece ingilizce de değil. Seyahat etmeyi çok severdik
mesela. Almanya'ya, Hollanda'ya gittiğimizde ben yanlış bir cümle
kurunca hemen araya girer beni düzeltirdi.
Sanat camiasından çok yakın dostlarınız var
mıydı?
Burhan Bayar hem hocası hem yakın dostuydu Müslüm'ün.
Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur' la aynı dönem sanatçıları.
Onlarla dostluğu var mıydı?
O dünyada öyle dostluklar olmuyor. Herkes birbirini görünce dostu
olurdu.
Şimdi kapınızı çalan, "Bir telefonumla koşar" dediğiniz
dostlarınız var mı?
Sanat camiasından diyorsanız hayır. Sorsan onların benden çok derdi
vardır. Ama Müslüm'ün hayranları yeter bana. Bir telefon açsam bir
ordu dökülür sokağa. Onların sonsuz sevgisi, saygısı bana
yetiyor.
Maddi olarak rahat mısınız?
Çok şükür! Kimseye muhtaç olmayacak kadar.
Müslüm Gürses'ten kalan bir miras var
mı?
Öyle büyük, şaşalı bir miras yok. Biz evlerimizi bile borçla,
taksitle almıştık. Onlar bitmişti vefatından önce. Bir reklam filmi
daha yapacaktı en son, o kısmet olmadı.
Şu an sizi duyuyor olsa, ona ne söylemek
isterdiniz?
Belki karşımda oturuyordur... Kim bilir! Onu görebilseydim, "Lütfen
beni bir daha hiç bırakma" derdim.
Gözümü seninle açtım seninle kapıyorum
Bana bir kere, "Seni Seviyorum" demedi. Her şeyiyle belli ederdi
ama bu şekilde ifade etmezdi. Bir gün artık canıma tak dedi.
Ölümünden iki ay evvel, hasta yatağındaydı. Dedim ki, "Müslüm,
bunca yıllık karınım. Bana bir kere seni seviyorum demedin." Güldü,
sarıldı... "Seni sevmesem bunca yıldır senle olur muydum? Bak,
gözümü senle açtım, senle kapıyorum" dedi.
Kitaptan gelecek para bir haftalık masrafım
Hayatınızı anlattığınız ‘Ömrümce Ağladım’ kitabı Gülşen
İşeri tarafından kaleme alındı. Nasıl karar verdiniz
yazmaya?
Ortaokuldan beri hayatımı anlattığım bir günlüğüm vardı ama kitap
haline getirmeyi düşünmüyordum. Bir gün bir arkadaşım, "Deli misin?
Niye bunları kitaplaştırmıyorsun?" dedi. Düşündüm sonra... Neden
olmasın dedim.
Neden yazmak istemiyordunuz?
Hayatımı anlatınca insanların bana kötü bakacağını düşünüyordum.
Anlamazlar ki diyordum.
Müslüm Gürses'in hayranlarından mı
çekiniyordunuz?
Allaha şükür çekineceğim hiçbir şey yok . Ben zaten onu değil kendi
hayatımı yazdım. Ama Müslüm benim hayatımın en büyük parçası.
Dolayısıyla tabii ki o da olacaktı kitabın içinde.
"Müslüm Baba üzerinden prim yapmaya, kazanç sağlamaya
çalışıyor" diyenler olmuş sanırım...
Bir kitaptan ne kadar para kazanılabilir? Bu kitaptan gelecek para
benim bir haftalık masrafım. İhtiyacım yok ki! Ama bu şekilde çok
taciz mesajları aldığım doğru. Onu yapanı Allaha havale ediyorum.
Ben hayatımı paraya satar mıyım? Akıl var izan var.
Evlilik dışı dünyaya gelmişim
İbretlik bir yaşam öykünüz var. Bebekken ölüme
terkedilmişsiniz. 12 yaşında tecavüze, 14 yaşında enişte tacizine
uğramışsınız…
Ben evlilik dışı dünyaya gelmişim. Babam zaten başka bir kadınla
evliymiş. Annem bilmiyor tabii durumu. Hamile kalmış. Bir süre
sonra büyükbabam durumu öğrenince annemi alıp Kosovo'ya,
memleketine götürmüş. Etraftan utandığı için de annemi evin şarap
mahsenine hapsetmiş. Doğuma kadar kimse görmesin diye.
Sonra?
Aylarca orada kapalı kalıyor annem. Sonra bir Yılbaşı gecesi doğum
sancısı tutuyor. Teyzem de mahsene şarap almaya geldiği için
tesadüfen durumu görüyor. Annem beni orada ağrılar içinde
doğuruyor. Ebe çağırmışlar fakat ebe gelene kadar annem
dayanamayıp, ölmüş.
Ama teyzeniz de sahiplenememiş sizi...
Büyükbabamın korkusundan nasıl sahiplensin. Beni alıp bir cami
avlusuna götürüyor. Bir hayırsever alır diye. O gün de deli gibi
bir kar yağıyor. Teyzem uzaktan seyrediyor, kim alacak diye? Biraz
bekliyor. Bakıyor ki herkes yanımdan geçip gidiyor. Kimse
almıyor.
O da dayanamayıp sizi geri alıyor...
Evet. Yoksa orada donarak ölecekmişim. Beni alıp eve getiriyor,
kendi bakamayacağı için yan komşusundan rica ediyor. O kadının
sütüyle iki sene idare etmişim. Sonra teyzem beni alıp Türkiye'ye
göç etmeye karar vermiş.
Ama yine rahata kavuşamamışsınız. 12 yaşında tecavüze 14
yaşında enişte tacizine uğramışsınız...
Ben doğum hatası olarak beş yaşına kadar konuşamamışım. Sonra kendi
kendine nasıl düzeldiğimi bilmiyorum. 12 yaşında öyle talihsiz bir
olay yaşadım. Çok utandım. Erkeklerden nefret ettim. 14 yaşına
geldiğimde de eniştem rahatsız etmeye başladı.
Teyzenizin durumu öğrenince tepkisi ne oldu?
Anneannemle birlikte evden kovdular. Beni sahiplendiler.
Tam o sıralarda sinemaya adım atmışsınız. Nasıl
oldu?
Mahallemizde Romanya göçmeni Yıldız adında bir kız vardı. Uzun
boylu, beyaz tenli çok güzel bir kızdı. Bayılırdım. Uzaktan
seyreder, ipe astığı çamaşırlarına hayran kalırdım. Evimizin
bahçesinde onlarla ortak kullandığımız bir tulumba çeşmesi vardı.
Bir gün baktım orada yüzünü yıkıyor. Koştum yanına gittim.
Ne dediniz?
Dedim, "Yıldız abla, senin bu kıyafetlerin ne güzel. Nereden
alıyorsun bunları?" Güldü... "Ben artistim" dedi. "Beni de götür ne
olur" dedim. O zamana kadar hiç Eyüp'ten dışarı çıkmamıştım. Aldı
beni, Beyoğlu'na götürdü. Gördüğüm her şey çok ihtişamlı görünmüştü
gözüme. Hayran kalmıştım.
Memduh 'benden ayrılırsan şöhretin biter' diye
korkutuyordu
Memduh Ün'le o sırada mı
tanıştınız?
Öyle sanılıyor. Onun keşfiyim gibi biliniyor ama değil. Ben onla
tanıştığımda zaten üç-dört yıldır filmler yapıyordum. İlk filmim,
'Boş Beşik'ti. Sonra devamı geldi. Memduh Ün'le 18 yaşında
tanıştım.
İlk aşkınız Memduh Ün'müydü?
Evet. Zaten çocukluğumda yaşadığım acı olaydan dolayı erkeklerle
aram iyi değildi. O gözle göremezdim. O üzücü olaydan sonra
etkilendiğim ilk erkek Memduh Ün oldu.
Ama sizi çok kıskanıyormuş, kaba kuvvet uyguluyormuş öyle
mi?
O zamanki her erkek gibi o da kıskançtı. Kıskançlık krizine girdiği
zaman yapıyordu öyle şeyler. Bir süre sonra ayrılmak istedim ama,
"Ayrılırsan şöhretin biter" diye korkutuyordu. Çocuk aklı işte. Ben
de cesaret edemiyordum. Sonra bir film için benim yerime Fatma
Girik'le anlaştı. O da bahanemiz oldu. Gözümü kararttım,
ayrıldım.
Arada bir de Işın Kağan'la reklam evliliği
yapmışsınız...
O zamanki şartlar öyleydi. Herkes gündeme gelmek için saçma şeyler
yapıyordu. Ben de sırf reklam olsun diye öyle bir evlilik yaptım.
Çok kısa sürdü zaten. "Yürütemeyeceğim" deyip tekrar filmlerime
döndüm.