25 Eyl 2010 11:29 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:39

''MUHTAR BİLE OLAMAZ DEDİLER!'' BAŞBAKAN MEDYA YÖNETİCİLERİYLE BİR ARAYA GELDİ!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Dolmabahçe buluşmalarına devam ederek medya yöneticileri ile biraraya geldi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “demokratik açılım” çalışmaları kapsamında medya yöneticileriyle kahvaltıda bir araya geldi.

Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisindeki toplantı saat 10.00'da başladı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in de katıldığı toplantı, Başbakan Erdoğan'ın konuşmasıyla başladı:
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;
12 Eylül'deki oylamayla yürürlüğe giden Anayasa değişikliği bir milat olacağını söylemiştim. 26 maddeden oluşan bu değişiklik 1982 yasasındaki gölgeleri tam olarak kaldırmıyor ancak bu 26 maddelik değişiklik bugüne kadar yapılan değişiklerin en önemlisi.

70 MİLYONUN HÜKÜMETİYİZ
Referandum sonucunu değerlendiren Erdoğan, "Referandumla Türkiye tertemiz bir sayfa açmıştır." dedi. "Hayır oylarını da değerlendiriyoruz" diyen Erdoğan, "toplumun kaygılarını gidermek de bizim görevimizdir" dedi.

Oy vermeyenleri cezalandıran anlayış çok şey kaybettirdi. Biz 73 milyonun hükümetiyiz. Bizim iktidarımız her yere hizmet götürmenin bahtiyarlığı taşıyan bir iktidardır. 73 milyonun kendini emniyet altında hissetmesini istiyoruz. Bunda yüzde yüz başarılı olabilir miyiz? Böyle bir iddiamız yok. Eksiklerimiz muhakkak olacaktır. Yöneten de insan yönetilen de insan.. Bu kaygıları gidermek muhalefetin de işi.. Biz kapıları kapatmayacağız. Kapımız herkese açık. Bu noktada medyamıza da büyük görevler düşüyor. Medyayada büyük sorumluluk düşüyor. Medyanın soğuk savaş parametreleri ile hareket etmesi toplumumuz adına bir eksikliktir.

TOPHANE OLAYLARINA MEDYANIN BAKIŞI ŞAŞIRTTI
Mevlana'nın bir sözü var. İyi bir dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur.Biz medyanın bize acı gerçekleri gösteren bir ayna olmasını hep arzuladık. Zaman zaman öfkelendiğimiz zamanlar oldu. Bunlar medyaya sindirme veya baskı için değildi. Haksızlığa verilen tepkiydi.

Tophane'de meydana gelen olaylar ve medyada yer alış biçimiyle şaşırttı. Öyle bir abartıldı ki ve dış medyada işte Türkiye bu diye yansıtıldı. Bu durum 12 Eylül'ün bir sonucu olarak yazıldı. Medya Tophane'deki olayı veriş biçimi ile sınırını aştı. Olgu ve algı arasındaki makasın bu derece açılması sağlıksız iletişimin kaynağıdır..

MUHTAR BİLE OLMAZ DEDİNİZ
Şahsım adına MUHTAR BİLE OLAMAZ manşeti atıldı. Ben mahkum oldum, cezaevine gidiyorum. Ne yaptım da cezaevine gidiyorum. Sizin her zaman muhatap olduğunuz, yazdıklarınızı bir şairin şiirini okumaktan gidiyorum. Bunun dışında bir suçum yoktu. Parlamento çoğunluğu ile geçen bir yasa için 411 el kaosa kalktı yazıldı. Muhtıra gibi tavsiye, genç subaylar rahatsız, tehlikenin farkında mısınız gibi başlıklar atıldı. Biz medyanın bizim tarafımızı tutmasını istemiyoruz ama siyasi bir parça olmasını da doğru bulmuyoruz. Medya elbette hukukun tarafı olacaktır.

ÇETELERLE MÜCADELEDE SESSİZ KALDINIZ
Bizim hükümet olarak çetelerle yaptığımız mücadele, hukuksuzluğa gösterdiğimiz tepki zaman zaman medya tarafından görmezden geliniyor. Türkiye'nin demokratikleşmesi, çetelerin deşifre edilmesi medya tarafından güçlü şekilde desteklenmesi gerekirken burada da sesiz kalınıyor.

CESURCA HABER VERENLERE YANDAŞ DEDİLER
Haberleri cesurca sunan medya kuruluşları ise yandaş olarak anıldı. Bu ülkede onlarca gazeteci terörün, mafyanın hışmına uğradı, faili meçhul kurbanı oldu. Yüzlerce gazeteci fikirlerinden ötürü o karanlık dönemlerde yargılandı. İşkence gördüler, yıllarca hapishanelerde hayat sürdüler. Bir çok gazeteci bu diyarlardan göç etmek zorunda kaldı. Bugün biz bu karanlığı aydınlığa çevirmek için yoğun çaba gösterirken biz ne yazık ki medyanın eleştirisini alıyoruz. Çetelerin üzerini örtenler Türkiye'ye demokrasimize haksızlık etmekten daha fazla kendi meslektaşlarına haksızlık etmişlerdir. Gelecek adına bir öz eleştirinin kaçınılmaz olduğu inancındayım.

AYNI MANŞETLER OLUNCA ÜZÜLÜYORUZ
Çok acı yaşadığım bir tespiti paylaşmak istiyorum. İstanbulumuzun belli bir semti çok önemli bir konuma gelmiş bir beyefendi tarafından öyle anlatılıyor ki yani orada hiç yaşamamış olsam ben de inanacağım. Oraya sadece belli giysiler içerisindeki insanlar giriyor gibi gösteriliyor. Başka kimse giremiyor niye biliyorum ki o semti sadece gazetedeki fotoğraflardan tanımış. Kendileri oraya hiç girmemiş. Ama o semti fotoğraflayan o yayın organları ne yazık ki Türkiye'yi öyle tanıtıyor. Türkiye'yi o resimle tanıyanlar her gittiğimiz yerde bize bunu soruyor. Bizde onlar da var bunlar da var demek zorunda kalıyoruz. Bazen inanın fotoğraf albümleri ile gitmek zorunda kaldık. Bazılarını özel davet ettim gelsin yerinde görsün. İşte onun için son dönemdeki turizm patlamasının bize faydaları oldu. Dediler ki biz artık hakikaten Türkiye'yi tanımıyoruz. 10 Yıl önce böyleydi şimdi bambaşka bir Türkiye var. Ne olur arşivlerinizi bir gözden geçirin ve 30-40 yıl önceki manşetlerle bugün manşet atarken hiç olmazsa birbirine uymasın. Aynı manşet olunca biz üzülüyoruz. Biz kendi payımıza düşeni hassasiyetle izliyoruz izleyecek ve tekrar yaşanmaması için her türlü tedbiri alacağız, ancak medyanın da aynı şekilde bize destek vermesini bekliyoruz.

TERÖR OLAYINDA TAKINDIĞINIZ TAVIRDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDİYORUM
Terör ve terörün minimize edilmesi ve sona erdirilmesi için ortaya koyduğumuz çabalar. Özellikle son dönemde Milli Birlik ve Kardeşlik sürecinin desteklenmesi konusunda medyanın takındığı tavırdan dolayı hepinize özellikle teşekkür ediyorum. Böyle önemli bir meselenin çözümünde medya üzerinde önemli bir sorumluluk bulunduğunu biliyoruz. Terör olayları sonrasında yapılan yayınlar özellikle bazı tiplerin ısrarla televizyona çıkartılması, adeta terörün o yanmakta olan fitilini uzatmaya çalıştığını görüyoruz. Toplumu bilgilendirmenin ötesine geçerek terörün propagandasını yaptığını görüyorum. Ben şehit annesi ağlamasının gösterilmemesini söylediğim için çok eleştirildim. O annelerin acılı hallerinin sayfalara ekranlara yansıması insan hakları adına haksızlıktır inancındayım.