Muharrem İnce'den canlı yayında flaş açıklamalar! Yeni parti kuracak mı?
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Habertürk kanalında seçim dönemi ile ilgili soruları yanıtladı.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 24 Haziran seçimlerinin
ardından ilk kez, o gece yaşananları anlattı.
İnce, seçim kampanyası sürecinde, 2. Ordu Komutanı İsmail Metin
Temel’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdroğan’ın konuşmasını
alkışlamasının ardından başlayan “apoletlerini sökeceğim”
tartışmasını fazla uzattığını söyleyerek, “Apolet tartışmasını
fazla uzattım. Hata yaptım” dedi. İnce, bir kez daha cumhurbaşkanı
adayı olacağını vurgulayarak “Bu iş burada bitmez” dedi. İnce,
HaberTürk TV canlı yayınında özetle şunları söyledi:
ŞİKAYETİM YOK
“Sayın Genel Başkanla ilgili en ufak şikayetim yok. Gerekli desteği
her zaman verdi. Sayın Kılıçdaroğlu sürekli aradı, ben kimseye
haksızlık etmem, ne gerekiyorsa yaptı ama bazı yerlerde çok can
sıkıcı şeyler oldu. Örgüte teşekkür ederim, çok çalıştılar. Bir iki
can sıkıcı şey oldu onu alıp koca örgüte mal etmek haksızlık olur.
41 yıl sonra yüzde 30 barajını aştık. Ben şunu söylemiyorum.
Başarılı mıydınız? Başarılı olmak seçimi kazanmak demek. 50 artı 1
başarı ama ben bitti demeden o iş bitmez. O iş bitmedi. Umutları
tazeledik, meydanları doldurduk. Takip edeceğiz. Zafer hazırlıktır.
Hazırlık olmazsa zafer olmaz. Hemen şimdiden 188 bin sandık
görevlisine bir sıfat statü vermeliyiz. 9 Eylül’de bir kampanya
başlatacağım, 1 milyon genç, 18-35 yaş arası.
HATALARIMI BİLİYORUM
Bunu sorgulamalıyız, hatalarımız neler. Biliyorum hatalarımı.
Apolet tartışmasını fazla uzattım. Hata yaptım. Erdoğan 32 miting
yaptı ben 107 yaptım, keşke geceleri devam etsem, vitamin iğneleri
yapsaydım, gücümü son noktasına kadar kullanmadım. 14 gün önce
açıklanmış olsa 13 ile gidemedim. Hata yaptım. Bir 20 gün zamanım
olsa çok farklı olacaktı.
SEÇİM GECESİ NELER YAŞANDI
Seçim günü sabah Yalova’da oyumu kullandım. Uçakla gelmedim,
karayolu ile geldim. Benim kampanya sürecinde yanımda gezen iki
arkadaşım vardı. Birisi Grup Başkanvekili Engin Altay, öbürü Meclis
Başkanvekili Yaşar Tüzün. Başlarken dedim ki ‘bu seçim ikinci tura
kalır.’ Kalırsa ben rozeti çıkarmışım, sonuçları CHP Genel
Merkezi’nden izlemem olmaz dedim. Yaşar Tüzün bey otelin bir katını
kiraladı, kimse girmez oradan izleyeceğiz. Aileni getirebilirsin
dediler bir de bize yardımcı olan Altay, Tüzün, iki milletvekili de
daha sonra geldi. YSK önüne gittim ve bir açıklama yaptım, ‘ey YSK
görevinizi doğru yapın’ dedim. O arada arkada CHP’nin YSK
temsilcisi Hadimi Beye, YSK aldığı kararlarda bizi rahatsız eden
bir şey var mı dedim. Yok dedi. Yani 16 Nisan Referandumundaki gibi
bir karar yoksa avukatları neden çağırayım oraya. Zaten görevimi
yapmışım YSK ayağını denk almış. YSK’nın aldığı kararları CHP
temsilcisi de kabul etmişse insanları ne diye çağırayım.
ALTAY’I DİNLEDİM
Gittim otele. Bilgi alıyoruz. O arada sosyal medyada ‘İnce
kaçırıldı, albaylar kaçırdı’ yazıldı. Bunlardan haberim yok ki.
Yanımda 40 kişi var. Bir gözümüz ekranda bir gözümüz telefonda.
‘Kaçırıldı, tehdit ettiler’ emin olun bunlardan haberim yoktu.
Yaşar Tüzün geldi dedi ki, ‘bir sürü abuk subuk şeyler yazıyorlar
çıkıp konuşma mı yapsan’ dedi. Sayın Karamollaoğlu, Akşener,
Kılıçdaroğlu konuşmamış. Ben sosyal medyada bu dedikoduları o anda
bilmiyordum. Yorgundum, kampanyanın yorgunluğu vardı, Yaşar Tüzün
arkadaşım yapalım dedi, Engin Altay ‘bekleyelim’ dedi ben Altay’ı
dinledim. Birlikte yönettik bu kampanyayı, böyle bir sıkıntı
olacağını bilseydim. Orada bir hatam oldu, bir gazeteci arkadaşıma
mesajım oldu. Hata yine İsmail’in (Küçükkaya) değil benim.
Yorgunluğuma versinler.
ERDOĞAN’A TELEFON AÇTIM
Ben sayın Erdoğan’a telefon açtım, kutladım seçimden sonra. 25
Haziran’da. Ve niye kutladın diyenler oldu. 26 milyon kişi
Erdoğan’a oy vermiş. Ben o 26 milyon insanı ikna etmek istiyorum
onlardan, bir dahaki seçime oy isteyeceğim. Onlar tercihini
Erdoğan’dan yana kullanmış, o insanlar birini seçmişse seçtiğini
kutlarım. ‘Allah mahçup etmesin’ dedim. ‘Sağol’ dedi. ‘Kampanyada
birbirimize söz söyledik ama bir şeye çok üzüldüğümü’ söyledim. O
da farkında değilim dedi. ‘Ben kazanacağıma inanıyordum ama siz
kazandınız’ dedim. ‘Hayırlı olsun’ dedim.
BUGÜN OLSA YİNE YAPARIM
Yine bana gelen eleştirilerden birisi, Selahattin Demirtaş’a
ziyarete gitti diye oy kaybettiğim. Kaybetsem de, kazansam da bugün
olsa yeniden aynısını yaparım. Oy kaybı gözüyle bakmam siyasete,
ilkeler neyi gerektiriyorsa onu yaparım.
SONUÇTA YENİLDİK
Ekibimde 11 tane profesör vardı. İsimlerini söylemem. Bir general
vardı. İş dünyasından isimler var, bürokrasiden isimler var. Onlar
devlette. Cerrahpaşa ziyarete gittim hoca görevden alındı.
Açıklarsam zor durumda kalırdım. İş adamını nasıl söylerim maliyeci
tepesine çöker. Sonuçta yenildik mi biz. Biz başaramadık. Ben de
üzüldüm. Ama demokrasi böyle bir şey değil mi. Beş yıla kalmaz
Türkiye’de cumhurbaşkanı seçimi olur. Türkiye esnaf lokantası oldu.
Kasada damat var. Bu beş sene sürmez. Bu kabine açıklandıktan sonra
devre dışına itilen parti AK Parti’dir. Bakanlar Kuruluna gidin AK
Partili yok. Buradan başarı çıkmaz.
KOLTUK SEVDALISI DEĞİLİM
(Kılıçdaroğlu’nun ‘koltuk sevdalısı’ sözleri ve beraber yedikleri
yemek) Yok canım üstüme alınmadım. Bana söylediğini düşünmüyorum.
Koltuk meraklısı değilim ama genel başkanın çevresinde koltuk
sevdalısı var biliyorum. Ben uçaktan indiğimde bir özel telefon
numarası vardı aramızda benim üzerime kayıtlı olmayan o numaradan
arandığımı gördüm. Dedi ki ‘bir yemek yiyelim.’ ‘Olur’ dedim.
‘Eşlerimizle birlikte yiyelim’ dedi. ‘Tamam’ dedim. Saat 16.00’da
bir gazeteci beni aradı ‘bu akşam yemek yiyecekmişsiniz’ dedi, bana
yerini ve saatini söyledi. Yarım saat sonra genel başkan beni aradı
‘20.00’da şu otelde yemek yiyelim’ dedi. Oturduk, kocaman bir
masaydı. Daha uzaktık. Masaya vurmak, ayağına dokunmak mümkün
değildi. Bunlar uydurma yalan. Bu yemek bir düğün yemeği değildi,
siyasi yemekti. Burada söylenen her şey yalandır. Bu 4 kişinin
haricinde ne söyleniyorsa yalandır.
YAPISAL SORUNLARIMIZ VAR
Hiçbir nezaketsizlik olmadı. Çocuklarımızdan bahsettik, oğlunun
düğününü nasıl yapacağını konuştuk. (Onursal Başkanlık teklifi)
Bulundum, evet. Dedim ki geldiğimiz bir durum var Türkiye’de.
Sadece CHP’nin değil, bütün Cumhuriyet güçlerinin yeniden
yapılanması lazım. Yeniden bir yapılanma yapmamız lazım hepimizin
Cumhurbaşkanı, hepimizin CHP’si yapmamız lazım. Söylemimizi,
kadrolarımızı, iddialarımızı değiştirmeliyiz. Bu iddiaları
yapabilmek için sizinle yarışmak istemiyorum, rekabet içinde olmak
istemiyorum ama dedim beni genel başkan yapın. Sizi de onursal
başkan yapalım dedim. Genel başkandan en tabana kadar her şeyimizi
değiştirelim başarabiliriz bunu dedim. (Masaya vurma iddiası) Asla
böyle bir şey olmadı. Olmayan bir şeyi oldu mu diyeyim? Bir
gazetecinin yalan haberidir bu. Kılıçdaroğlu masaya vuracak tarzda
biri değil, ben de masaya vurduracak tarzda biri değilim.
Kılıçdaroğlu gitsin İnce gelsin demiyorum. Bu sorunu çözmez,
yapısal sorunlarımız var. Bunları çözmemiz lazım. ben diyorum ki
toptan yönetim anlayışını değiştirelim. (Kılıçdaroğlu aday olsaydı
ne olurdu?) Onu bilemem, bu tür sorulara cevap veremem. Onu
Kılıçdaroğlu da, ben de, millet de biliyor. 50 artı 1’i alamadık
partiyi 8 puan geçtim diye başarılıyım diye bakmam. Erdoğan’ı
geçmeliydik cumhurbaşkanı ben olmalıydım.
YENİ PARTİ KURMAYACAĞIM
Tüzüğü değiştireceğiz. Mesela biz diyoruz ki demokrasi eksikliği
var Türkiye’de. CHP’nin tüzüğü tek adam tüzüğü değil mi?
Türkiye’nin anayasası ne ise CHP’nin tüzüğü o. İkisi de yetkileri
tek elinde toplamıştır. (Yeni parti) Hayır yok öyle bir şey. Benim
ağzımdan duydunuz mu? Yok diyorsam ısrar etmenizin anlamı yok.
Benim böyle derdim yok. CHP genel başkanını, kadrolarını, tüzüğünü,
söylemini yenilemelidir. Aynı şeyleri deneyerek farklı sonuçlar
alamazsınız. Yeni parti kurmayacağım. (15 emanetçi vekil) doğru
hamlelerdi. (İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı adaylığı) ret.
benim böyle bir düşüncem yok. İstanbul büyükşehir belediye adayını
üyeler belirlemelidir.
CUMHURBAŞKANI KOLTUĞUNU İSTİYORUM
O koltuğu istemiyorum ben, Cumhurbaşkanı koltuğunu istiyorum.
Cumhurbaşkanı yönetiyor ülkeyi, Başbakan yönetmiyor. Siyasi
partinin varoluş amacı ülkeyi yönetmektir. Bir siyasi partinin
genel başkanının doğal olarak cumhurbaşkanı adayı olması gerekiyor.
(Genel Başkan) Ben adayım demiyorum. Yürü önümüzden derlerse ben
hazırım. Ben oraya çıkıp da imza toplamayacağım. Örgüt
toplayacaktır ben onu görüyorum. Milletle inatlaşılmaz. İnsanlar
kurultayı toplar geç başına derlerse, davet gelirse ben buradayım.
Tabanda bir kaynama olduğunu ve imza toplanacağını biliyorum.
Delege olsaydım değişim için imza verirdim.”