Muharrem İnce malvarlığını eksik açıklamış! Annesi Sözcü'ye konuştu!
Cumhurbaşkanı adayı İnce'nin annesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Annesi de bu yalandan rahatsız" sözlerine tepki gösterdi
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olarak kendisini göstermesinin ardından
canlı yayında mal varlığını açıklayan Muharrem
İnce'nin annesi Zekiye İnce, "Bir
şeyi eksik söyledi ama. 4 koyunu var Muharrem'in, onu yazmamış mal
varlığına" dedi.
“Tütün kırarak büyüttüm ben evlatlarımı, hepsi de aslan gibi.
Memnunum hepsinden” diyen Zekiye İnce, en büyük çocuğu olan
İnce’den “Hep iyi bir çocuktu. Çok dürüsttür, lafı hep ağzında, içi
dışı bir. Hile hurda bilmez. Çok sever herkes onu” diye söz
etti.
Sözcü'den Özlem Gürses'in sorularını yanıtlayan Zekiye
İnce'nin açıklaması şöyle:
– Teyzecim, dün gece hastanedeymişsiniz sabaha kadar…
Geçmiş olsun. Ne oldu?
İnan hiç iyi değildim, hatta size “Gelmeyin” diyecektim ama ayıp
olmasın diye artık… Muharrem için üzülüyorum. Gördün mü cami
fotoğraflarını, güya camiye bisikletle girmiş, içeride halay
çekmiş, zeybek oynamış. Gördün mü onları? Hiç olacak iş mi? O
bisikleti ona meydanda vermişler, o halayı da torunumun düğününde,
şu karşıki meydanda çekmişti…
– Biliyoruz hepsini. Merak etmeyin herkes de biliyor,
o fotoğraflar montaj, sıkmayın canınızı…
Evet, yapmaymış onlar. Ben de biliyorum ama yine de üzülüyorum
işte, kafayı takıyorum. Biz inançlı bir aileyiz, işte görüyorsunuz.
Benim çocuklarım dindardır, CHP'li olunca niye böyle yapıyorlar?
Din iman, camiler sadece AK Parti'ye mi ait? Orucunu tutar,
fitresini verir, zekatını verir Muharrem. Şimdi olmuş da değil, hep
böyle. Ayrıca herkesin dini kendine, ne kadar ayıp şeyler
bunlar.
– Umreye de gitmiş…
Gitti tabii. Hatta başka siyasiler, bakanlar filan da vardı
yanında. Kızım Meryem de gitti. Sadece AK Parti mi Müslüman?
– Eyüp Sultan'a gitti diye de haber
yapmışlar…
Ya, gördün onu da değil mi? Muharrem küçücük çocuktu Eyüp Sultan'a
gittiğinde… Annem yaşıyordu Hasköy'de, sık sık ziyaret ederdik.
Herkesin kendine göre Müslümanlığı var, bilemezsin. Çok namaz
kılanlar biliyoruz, evde gelinlere, komşusuna yapmadığı kalmaz.
Benim çocuklarım asla kul hakkı yemez, yemedi. Bak sana bir hikaye
anlatayım; kayınpederim bu köyün en bilgili hocasıydı, herkes ona
gelirdi danışmaya. Muharrem 4 aylık filan, kucağımda onunla arka
tarafta yürüyordum, komşunun ağacından kirazlar sarkıyor, elimi
uzattım 3-5 tane yiyeceğim… Kaynatamın sesini duydum “Güllü,
n'apıyorsun kızım?” O bana Güllü derdi. Döndüm baktım, pencerede.
“Baba kiraz yiyecektim…” dedim. “Bırak kızım, uygun düşmez hiç…”
dedi. Kulağıma küpedir ömür boyu. Çocuklarım da tek lokma haram
yememiştir.
– Siz bu köye gelin mi geldiniz?
Yok, zaten bu köylüyüm. Annemler de babamlar da aslında Rizeli ama
yıllar önce göçmüşler buraya Çayeli'nden. Babam kaptandı, denizci
yani. Ben burada doğdum. Şerif Bey'le aynı köy çocuğuyuz biz.
– Onlar nereden gelmiş?
Şerif'in büyük dedesi de 13 yaşında gelmiş buraya Yunanistan'dan.
57 yıl evli kaldık biz, 2 sene önce kaybettik eşimi, çok sevilen
sayılan bir insandı. 25 yıl kayınpederlerimle yaşadım, gençliğim
bak şu evde geçti (Karşıdaki evi göstererek) 4 çocuğumu da orada
doğurdum. Şimdi 4'ü de aslan gibi, memnunum hepsinden de…
– Nasıl geçinirdiniz?
Tütüncüydük biz. Bu köy hep öyleydi zaten. Denizin kıyısındaydı
tarlalarımız. Çok zordur tütün, bilir misin? Gece 3'te kalkılır,
sabaha karşı gidilir tütün kırmaya. Beygir arabasıyla giderdik biz.
Ben çocuklarımı şımartarak büyütemedim, hep çalıştık biz, hep.
Dedeye nineye bile bırakamazdık, onlar da tarlada… Ben tütüne
giderdim, Şerif önceleri hayvancılık yapıyordu, sonraları bir
kamyon aldı, yıllarca kamyonculuk yaptı.
– Yetiyor muydu geçim için?
Ben hiç bilmezdim para pul, hâlâ da bilmem. Büyüklerimiz vardı
başımızda, öyle böyle yetiriyorduk işte…
– Muharrem Bey ilk çocuğunuz değil mi?
Evet. Çok iyi çocuktu hep. Çok dürüsttür, lafı hep ağzında, içi
dışı bir. Hile hurda bilmez. Hep çok iyi konuşurdu, şiir yazardı,
çok sever herkes onu.
"Soğan sergisi değil"
– Siz ona şiirleri için bir şey
dermişsiniz?
Soğan sergisi değil, Allah vergisi (Gülüyoruz)
– Gençliğinde hiç engel olmaya çalıştınız mı siyasete
girmesine?
Çok. Ama dinlemez ki beni… Kendimle ilgili bir şey olsa dinler.
Desem ki “Kömürüm bitti, gazım yok” hemen ilgilenir. Ama bu onunla
ilgili. Çok dedim “Girme oğlum bu işlere, zor” dedim… Hele şimdi bu
cumhurbaşkanlığına hepten çok dedim ama…
– İstemediniz mi? Neden?
Hiç istemedim. Baksana… O kadar yük alınır mı üstüne? Yaparsın
yaparsın, bir tanecik yapamazsın, kötü insan olursun hemen. Ama o
çok istedi, başardı da.
"4 koyunu var mUharrem'in, mal varlığını eksik
söylemiş"
– Siz hâlâ bu evde oturuyorsunuz, neden?
Güzel burası, eşim dostum, çocuklarım hep burada. Bahçem var,
çiçeklerim var. Neyim eksik ki? Keyfim yerinde.
– Muharrem Bey mal varlığını açıkladı, köydeki evini
de söyledi. Orayı da gezdik az önce…
Bir şeyi eksik söyledi ama. 4 koyunu var Muharrem'in, onu yazmamış
mal varlığına!
"Oğlumla konuşmadık"
– Biliyorsunuz Tayyip Bey açıklama yaptı, dedi ki
“Muharrem Bey'in açıklamaları annesini çok üzmüş.”
Hangi açıklamaları ?
– Diyor ya oğlunuz “Tayyip Bey FETÖ'den icazet aldı”
diye…
Hiç konuşmadık oğlumla bu konuyu, nereden çıkarmış ki… Nereden
biliyormuş o benim Muharrem'le ne konuştuğumu? Yoksa bunlar
telefonlarımızı mı dinliyorlar?
– Ne dua ediyorsunuz hem oğlunuz hem Türkiye
için?
“Allahım” diyorum “Muharrem kulunu kazadan beladan, kötü
insanlardan, en çok da kıskanç insanlardan koru.” Hiçbir damga
yemeden, hayırlısıyla başarsın diyorum. Güvenim sonsuz da… Evlat
çok tatlı, ona hiç kötü bir şey densin istemiyorum. Muharrem'i,
çocuğumu Allah'a emanet ettim artık. Türkiye için de “Vatanımızı
koru” diyorum. Tamam diyorum yani!
"İnançlı bir aileyiz, Müslümanlığı AKP'den öğrenmiş
değiliz"
– Biraz kendinizi anlatsanız…
İlkokul mezunuyum, ev hanımıyım. 2 kızım var, biri yüksek mimar,
öteki işletme ve insan kaynakları okudu. İki torunum var. Yalova
Merkez'de yaşıyoruz.
"Evin işi bendeydi"
– Çocukken tüm kardeşler de ev de size emanetmiş, öyle
mi?
Ben 12 yaşında evin her işini yapıyordum, zaten eğitimim o nedenle
yarım kaldı. Annemler tütüne giderken evin işini söylerdi bana;
“Ayranı çalkalayacaksın, bulaşıkları yıkayacaksın, kazan kaynatıp
çamaşırları yıkayacaksın…”
– Bir de meşhur baklava hikayeniz varmış…
Ya, sormayın! 13 yaşında “Ev baklavası yap” dediler bana, yapamadım
tabii, pişmemiş tam. Beğenmediler “Bu ne biçim baklava” diye… Annem
kızdı “Şekeri ziyan ettin” diye, Muharrem abim “Bağırma çocuğa, ne
bilsin o baklavayı” diye korumuştu beni…
"Umreye gittim"
– Ağabeyiniz cumhurbaşkanı adayı, her gün bir haberi
çıkıyor…
Evet, biz de takip ediyoruz. Bazı haberlere üzülsek de…
– Hangilerine?
Bizlerin inancı ile ilgili olan haberlere sıkılıyoruz. Biz inançlı
bir aileyiz, ben umreye gittim, aslında hacca gitmek isterdim ama
sıra gelmedi. Küçüklüğümüz Eyüp'te geçti, anneannem otururdu orada.
Eyüp Sultan'a da sık sık giderdim. Yani Müslümanlığı AK Parti'den
öğrenmiş değiliz ki…
– Ne diliyorsunuz hem ağabeyiniz hem Türkiye'nin
geleceği için?
Ağabeyimle hep gurur duydum, Türkiye için de en iyisini yapacağına
inanıyorum. Ülkem için ise huzur, birlik, sağlık diliyorum. Kısaca
‘Tamam' diyorum yani!
Elmalık Köyü meydanında 3 kahvehane var, 3'ünde de İnce posterleri
asılı. Köyün değerli öğretmeni Necip hoca gazetelerini hep burada
okuyor. Ve bizi görür görmez de “eğitim” diyor “Türkiye'nin en acil
sorunu eğitim…”