08 Nis 2012 18:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:31
MOSSAD TWİTTER İÇİN ÖZEL EKİP KURDU! SABAH YAZARINDAN BOMBA İDDİA!
Sabah yazarı Ferhat Ünlü, İsrail gizli servisi Mossad'ın twitter'ı sahte hesaplar üzerinden istihbarat amacıyla kullandığını öne sürdü...
Sosyal medyanın ’sanal büyükelçi’leri
Sosyal medyanın ilkel atası mIRC’nin sanal âlemde Homo sapiens gibi dolaştığı eski internet çağlarında kullanıcılar da o devrin doğasına uygun biçimde öncelikli olarak ilkel güdülerini doyurmanın yollarını arardı. mIRC adlı program üzerinden bağlanılan Zurna, İstanbul, Ankara gibi kanalların bir tür sanal yatak odası işlevi gören özel sohbet odalarında insanlar saatlerce yazışırdı. Kabaca maksat şuydu: Karşı cinsin ilgisini çekmek ve oradaki birkaç saatlik yazışmadan reel bir ilişki türetmek. İnternete, modemin çıkardığı kurbağa vıraklamasına benzer sesleri işitmeksizin bağlanmanın imkânsız olduğu o zamanlardan bugüne çok şey değişti. Tıpkı sosyal medya gibi sosyal medya insanı da evrimleşti. İlkel güdülerini bilinçaltının derinliklerine, zihninin çekirdeğine gömmeyi başardı. Dolayısıyla medenileşti, ilkel güdüler bastırıldıkça entelektüel kaygılar ön plana çıkmaya başladı. Böylece sosyal medya da çöpçatanlık alanı olmaktan çıkıp, iyi kötü bir bilgilenme/tartışma platformuna dönüştü. Şimdilerde bu platformlardan en popüleri, ’yeni orta sınıfın entelektüel mabedi’ diyebileceğimiz Twitter. Bugün devlet başkanlarından sanatçılara, ’celebrity’lerden işadamlarına, bürokratlardan beyaz yakalılara orta ve üst sınıfa mensup pek çok insanın gözdesi olan sosyal medyanın kalesi Twitter’ı masaya yatıracağız. Twitter, sivil toplumun sanal âlemdeki kalelerinden biri. Paradoksal bir biçimde sivil toplumda izlenme, dinlenme paranoyası arttıkça düşünce ve duyguları ifşa etme cüreti de artıyor. Bu, bin dokuz yüz seksen dört’vari her türlü totalitarizme karşı bir meydan okuma (challenge) aslında. Bahse konu tepkiyi, "X-Ray’den geçeceğime kendi irademle anadan üryan soyunurum," cümlesindeki yaklaşımla özetlemek mümkün. Sosyal medyanın üç popüler mabedinden (Twitter, Facebook ve Youtube) gazeteci ve yazarlar için en önemlisi Twitter. Çünkü haber verme işlevi olduğu ve yoruma imkân tanıdığı için mesleğimizle örtüşüyor. Facebook daha çok geleneksel medyanın eğlence (entertainment), Youtube ise TV yayını (broadcasting) fonksiyonunu üstlenen sosyal medya sitesi.
TWITTER’IN KOBİ AYDINLARI
Bu işlev tasnifi ekseninde sosyal medyayı belki ’sanal medya’ olarak da nitelendirmek mümkün. Çünkü yayın; kitlesellikten, zorluklardan uzaklaştıkça yani bireyselleşip, kolaylaştıkça değeri de azalan bir şey aslında. Kolay yayın, çabuk tüketim demek. Yayın kolaylaştığı için ’sosyal medyacı’nın yayın iktidarı da sanallaşıyor. Dolayısıyla sosyal medyada ’medyatik’ faaliyet, kelimenin mecazi anlamıyla da geleneksel medyadakinden daha sanal. Twitter’da 140 karakterle bir şeyler karalayabildikleri için kendilerini önemli yazar ve aydın olarak gören genç insanlar var. Bu bağlamda sosyal medya yazarlarının, geleneksel medya yazarları karşısındaki durumunu, burjuva aydını-KOBİ aydını mukayesesiyle anlatmak mümkün. KOBİ aydını, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomik kalkınmada önemli bir rol oynadığı Türkiye’de yeni, gelişmekte olan aydın zümresini anlatmak için kullandığım bir kavram. Siyasal ve ekonomik iktidarı, entelektüel iktidarla perçinlemek için küçük ve orta ölçekli işletmeciler burjuvalaşırken, KOBİ aydınının da burjuva aydınına dönüşmesi gerekiyor. Ancak AK Parti’nin çevresindeki aydınların çoğunun halen KOBİ aydını tanımına uyan bir nitelikte olduğu ve dolayısıyla siyasetin gerisinde kaldığı görülüyor. Sosyal medya yazarları da bulundukları tarihsel aşama göz önüne alındığında KOBİ aydınlarını andırıyor. Sözgelimi KOBİ’lerle özdeşleşmiş İç Anadolu şehirlerinin entelektüel iktidarı hedefleyen kalkınmacı, cevval gençlerinin İstanbul’un entelektüel sermayesi karşısında işi biraz zor. Tıpkı Anadolu takımlarının, üç büyükler karşısında işinin zor olması gibi... Ya da onca ilerlemeye rağmen halen muasır medeniyetler seviyesini yakalamak için birkaç fırın ekmek yemesi gereken Türkiye’nin, Batı karşısında işinin zor olması gibi... Genç sosyal medya müteşebbisleri bu açmazlarını şimdilik göremiyor. Yine de teşebbüs teşebbüstür, günü geldiğinde sonuç verir. Yani sosyal medyacılar, gelecekte geleneksel medyanın iktidarını yıkabilir. Geleneksel medya mensuplarının sosyal medyadaki en büyük paradoksuna gelince... Gazeteciler ve yazarlar haberden ve yazıdan -az veya çok- para kazanmaya alışmış insanlar. Gelgelelim sosyal medya maaş vermiyor. Bu, ciddi bir ’para’doks. Sosyal medyanın da, ’patronlaşmadığı’ müddetçe eski medyayı yıkması -hedefleyen açısından- fazlasıyla iyimser bir ideal gibi görünüyor.
İsrail’in Twitter operasyonu
Yeni ve haber değeri taşıyan bilgi şu: İsrail gizli servisi Mossad, Twitter’ı pasif izleyici konumundaki sahte (fake) hesaplar üzerinden bir istihbarat kaynağı olarak kullanmanın ötesine geçmiş ve bu platformu bir operasyon sahasına dönüştürmüş. Mossad’ın hâlihazırda yürüyen Twitter operasyonunun iki ayağı var. Bunlardan ilki İsrail’in dış politik çıkarlarına aykırı ya da anti-semitik mahiyette haber ve yorumlar yazan sosyal medya kullanıcılarını kuşatma. Bu kuşatma ’sanal büyükelçi’ ya da ’sanal şövalye’ adı verilen istihbaratçılar tarafından yapılıyor. Algısı değiştirilmek istenen hedef, erkekse ’motive’ olabileceği düşüncesiyle güzel bir kadın tarafından takibe alınıyor. (Hedef kadınsa bunun tersi de geçerli olabiliyor.) Önce ’mention’larla (Hesap sahibinden söz etme) hedefin dikkati çekiliyor. Sonra kurulan sanal sosyal ilişkiyle mümkünse kullanıcının algısı değiştirilmeye çalışılıyor. Hedef çok önemliyse ve sosyal medyada sonuç alınamadıysa ’sanal büyükelçi’, sosyal ilişkiyi arkadaşlık ya da partnerlik gibi daha ileri aşamalara götürmekle yükümlü. Bu birinci faaliyet, daha çok ’sanal kontrespiyonaj’ (istihbarata karşı koyma) mahiyetinde. Bir de espiyonaj faaliyetleri var. Bu faaliyetler kapsamında da hedef ülke (Türkiye) ile ilgili iç meseleler (Kürt sorunu gibi) sosyal medya gündeminde tutuluyor.
FERHAT ÜNLÜ/SABAH-PAZAR
Sosyal medyanın ilkel atası mIRC’nin sanal âlemde Homo sapiens gibi dolaştığı eski internet çağlarında kullanıcılar da o devrin doğasına uygun biçimde öncelikli olarak ilkel güdülerini doyurmanın yollarını arardı. mIRC adlı program üzerinden bağlanılan Zurna, İstanbul, Ankara gibi kanalların bir tür sanal yatak odası işlevi gören özel sohbet odalarında insanlar saatlerce yazışırdı. Kabaca maksat şuydu: Karşı cinsin ilgisini çekmek ve oradaki birkaç saatlik yazışmadan reel bir ilişki türetmek. İnternete, modemin çıkardığı kurbağa vıraklamasına benzer sesleri işitmeksizin bağlanmanın imkânsız olduğu o zamanlardan bugüne çok şey değişti. Tıpkı sosyal medya gibi sosyal medya insanı da evrimleşti. İlkel güdülerini bilinçaltının derinliklerine, zihninin çekirdeğine gömmeyi başardı. Dolayısıyla medenileşti, ilkel güdüler bastırıldıkça entelektüel kaygılar ön plana çıkmaya başladı. Böylece sosyal medya da çöpçatanlık alanı olmaktan çıkıp, iyi kötü bir bilgilenme/tartışma platformuna dönüştü. Şimdilerde bu platformlardan en popüleri, ’yeni orta sınıfın entelektüel mabedi’ diyebileceğimiz Twitter. Bugün devlet başkanlarından sanatçılara, ’celebrity’lerden işadamlarına, bürokratlardan beyaz yakalılara orta ve üst sınıfa mensup pek çok insanın gözdesi olan sosyal medyanın kalesi Twitter’ı masaya yatıracağız. Twitter, sivil toplumun sanal âlemdeki kalelerinden biri. Paradoksal bir biçimde sivil toplumda izlenme, dinlenme paranoyası arttıkça düşünce ve duyguları ifşa etme cüreti de artıyor. Bu, bin dokuz yüz seksen dört’vari her türlü totalitarizme karşı bir meydan okuma (challenge) aslında. Bahse konu tepkiyi, "X-Ray’den geçeceğime kendi irademle anadan üryan soyunurum," cümlesindeki yaklaşımla özetlemek mümkün. Sosyal medyanın üç popüler mabedinden (Twitter, Facebook ve Youtube) gazeteci ve yazarlar için en önemlisi Twitter. Çünkü haber verme işlevi olduğu ve yoruma imkân tanıdığı için mesleğimizle örtüşüyor. Facebook daha çok geleneksel medyanın eğlence (entertainment), Youtube ise TV yayını (broadcasting) fonksiyonunu üstlenen sosyal medya sitesi.
TWITTER’IN KOBİ AYDINLARI
Bu işlev tasnifi ekseninde sosyal medyayı belki ’sanal medya’ olarak da nitelendirmek mümkün. Çünkü yayın; kitlesellikten, zorluklardan uzaklaştıkça yani bireyselleşip, kolaylaştıkça değeri de azalan bir şey aslında. Kolay yayın, çabuk tüketim demek. Yayın kolaylaştığı için ’sosyal medyacı’nın yayın iktidarı da sanallaşıyor. Dolayısıyla sosyal medyada ’medyatik’ faaliyet, kelimenin mecazi anlamıyla da geleneksel medyadakinden daha sanal. Twitter’da 140 karakterle bir şeyler karalayabildikleri için kendilerini önemli yazar ve aydın olarak gören genç insanlar var. Bu bağlamda sosyal medya yazarlarının, geleneksel medya yazarları karşısındaki durumunu, burjuva aydını-KOBİ aydını mukayesesiyle anlatmak mümkün. KOBİ aydını, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomik kalkınmada önemli bir rol oynadığı Türkiye’de yeni, gelişmekte olan aydın zümresini anlatmak için kullandığım bir kavram. Siyasal ve ekonomik iktidarı, entelektüel iktidarla perçinlemek için küçük ve orta ölçekli işletmeciler burjuvalaşırken, KOBİ aydınının da burjuva aydınına dönüşmesi gerekiyor. Ancak AK Parti’nin çevresindeki aydınların çoğunun halen KOBİ aydını tanımına uyan bir nitelikte olduğu ve dolayısıyla siyasetin gerisinde kaldığı görülüyor. Sosyal medya yazarları da bulundukları tarihsel aşama göz önüne alındığında KOBİ aydınlarını andırıyor. Sözgelimi KOBİ’lerle özdeşleşmiş İç Anadolu şehirlerinin entelektüel iktidarı hedefleyen kalkınmacı, cevval gençlerinin İstanbul’un entelektüel sermayesi karşısında işi biraz zor. Tıpkı Anadolu takımlarının, üç büyükler karşısında işinin zor olması gibi... Ya da onca ilerlemeye rağmen halen muasır medeniyetler seviyesini yakalamak için birkaç fırın ekmek yemesi gereken Türkiye’nin, Batı karşısında işinin zor olması gibi... Genç sosyal medya müteşebbisleri bu açmazlarını şimdilik göremiyor. Yine de teşebbüs teşebbüstür, günü geldiğinde sonuç verir. Yani sosyal medyacılar, gelecekte geleneksel medyanın iktidarını yıkabilir. Geleneksel medya mensuplarının sosyal medyadaki en büyük paradoksuna gelince... Gazeteciler ve yazarlar haberden ve yazıdan -az veya çok- para kazanmaya alışmış insanlar. Gelgelelim sosyal medya maaş vermiyor. Bu, ciddi bir ’para’doks. Sosyal medyanın da, ’patronlaşmadığı’ müddetçe eski medyayı yıkması -hedefleyen açısından- fazlasıyla iyimser bir ideal gibi görünüyor.
İsrail’in Twitter operasyonu
Yeni ve haber değeri taşıyan bilgi şu: İsrail gizli servisi Mossad, Twitter’ı pasif izleyici konumundaki sahte (fake) hesaplar üzerinden bir istihbarat kaynağı olarak kullanmanın ötesine geçmiş ve bu platformu bir operasyon sahasına dönüştürmüş. Mossad’ın hâlihazırda yürüyen Twitter operasyonunun iki ayağı var. Bunlardan ilki İsrail’in dış politik çıkarlarına aykırı ya da anti-semitik mahiyette haber ve yorumlar yazan sosyal medya kullanıcılarını kuşatma. Bu kuşatma ’sanal büyükelçi’ ya da ’sanal şövalye’ adı verilen istihbaratçılar tarafından yapılıyor. Algısı değiştirilmek istenen hedef, erkekse ’motive’ olabileceği düşüncesiyle güzel bir kadın tarafından takibe alınıyor. (Hedef kadınsa bunun tersi de geçerli olabiliyor.) Önce ’mention’larla (Hesap sahibinden söz etme) hedefin dikkati çekiliyor. Sonra kurulan sanal sosyal ilişkiyle mümkünse kullanıcının algısı değiştirilmeye çalışılıyor. Hedef çok önemliyse ve sosyal medyada sonuç alınamadıysa ’sanal büyükelçi’, sosyal ilişkiyi arkadaşlık ya da partnerlik gibi daha ileri aşamalara götürmekle yükümlü. Bu birinci faaliyet, daha çok ’sanal kontrespiyonaj’ (istihbarata karşı koyma) mahiyetinde. Bir de espiyonaj faaliyetleri var. Bu faaliyetler kapsamında da hedef ülke (Türkiye) ile ilgili iç meseleler (Kürt sorunu gibi) sosyal medya gündeminde tutuluyor.
FERHAT ÜNLÜ/SABAH-PAZAR