'MODEL ÜLKE'NİN TOPLAMA KAMPLARI! CAN DÜNDAR BAŞBAKANI KIZDIRACAK
Milliyet yazarı Can Dündar, cezaevlerinde yaşanan son olaylardan yola çıkarak "model ülke" vizyonunun bazı yerlerde "kodes ülke" düzeyinde kaldığını belirtti.
Ne yaman çelişki:“Model ülke Türkiye”nin Başbakanı, büyüyen
ülkesinin küresel ekonomideki ağırlığını kanıtlamak için Meksika’ya
giderken, kendisine Urfa Cezaevi’nde yer yokluğundan nöbetleşe
uyuyan tutsakların diri diri yanmasıyla ilgili sorular
soruluyordu.
“Model ülke” vizyonu, “şanlı” Urfa’ya ulaşamamıştı henüz...
Oralar hâlâ “kodes ülke” düzeyinde kalmıştı.
* * *
Mahkumların kapasite fazlalığına isyan etmesi sonucu çıkan ve 13
kişinin canına mal olan yangını vali ve bakanlık yetkilileri
“mahkumların klima kavgası”na indirgedi.
Her medeni ülkede bakanın istifasını gerektirecek bu facia, cezaevi
müdürünün görevden alınmasıyla küllenmeye terk edildi.
Oysa hem Urfa Barosu’nun hem İnsan Hakları Derneği’nin hem de
Meclis Cezaevi Alt Komisyonu’nun raporları, yaklaşan faciayı
önceden haber vermiş, 10 kişilik koğuşlara 30 kişiyi tıkıştırmanın
nasıl bir infiali hazırladığına dikkat çekmiş.
Daha önce benzerleri yaşanmadı mı?
Pozantı’da ağabeyleriyle aynı koğuşa tıkılan sübyanlar isyan etmedi
mi?
Van depreminde kaldıkları cezaevi yıkılınca mahkzmlar firar etmedi
mi?
Pınarbaşı’nda ring aracı ateş alınca içindeki 5 tutuklu yanarak
ölmedi mi?
“Şanlı” Urfa’daki tablo, “Kahraman” Maraş’ta da aynı, “Gazi”
Antep’te de...
Şehirlere “şan” katmak için isimlerine afilli sıfatlar takmak
yetmiyor; orada yaşayanları insan yerine koymak gerekiyor.
* * *
Mahkumlar birbiriyle kavgalıymış da, klima yüzünden tartışma çıkmış
da, cezaevi yönetimi kötüymüş de...
Geçelim bunları:
İşin özü, bu ülkenin son 10 yılda iktidar eliyle büyük bir toplama
kampına dönüştürülmesidir.
2002’de cezaevlerinde 60 bin kişi varken bu sayı bugün 120 bini
aştıysa, yani kodesteki insan sayısı 10 yılda 2 katına çıktıysa
bunu neyle açıklayacaksınız:
1) İktidarın muhalifliği suç haline getirmesiyle...
2) Tutukluluğun cezaya dönüştürülmesiyle...
3) Adaletin kaplumbağa hızında işlemesiyle...
Hükümet, bunlarla yüzleşmek yerine ne çare getiriyor:
Yeni cezaevleri yapmayı...
Yani toplama kampını büyütmeyi...
“Büyüyen Türkiye”nin arka bahçesine hoş geldiniz!
* * *
Bu yangın kolay sönmez.
İçerdeki herkes ve yakınları için ek ceza anlamı taşıyan, insanlık
dışı koşullar düzeltilmedikçe bu facianın ateşi küllenmez.
Bu ülke, madden ve manen taşıyabileceğinden çok daha fazla insanını
tıktı içeri...
Soruşturmanın, görevden almanın, denetime açmanın, daha çok kodes
yapmanın anlamı kalmadı.
Asıl yapılması gereken, adaletin ihyası, muhalefet etmenin suç
sayılmaktan çıkarılması, keyfi tutuklamaların sonlandırılması, özel
yetkili mahkemelerin kaldırılmasıdır.
Ve nihayet Türkiye, “model ülke” cakasını yerle bir eden “büyük bir
hapishane” görüntüsünden kurtulmak istiyorsa, toplumsal barış adına
bir genel affın hazırlığına başlamalıdır.