27 Kas 2013 10:53
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:46
MİT'in gazeteci dinlemesi görmezden mi geliniyor?
MİT'in sahte isimlerle gazetecileri dinlemesi bugün iki yazarın gündemine girdi.
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) yasal
dışı yollarla gazetecileri dinlemesi özellikle T24 haber sitesi
başta olmak üzere, Radikal, Cumhuriyet ve sonradan bunlara katılan
Taraf gazeteleri yaptığı haberlerle konunun gündemde kalmasını
istiyor.
Bugün Ergun Babahan ve Vatan Gazetesi Yazarı Sanem Altan MİT
dinlemelerini yazdı. Babahan, konuyu ''Adalet Bakanı'nın istifasına
yol açacak, hükümeti sarsacak bir skandal Türkiye'de görmezden
gelindi'' cümlesiyle özetliyor. Sanem Altan ise skandal olayın
''ana akım'' medyada yer bulmamasına sitem ediyor.
Ergun Babahan / T24
Yargının nasıl yürütmenin emrinde işlediği ise, MİT'in bazı
gazetecilerin telefonlarını dinlemek için yargıçlarla nasıl eşgüdüm
içinde çalıştığının ortaya çıkmasıyla oldu. Batı tipi gerçek bir
demokraside, Adalet Bakanı'nın istifasına yol açacak, hükümeti
sarsacak bir skandal Türkiye'de görmezden gelindi. MİT'in itirafı
açık: Yabancılarla görüştüğü gerekçesiyle bazı gazetecilerin
dinlenilmesine karar veriyor, bu görüşünü yargıçlarla paylaşıyor ve
yargıçlar da gazetecilerin sahte isimlerle dinlenilmesine karar
veriyor. Yani, yargı herhangi bir bakanlığın bürokratı, hatta Adana
Valisi gibi hizmet etmeyi kabul ediyor iktidara.
Sanem Altan / Vatan
Bakın son günlerde büyük bir skandalla karşılaştık. MİT,
insanların “anayasal haklarını” yargıçlarla “koordineli” olarak
çiğnediğini itiraf eden bir belge gönderdi mahkemeye. Avukat Ergin
Cinmen bu belgeyi gün ışığına çıkardı. T24, Radikal, Cumhuriyet
işin üstüne gitti. Taraf daha sonra bunlara katıldı. Ama
diğerlerinden hiç ses yok. Devletin istihbarat organının, yargının
bağımsızlığını yok eden yasadışı bir uygulamayla insanları
dinlemesi, onların anayasanın teminatı altında olan “iletişim
özgürlüğünü” paramparça etmesi “ana akım medya” denilen medyada hiç
yankı yaratmadı. Bu uygulama, onların ilkelerine aykırı değil mi?
Daha önce generallerin yasadışı işlemleri karşısındaki tutumlarını,
yazılarını hatırlıyoruz, “ilkesel” olarak o uygulamalara karşı
çıkıyorlardı. Ne oldu o ilkelere? O çığlık çığlığa bağıran kalemler
niye sustu?