MİLLİYET'TEKİ DİNOZOR KADRO TASFİYE EDİLMELİ!..ORAY EĞİN'DEN İLGİNÇ ANALİZ!..
Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin; Milliyet Gazetesi´nde Sedat Ergin döneminin bitmesi üzerine bir yazı kaleme aldı.Eğin'e göre Milliyet'in asıl sorunu ne?
Asıl sorun yazar mezarlığı
Pek çok meslektaşımın ve arkadaşımın kınayacağı bile bile Milliyet gazetesinin son dört buçuk yılda benim için ciddi bir başvuru kaynağı olduğunu söylemem gerek. Bu gazetenin Türk basınındaki yeri referans gazetesi olmasıdır zaten; kimyasıyla oynamak, olmadığı bir şeye dönüştürmeye çalışmak olumsuz sonuçlar doğurur. İşin acı tarafı Türkiye'nin en köklü gazetelerinden biri olmasına rağmen, Milliyet aynı zamanda en istikrarsız ve kafası karışık gazetelerden de biri...
Hiçbir genel yayın yönetmeninin bu gazetede uzun süre barınamaması, dönüp dolaşıp aynı insanların ekseninde kalması da bunun açık göstergesi değil mi? Yoksa lanet mi?
Milliyet çizgi olarak sosyal demokrat bilinir... Okurlarının da bu görüşün destekçileri olduğu tahmin edilir. Abdi İpekçi'nin anayasasını yazdığı gazete de bu temeller üzerine kurulmuştur... Nitelikli bir okurun gazetesidir Milliyet; oyunu düşünerek veren, tepkilerini tartan, bir anlamda Cumhuriyet'in çok daha dinamik ve yenilikçi halidir...
Ama gelin görün ki böyle bir gazetenin yazar kadrosunu ağırlıklı olarak liberaller oluşturuyor. Milliyet'te uzun süre manşetlerle köşe yazarları arasında ciddi bir uçurum oluştu. Milliyet'te alıştığımız 'Milliyet okuruna' hitap eden tek bir yazar var: Melih Aşık. Duruşu, tavırları, ironisi, seçtiği haberlerle 'muhalif yazar' oydu...
Ancak Hasan Cemal ve Taha Akyol gibi ağırlıklı yazarlar ön plana çıkarıldı, onların yıldızının parladığını gören Derya Sazak gibiler kolonya kokulu Fehmi Koru'yla arkadaşlıklarının etkisiyle sıkı bir dönüş yaptı. Ve giderek gazetenin yayın politikasıyla yazarlar ayrı telden çalmaya başladı.
Fakat bu çeşitlilik Milliyet'te bir türlü 'yelpaze'ye dönüşmedi; çatışma olarak yansıdı. Ancak son birkaç ayda Milliyet'in birinci sayfalarında gözle görülür bir 'balans ayarı' oluştu, o kadar.
Bu da bir kimya meselesi değil mi?
Ufuk Güldemir, Milliyet'te yaşadığı kısa genel yayın yönetmenliği döneminde yazarların oluşturduğu statükoyu bir türlü aşamadığından yakınırdı. Gazeteye demir atmış ve bir yere kımıldamaya niyeti olmayan, emekliliği de hiç düşünmeyen kimi yazarlar odalara toplanıp Ufuk Güldemir'i patrona şikayet etmiş, gönderilmesi için kulis yapmışlardı.
Nitekim, Güldemir'in beraberinde gelen yazıişleri kadrosu da, iki flaş transfer (Ahmet Altan ve Can Dündar) de Milliyet'te barınanamıştı.
Bütün yayın yönetmenleri Milliyet yazarlarından şikayet eder, ama pek azı bu konuda bir adam atabilir.
Ben, doğrusu Sedat Ergin döneminin daha uzun soluklu olacağını bekliyordum. Tam da Milliyet'in bilinen çizgisinde yöneticilik yapıyordu Ergin... Önemli gelişmeleri, haberlerin ayrıntılarını hep Milliyet'ten takip eder hale gelmiştim. Fikret Bila, üzerindeki 'Ecevit etkisini' atmış, Ergin'den boşalan 'Ankara'nın bir bileni' konumuna çok iyi yerleşmişti mesela...
'Keşke, biraz daha atak davransaydı' diye düşünürdüm hep. Gazetenin üzerine çöken ağırlığı, yaşlılığı biraz olsun yok etse, daha dinamik bir Milliyet yapsa... Sanırım, o da yazarlar duvarını aşamadı ya da aşmak için özel bir çaba sarf etmedi...
Yine de Milliyet'in Sedat Ergin dönemini özetleyecek birkaç kelime bence mirasını yeteri kadar açıklar: İnandırıcılık, güvenilirlik, duruş...
Ama bütün bunlara rağmen Sedat Ergin dönemi bitti...
Çünkü günümüz gazeteciliğinde artık tek başına inandırıcı olmak, tek başına güven sağlamak ya da sadece habercilik yapmak eski kadar önem ifade etmiyor. Okurun beklentileri ve medyadaki yeni gelişmeler artık başka türlü bir dil talep ediyor.
Ve maalesef 'popüler gazeteler de olsun, ciddi gazeteler de olsun, herkes bir arada yaşasın' diye bir fikrin karşılığı olmadığı ortaya çıkıyor.
Tayfun Devecioğlu ve Mehmet Tezkan'ın tasarlayacağı yeni Milliyet'in böylesi bir medya ikliminde, mesleğimiz açısından dünya çapında bir geçiş sürecinde nasıl bir gazete olacağı ister istemez merak konusu.
Kuşkusuz temel ilkelerden sapmadan, daha popüler bir Milliyet yapacaklardır. İkisi de iyi haberci, iyi yönetici sonuçta. Sicilleri ortada. Duruşları da. Belki de günümüze uygun bir referans gazetesi oluşturup, basına yeni bir model katacaklar. Merakla bekliyorum.
Umarım ilk olarak gazetenin 50 yıldır üzerine çökmüş ve Milliyet'te herhangi bir yenilik yapılmasına engel olan dinozor kadroyu tasfiye etmekle işe başlarlar... Onu başarırlarsa, devrim yapmış olurlar. Sonrası da zaten kendiliğinden gelecektir.
Oray Eğin/AKŞAM