20 Şub 2017 13:43
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:30
Milliyet yazarı o soruya cevap aradı: Medya seçim sandıklarını ne kadar etkiler?
Milliyet yazarı Özay Şendir, Cumhuriyet tarihinin en önemli referandumunun yapılacağı 16 Nisan'da medyanın seçim sonuçlarını etkileme gücünü kaleme aldı.
Özay Şendir'e göre medya seçim sonuçlarını etkileme gücüne sahip
değil. Ve bunu da dünyada yaşanan seçimleri örnek vererek
gösteriyor Şendir...
Seçim dönemlerindeki reyting sonuçlarını da bu tezine kanıt olarak sunan Milliyet yazarı 1 Kasım 2015 ve 1 Haziran 2015 seçimlerinden önceki günlerde seçmenin tartışma programları yerine dizileri tercih ettiğini belirtiyor.
İşte Şendir'in "Medya sandıkları ne kadar etkiler" başlıklı bugünkü yazısı:
Eğer medya seçim sonuçlarını etkileme gücüne sahip olsaydı,
Tüm Alman medyasının yerden yere vurduğu, sağ popülist, Almanya İçin Alternatif Partisi her seçimde oyunu katlayarak ilerleyemezdi.
Fransa’da 23 Nisan’da ilk turu yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde aşırı sağcı Ulusal Cephe Adayı Marine Le Pen anketlerin tepesinde çıkmazdı.
İspanya’da 10 sene kadar önce evlerinden zorla atılanların oluşturduğu Podemos Partisi, Barselona’da belediye başkanlığını kazanamaz, Aralık 2015 seçimlerinde de Meclis’e giremezdi.
50 yıllık tarihinde ilk kez bir adaydan yana tavır alan Foreign Policy Dergisi, Washington Post, New York Times, CNN gibi devlerin desteğiyle Hillary Clinton, ABD Başkanı olurdu.
Tüm medyanın yüklendiği Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mart 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, 2002 seçimlerinden sonra da Başbakan olamazdı.
Propaganda medyası işe yarasaydı Sovyetler Birliği dağılmazdı.
Eğer medyanın herhangi bir konuda etkileme gücü olsaydı, medyası olduğu söylenen Fenerbahçe, şampiyonlukları son maçta kaçırmazdı...
Ama medyanın büyük bir önemi var,
15 Temmuz’da eğer medya susturulmuş olsaydı FETÖ’nün cunta girişimi başarılı olabilir ve bugün bambaşka bir Türkiye’de yaşıyor olabilirdik...
Medyanın sandıklar için taraf olmasının bir değeri yok ama sandığa giden seçmenin karar verme sürecinde en önemli bilgi kaynağı yine medya.
DİZİ Mİ AÇIK OTURUM MU?
Aynı zamanda birer seçmen olan televizyon seyircisi aslında kararını televizyonlardaki tartışma programlarına göre vermiyor hatta o programları seyretmiyor bile.
Mesela 1 Kasım 2015 seçimlerinden önceki günlerde, 28 Ekim’de Diriliş Ertuğrul birinci gelmiş, sonra diziler, evlendirme programları, haber bültenleri sıralanmış, partilerin propaganda konuşmaları ancak 21. olabilmiş. Diğer günlerde de dizi egemenliği devam etmiş.
1 Haziran 2015 seçimlerinden önce, son propaganda akşamında Karagül, Arka Sokaklar, Recep İvedik 2 filmi paylaşmış ilk 3 sırayı. Daha eğitimli olduğu söylenen AB grubunda Karagül, Medcezir, Güldür Güldür Show olarak değişmiş sıralama...
Peki 16 Temmuz günü nasıl sıralanmış reyting listesi biliyor musunuz? En çok seyredilen ilk 5 programın tamamı ana haber bültenleri ve haber bültenleri...
Demek ki seçmen normal zamanlarda televizyonlara bakarak karar vermiyor ama bilinmezliklerle dolu zamanlarda haber arıyor, bilgi sahibi olmak istiyor. O yüzden sadece açık oturum ya da haber programlarına çıkarak seçmeni etkilemek mümkün değil. Maalesef bizim insanımız dizilerdeki kurmaca işlere kendi hayatından daha çok değer veriyor.
SOSYAL MEDYA ALTERNATİFİ...
Türkiye’de televizyon izleyicisinin en fazla ekran başında olduğu saat 21.00-21.59 arası.
Bu zaman diliminde yaklaşık 30 milyon kişi televizyon seyrediyor ama bu saat dilimi aynı zamanda dizilerin hüküm sürdüğü saatler.
Türkiye’de yayınlanan tüm gazetelerin günlük toplam tiraj sayısı 3 milyon seviyelerinde.
İşte bu noktada sosyal medyanın önemi ortaya çıkıyor...
Bir kişinin birden fazla hesabı takip ettiğini unutmadan bakalım rakamlara:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 milyon 879 bin, Cumhurbaşkanlığı hesabının da 4 milyon 290 bin takipçisi var Twitter’da.
Başbakan Binali Yıldırım’ın mavi tık almış onaylı hesabı yok, fan hesabında takipçi sayısı 773 bin 36.
Başbakanlık Resmi hesabının takipçi sayısı yaklaşık 638 bin.
Ak Parti’nin 545 bin 396 takipçisi var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 4 milyon 406 bin takipçisi var.
CHP’nin resmi Twitter hesabında takipçi sayısı 448 bin 200 civarında.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 3 milyon 107 bin takipçisi var.
MHP’nin resmi twitter hesabında takipçi sayısı 431 bin 811.
Selahattin Demirtaş’ın hesabında tutuklu olduğu için kasımdan beri hareket yok ama 1.5 milyon civarında takipçisi var.
HDP’nin takipçi sayısı da 551 bin 434.
Rakamlar gösteriyor ki sosyal medya siyaset arenası için giderek önem kazanan bir platform.
Yani taksiciler, berberler ve hatta kulaktan kulağa iletişim hala çok önemli ama sosyal medyayı da hesaba katmak gerek.
Referandum sürecinde bunu daha çok hissedeceğiz zaten...
Seçim dönemlerindeki reyting sonuçlarını da bu tezine kanıt olarak sunan Milliyet yazarı 1 Kasım 2015 ve 1 Haziran 2015 seçimlerinden önceki günlerde seçmenin tartışma programları yerine dizileri tercih ettiğini belirtiyor.
İşte Şendir'in "Medya sandıkları ne kadar etkiler" başlıklı bugünkü yazısı:
Eğer medya seçim sonuçlarını etkileme gücüne sahip olsaydı,
Tüm Alman medyasının yerden yere vurduğu, sağ popülist, Almanya İçin Alternatif Partisi her seçimde oyunu katlayarak ilerleyemezdi.
Fransa’da 23 Nisan’da ilk turu yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde aşırı sağcı Ulusal Cephe Adayı Marine Le Pen anketlerin tepesinde çıkmazdı.
İspanya’da 10 sene kadar önce evlerinden zorla atılanların oluşturduğu Podemos Partisi, Barselona’da belediye başkanlığını kazanamaz, Aralık 2015 seçimlerinde de Meclis’e giremezdi.
50 yıllık tarihinde ilk kez bir adaydan yana tavır alan Foreign Policy Dergisi, Washington Post, New York Times, CNN gibi devlerin desteğiyle Hillary Clinton, ABD Başkanı olurdu.
Tüm medyanın yüklendiği Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mart 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, 2002 seçimlerinden sonra da Başbakan olamazdı.
Propaganda medyası işe yarasaydı Sovyetler Birliği dağılmazdı.
Eğer medyanın herhangi bir konuda etkileme gücü olsaydı, medyası olduğu söylenen Fenerbahçe, şampiyonlukları son maçta kaçırmazdı...
Ama medyanın büyük bir önemi var,
15 Temmuz’da eğer medya susturulmuş olsaydı FETÖ’nün cunta girişimi başarılı olabilir ve bugün bambaşka bir Türkiye’de yaşıyor olabilirdik...
Medyanın sandıklar için taraf olmasının bir değeri yok ama sandığa giden seçmenin karar verme sürecinde en önemli bilgi kaynağı yine medya.
DİZİ Mİ AÇIK OTURUM MU?
Aynı zamanda birer seçmen olan televizyon seyircisi aslında kararını televizyonlardaki tartışma programlarına göre vermiyor hatta o programları seyretmiyor bile.
Mesela 1 Kasım 2015 seçimlerinden önceki günlerde, 28 Ekim’de Diriliş Ertuğrul birinci gelmiş, sonra diziler, evlendirme programları, haber bültenleri sıralanmış, partilerin propaganda konuşmaları ancak 21. olabilmiş. Diğer günlerde de dizi egemenliği devam etmiş.
1 Haziran 2015 seçimlerinden önce, son propaganda akşamında Karagül, Arka Sokaklar, Recep İvedik 2 filmi paylaşmış ilk 3 sırayı. Daha eğitimli olduğu söylenen AB grubunda Karagül, Medcezir, Güldür Güldür Show olarak değişmiş sıralama...
Peki 16 Temmuz günü nasıl sıralanmış reyting listesi biliyor musunuz? En çok seyredilen ilk 5 programın tamamı ana haber bültenleri ve haber bültenleri...
Demek ki seçmen normal zamanlarda televizyonlara bakarak karar vermiyor ama bilinmezliklerle dolu zamanlarda haber arıyor, bilgi sahibi olmak istiyor. O yüzden sadece açık oturum ya da haber programlarına çıkarak seçmeni etkilemek mümkün değil. Maalesef bizim insanımız dizilerdeki kurmaca işlere kendi hayatından daha çok değer veriyor.
SOSYAL MEDYA ALTERNATİFİ...
Türkiye’de televizyon izleyicisinin en fazla ekran başında olduğu saat 21.00-21.59 arası.
Bu zaman diliminde yaklaşık 30 milyon kişi televizyon seyrediyor ama bu saat dilimi aynı zamanda dizilerin hüküm sürdüğü saatler.
Türkiye’de yayınlanan tüm gazetelerin günlük toplam tiraj sayısı 3 milyon seviyelerinde.
İşte bu noktada sosyal medyanın önemi ortaya çıkıyor...
Bir kişinin birden fazla hesabı takip ettiğini unutmadan bakalım rakamlara:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 milyon 879 bin, Cumhurbaşkanlığı hesabının da 4 milyon 290 bin takipçisi var Twitter’da.
Başbakan Binali Yıldırım’ın mavi tık almış onaylı hesabı yok, fan hesabında takipçi sayısı 773 bin 36.
Başbakanlık Resmi hesabının takipçi sayısı yaklaşık 638 bin.
Ak Parti’nin 545 bin 396 takipçisi var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 4 milyon 406 bin takipçisi var.
CHP’nin resmi Twitter hesabında takipçi sayısı 448 bin 200 civarında.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 3 milyon 107 bin takipçisi var.
MHP’nin resmi twitter hesabında takipçi sayısı 431 bin 811.
Selahattin Demirtaş’ın hesabında tutuklu olduğu için kasımdan beri hareket yok ama 1.5 milyon civarında takipçisi var.
HDP’nin takipçi sayısı da 551 bin 434.
Rakamlar gösteriyor ki sosyal medya siyaset arenası için giderek önem kazanan bir platform.
Yani taksiciler, berberler ve hatta kulaktan kulağa iletişim hala çok önemli ama sosyal medyayı da hesaba katmak gerek.
Referandum sürecinde bunu daha çok hissedeceğiz zaten...