MİLLİ GAZETE'DEN YAPRAK DÖKÜMÜ! BU KEZ HANGİ YAZAR AYRILDI?
Milli Gazete düşünce sayfası yazarları Hüseyin Akın ve Osman Toprak'ın ardından bir isim daha veda etti.
Milli Gazete düşünce sayfası yazarları Hüseyin Akın ve Osman Toprak'ın ardından, aynı sayfa yazarlarından, Ayhan Demir de bir veda yazısı kaleme aldı. İşte Ayhan Demir'in "Bitmedi, devam edecek..." başlıklı yazısı:
Bitmedi, devam edecek
Refah Partisi rozeti alabilmek için, apartman apartman dolaşarak, posta kutularına el ilanı dağıttığımda henüz ilkokula gidiyordum. Milli Gençlik Vakfı ile ortaokul yıllarında tanıştım. Bize ilk öğretilen şey, o meşhur slogan idi: "Önce Ahlâk ve Maneviyat." Lise ikinci sınıfa geçtiğimde, iki yıl boyunca devam edecek, okul başkanlığına layık görüldüm. En yakın arkadaşımla birlikte Millî Gazete dağıtmamız da, yine bu yıllara denk geliyordu.
Mühendislik eğitimi almaya hak kazandığım şehre gittiğimde, ilk yaptığım şey Milli Gençlik Vakfı'nı bulmak oldu. Üniversite birinci sınıf öğrencisiyken, herkesin bildiği ayak oyunlarıyla, Refah Partisi iktidardan uzaklaştırıldı. Fakat biz, girdiğimiz yoldan uzaklaşmadık, Fazilet Partisi'yle yürüyüşümüze devam ettik. Yeri geldi, sabahlara kadar, afiş ve pankart astık. Yeri geldi, gece yarılarına kadar, kapı kapı dolaştık.
Üniversite son sınıfa geldiğimde Fazilet Partisi de kapatıldı. Kapatılan, yolumuz değil, sadece bir partiydi. Bu sebeple, Saadet Partisi ile yürümeye devam ettik. Saadet Partisi Avcılar İlçe Gençlik Kolları ve İlçe Yönetim Kurulu'nda vazife yaptım. Son olarak Saadet Partisi İstanbul İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu listesinde yer aldım. Yol artık daha engebeli ve biz daha yalnızdık. Horlandık ve itildik ama asla, tıpkı bugün olduğu gibi, ideallerimizden vazgeçmedik.
Bir zamanlar sokak sokak dağıttığım gazetede, 2005 yılından bugüne kadar, beş yıl boyunca Balkanlar üzerine köşe yazarları kaleme almak nasip oldu. Bosna'dan Kosova'ya, Arnavutluk'tan Makedonya'ya, Sancak'tan Batı Trakya ve Bulgaristan'a kadar uzanan bu coğrafyada neler olduğunu sizlere aktarmaya çalıştım. Tüm bunları yaparken tek amacımız, "Yaşanabilir bir Türkiye" ve Yeni bir Dünya" kurulmasına vesile olmaktı. Ancak 11 Temmuz 2010'dan sonra ezberimiz bozuldu.
Ahlâk Nizamı kurmak için yola çıkanlar, adeta toplu bir cinnet içerisindeydi. Düşmana dahi söylenmeyecek sözler, bir vazife şuuruyla, bir kardeşten diğerine söylendi. En mahrem meseleler, canlı yayınlarda, halka arz edildi. Kalem ve kâğıt, silah ve siper haline geldi. Her yer ağzına kadar hakaret, iftira, yalan ve fitne doldu.
Açık söylemek gerekirse, gelinen nokta itibariyle, hoş olmayan bir yerdeyiz. Sağlam bir duruş ve yüksek bir tarih şuuru kazandırmak adına yapılacak bir vazife kalmadı. Daha fazla kavgaya, daha fazla çatışmaya ve anlamsız zaman kayıplarına hiç gerek yok. Bir başka ifadeyle, bu sayfadaki son cümleleri söylemenin zamanı geldi.
Elbette, henüz sözümüz ve yolumuz bitmedi. Daha söyleyecek çok sözümüz, yürüyecek çok yolumuz var. Bu sebeple, sadece şimdilik, lütfen haklarınızı helal edin. Allah'a emanet!