Milli Gazete'den olay Papa manşeti! Hoş gelmedin Papa!
Milli Gazete’nin bugünkü manşetinde Papa'yı taşıdı ve “Hoş gelmedin” başlığına yer verildi.
Papa 1. Francis Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetlisi olarak bugün
Türkiye’ye geldi.
Milli Gazete’nin bugünkü manşetinde yer alan haberde ise Papa
Francis’in silueti kullanılarak, “Hoş gelmedin” başlığına yer
verildi. Haberde, “Ne Vatikan’ın devlet başkanı sıfatınızla.. Ne de
Hıristiyan dünyasının Papası misyonunuzla size hoş geldiniz
diyemiyoruz” denildi.
Milli Gazete’de yer alan “Hoş gelmedin” başlıklı haber şöyle:
Kutsiyetpenahları Papa Fransuva hitabıyla başlayan bir mektupla
çağrıldın ülkemize.
O, elindeki mektubun zarfını biz de açtık.
Okuduk ve yazılanları REDDETTİK. Bunu bil.
Deneme“Yüce kişilik” denildi şahsınıza. “Dünya barışı ve insanlığın
kardeşliği ve huzuru için göstermekte olduğunuz değerli
gayretleriniz” olduğu ifade edildi.. Sizden “dünya barışı”
istendi.
Her şeyden önce bilmenizi isteriz ki; şahsınıza gönderilmiş olan o
“davet mektubu” bu milletin size karşı hissettiği duyguları
yansıtmıyordu.
Bilmenizi isteriz ki, bu millet için “kutsiyetpenahları”; medet
umulacak bir “makam”, sığınılacak bir liman
olamazsınız. Belki, Hıristiyan dünyasının “yüce
kişiliğisiniz”, ama “Hak geldi, batıl zail oldu” ayet-i kerimesi
mucibince bu milletin indinde “yüce kişilik” asla değilsiniz.
Bizden böylesi iltifatlar bekleme. ÜZÜLÜRSÜN!
*
Yine bilmenizi isteriz ki, bugün ayak basacağınız bu topraklar, tam
19 haçlı seferine ve sizin zulmünüze şahitlik eden topraklardır. Bu
topraklar, sizin haçlı seferlerinizi yerle bir eden ecdadımızın
kanlarıyla sulanmış topraklardır. Bu topraklar, İslam’la müşerref
olmuş, İslam’ın adaleti ve barışıyla tanışmış topraklardır. Bu
topraklar, siz yokken “huzuru bulmuş” topraklardır..
Tarihin sayfalarında muhafaza edilen zulümlerinizi ne dünya unuttu
ne biz. Ne de mazlum halklar.
Biz Kilise’yi… Biz Papaları kendi inananlarına bile reva gördüğü
zulümlerle de biliyoruz.
Ortaçağ’daki karanlığınızı bugünlere taşımadınız mı sanki?
İslam coğrafyasındaki gözyaşı ve kan sizin eseriniz değil mi?
Boşverin asırlar öncesini.. Vatikan’ın hemen yanı başındaki
Bosna’da gördük sizi, Müslümanlar katledilirken. Sizin barışınızı,
özgürlüğünüzü, sizin adaletinizi Kıbrıs’ta gördük. Daha dün
Cezayir’deydiniz.. Bugün Irak’tasınız zulmünüzle… Mali’desiniz,
Orta Afrika’dasınız.. Libya’dasınız.. Müslümanın nefes aldığı her
coğrafyada Müslüman’ın gırtlağında sizin eliniz var.
Afrika’ya “İncilinizi” götürürken, o koca bir kıtanın
zenginliklerini çalan, insanlarını aç bırakan, açlıktan ölüme terk
eden siz değil misiniz? Hala Avrupa’nın, Amerika’nın, batının
insanı rahat yaşasın, iyi yaşasın diye sömürülmüyor mu
insanlık?
Siz emperyalizmin faşizmin ve ırkçılığın anavatanı olan Batı’nın
sesisiniz. Bunu da biliyoruz.
Dinlerarası diyalogdan bahsediyorsunuz.
Tahrip ettiğiniz İncil’in üzerine el basarak yemin eden Başkanlar
var. Devlet başkanları var. Bunlar Müslümanların üzerine bomba
yağdırmaya devam ederken hangi yüzle diyalogdan, hangi vicdanla
barıştan bahsedebiliyorsunuz…
Hangi fikir, hangi tarih, hangi anlayışla kendinizi bir barış
elçisi olarak görüyorsunuz. Tarih boyunca Müslüman kanı döküp bugün
geldiğiniz bu Müslüman ülke de “Barış”ın tesisini ummanız ve
kendinizi bu konuda taraf saymanız ne kadar da zavallıca
duruyor.
Sahi söylediğinize gerçekten de inanıyor musunuz?
Diyalogtan ve barıştan bahsederken, kadına, kız çocuklarına,
kölelere özgürlüğünü ve haklarını hangi inancın verdiğinden
gerçekten haberdar değil misiniz? Savaşa girerken bile “yaşlılara,
kadınlara, çocuklara ve ağaçlara” zarar vermeyi yasaklayan bir
dinden haberiniz yok mu? İnansın-inanmasın tüm insanların huzurunu
hedefleyen başka bir inanç görmediniz mi, duymadınız mı şimdiye
kadar?
Sizi “diplomatik dille” övenler önemli birşeyden bahsetmeyi
unutmuş. Biz elhamdülillah Müslümanız. Ve inançlı insanlar için
dinlerarası dialogla alakalı en makul tavır şudur; “İndallah’ta tek
makbul din İSLAM’dır”
Şunu bil! Diyalog safsatasının “putlarını kırdık” sen gelmeden.
Boşuna nefes tüketme.
Şunu da unutma Ey Papa! Yedi düvel yüklendi ama “bu necip
milletin imanını” yüreğinden söküp alamadı.
*
Ankara’dan sonra İstanbul’a da geleceksin…
İstanbul, Efendimiz (s.a.v.)’in müjdesiyle, “kutlu askerlerin”
fethiyle şereflendi. Diğer haleflerin gibi sen de Ayasofya’yı
ziyaret edeceksin.. Hatırlatalım; fethin ruhunu çalamazsın!
Ayasofya fethin mührüdür. Fethin bu mührü, bu millete emanettir!
O’nu söküp alamayacaksınız…
Bir gün, ama mutlaka bir gün; Fatih’in torunları, “Fethin
emanetçileri” Ayasofya’ya biletle değil, abdestle de girecek!
Tüm bunlara rağmen maalesef ülkemizde eliniz sıkılacak..
Törenler yapılacak;
Ayaklarınızın altına kırmızı halılar serilecek..
İltifatlar yapılacak.. Hoş geldiniz denecek size…
İslam dünyası karış karış işgal edilirken. Koalisyon güçleri
Irak’ta 2 milyon Müslümanı katlederken, Afganistan’dan her gün
onlarca Müslümanın öldürüldüğü haberlerini alırken.. Tüm bunlar
karşısında tavrınızı biliyorken.. Ne Vatikan’ın devlet başkanı
sıfatınızla.. Ne de Hıristiyan dünyasının Papa’sı misyonunuzla size
hoş geldiniz diyemiyoruz.