MİLLİ GAZETE YAZARI MEHMET ŞEVKİ EYGİ'DEN ŞOK KARAR!
İslamcı yazar, Mehmet Şevket Eygi yıllardır oturduğu Sultanahmet'teki evinden çıkartılmak isteniyor.
Hazine, altında Bizans Magnaura Sarayı kalıntıları olduğu iddiasıyla Eygi’nin oturduğu binanın tapusunun iptal edilmesi ve mülkün kamulaştırılması için mahkemeye dava açtı.
Yaşanılan hukuksuzluğa tepki gösteren Eygi, kütüphanesini satıp Türkiye’den ayrılmayı düşünüyor.
Yaşanılan hukuksuzluğa tepki gösteren Mehmet Şevket Eygi, yapılanları Milli Gazete’ye değerlendirdi. İşte o değerlendirme:
BÖYLE BİR REZİLLİK TARİHTE GÖRÜLMEMİŞTİR
Eygi, "Devlet, Hazine avukatı vasıtasıyla, Sultanahmet’te halen oturmakta olduğum dairemi elimden almak üzere tapu iptal davası açtı. Dairemin tapusu çok sağlamdır. Herhangi bir ihtilaf vs mevzuubahis değildir. Devlet, tapumun iptalini istiyor ama herhangi bir istimlâk bedeli ödemekten bahsetmiyor. Mahkeme masraflarını da bana yüklüyor. Yâni bendenizin malını elinden alıp sokağa atmak istiyor. Böyle bir rezillik tarihte görülmemiştir. Bu büyük bir haksızlık ve adaletin-insafın ayaklar altına alınmasıdır" dedi.
SULTANAHMET’İN TOPRAK ALTI KALINTI DOLU
"Ben konunun basına yansımasını istemedim, dostlarım kendilerine yazdığım mektubu medyaya intikal ettirmiş" diyen Eygi şunları kaydetti:
"Tapu iptali davasının gerekçesi veya bahanesi şudur: Oturduğum binada Bizans Magnaura Sarayı kalıntıları varmış. Bu iddia doğru değildir. Magnaura kalıntıları bir kilometre uzunluğunda olup, oturduğum binanın yanında bir miktar kalıntı görülmektedir ama onların tapusu başka bir şahsa aittir.
Magnaura kalıntıları tapu iptal davası konusu olabiliyorsa, niçin civardaki öteki bina sahipleri aleyhinde de dava açılmamıştır. Sultanahmet’in toprak altı zaten kalıntılarla doludur. Suriçi’nde nereyi kazsanız tarih ve arkeoloji fışkırır"
İSTANBUL VALİSİ: YAPACAK BİR ŞEY YOK
Rant mafyasının altını çizen Eygi, "Oturduğum apartman bahçeli, deniz gören bir mülktür ve son yıllarda değeri artmıştır. Mülkümüz birçok rant kurdunun dikkatini, ilgisini ve iştahını çekmektedir. Devlet istimlâk bedeli ödemeden mülküme el koymak istemektedir. Dava açtığım zaman bu davanın sonunu görmeye ömrüm vefa etmez. Devlet hem aleyhimde tapu iptal davası açmış, hem de tapuya ihtiyatî tedbir koydurtmuştur. Bendenizin, İstanbul’da oturacağı başka bir mülkü yok. Evden atıldığım takdirde yeni bir mülk alabilecek para ve servetim de yok.
Bendeniz uzun yıllar boyunca inançlarım, fikirlerim, görüşlerim yüzünden ağır baskılara maruz kaldım. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde süründüm. Hapishanelerde çürüdüm. Altı seneye yakın yurt dışında sürgünde yaşamak zorunda kaldım. İki günlük gazetem süresiz kapatıldı... Şimdi de bu iş başıma geldi. İstanbul Valisi aradı, yapacak bir şey yok dedi.
Bu haksızlık düzeltilmezse bir yere vakfetmeyi düşündüğüm kütüphanemi satarak ya da bir ülkeye bağışlayarak Türkiye’yi tek edeceğim." ifadelerini kullandı.