MHP'de kavga özel hayata uzandı; ülkücü yazar Bahçeli'nin bekârlığını sorguladı
Ülkücü gazete Yeni Çağ yazarı Ergun Kaftancı, MHP içerisinde yaşanan genel başkanlık kavgasını özel hayata da taşıdı.
Ülkücü gazete Yeni Çağ yazarı Ergun Kaftancı, MHP
içerisinde yaşanan genel başkanlık kavgasını özel hayata da taşıdı.
Kaftancı, "Bahçeli'nin fıtratında da oturulduğu koltuktan
kalkmama ve MHP'yi tek başına yönetme tutkusu ağırlıklı olarak
mevcut... Evlenmeyip bekâr yaşamakta ısrar etmek de tutku mudur
bilemiyorum. Onu da psikologlara soracağım" dedi.
Kaftancı’nın Yeni Çağ’da “AKP neydi, ne oldu”
başlığıyla bugün (10.05.2016) yayımlanan yazısı şöyle:
İKİ bin ikide AKP iktidara geldiğinde nasıl bir partiydi
hatırlayın...
ANAP'ın taklidi şeklindeydi...
İçinde her görüş ve düşünceden insan
vardı...
Cins cins toplandılar...
İslamcılara ek olarak liberaller, ılımlılar,
milliyetçiler, hatta sosyalist görüşlere sahip olanlar...
Hepsi bir araya geldi...
...........................
Turgut Özal'ın siyasette reform
anlayışıyla kurduğu dört eğilimli partinin bugün yerinde yeller
esiyor...
Olsun...
ANAP ve Turgut Özal, Recep Tayyip Eroğan'a da
esin kaynağı oldu ya, siz ona bakın...
Sonuçta AKP de dört ayaklı doğdu...
...........................
Partide, bu dört eğilime mensup isimler hâlâ
var...
Ama hepsi susmuş ve bir köşede pısmış
durumda...
Sessiz ve sakin duruyorlar...
Çünkü parti, kurulduğu günlerdeki geniş
hoşgörüden uzaklaşmış halde...
Kimse, eğilimini ve tercihini belli etmek
istemiyor...
Yine kimse, ses çıkararak ve kafa kaldırarak
"Persona Non Grata" yani istenmeyen adam olmak niyetinde değil.
Aksini yapan, siyaseten "Kıç altı" olacağını
biliyor!
...........................
AKP artık salt İslamcı olanların yönetimine
girmiş bir partidir..
Olağanüstü kongreye, bu kesimin ağırlığı altında
gidiliyor...
Mevcut üst düzey kadroya dikkatli bakan herkes,
partinin nasıl bir yönetimin eline geçmek üzere olduğunu kolayca
görebilir.
..........................
Kişiler gibi kurumların da manevi dünya anlayışı
olabilir.
O anlayışa bağlı olarak yürüyebilirler...
Ancak bu yürüyüş, başkalarını dışlayarak, ezerek
ve görmezden gelerek yapılamaz...
AKP bugün öyle yürüyen bir siyasal kuruluş
haline geldi...
...........................
AKP'ye ilişkin bir benzetmem de şu...
Tek kanatlı uçak uçamaz, "Küütt" diye düşer!
..........................
Yabancı gözlemciler ise
AKP'nin geldiği noktaya bakarak yaptıkları değerlendirmelerde,
iktidar partisinin 2002'den bu yana yaşadığı değişimleri ve partide
İslamcılığın ağırlık kazanmasını Erdoğan'ın izlediği iç ve dış
politikalara bağlıyor...
Yanlış ya da doğru...
El âlemin görüşü de bu!
GALİBA TERS İŞLER YAPIYORUZ
-------------------------------------
İNSANLARIN hayatında
tutkular olabilir...
Mesela benim yığınla tutkum
var...
Kız torunuma "Tutku" adının
verilmesini çok istedim; lakin babası, "Naz" adını seçti, tutkum da
şekillenmemiş olarak dilime yapışıp kaldı...
Bir başka tutkumu ise
gerçekleştirmeyi başardım...
Rahmetli anama bakarak yapımını
öğrendiğim her çeşit yemeği, profesyonel bir aşçı kadar hızlı,
lezzetli ve herkesin damağına hoş gelecek şekilde
üretebiliyorum...
Böylece çocukluğumdan bu yana
tutkularımdan birini gerçekleştirmiş oldum...
İnsan yemek yaparak da mutlu
oluyormuş...
..........................
Bazılarının fıtratında
-Yaradılışında- liderlik tutkusu vardır.
Kalabalıkları yönlendirmek
isterler...
Bunların içindeki toplumu yönetme
tutkusu hiç eksilmez, zamanla artabilir de...
Evini, sporu seviyorsa spor
kulübünü, sosyal hayatı seviyorsa mesela "Bülbül Sevenler
Derneği"ni, siyasetçiyse mensubu olduğu partiyi, ya da ülkeyi
yönetmek tutkusundan kendilerini alamazlar...
..........................
Başbakan Ahmet Davutoğlu'unda
partiyi ve ülkeyi yönetme tutkusu o kadar güçlü değilmiş...
Bırakıp gitmesinden bu
anlaşılıyor...
Ama Recep Tayyip Erdoğan'da yönetme,
hem de bir başına yönetme tutkusunun çok güçlü olduğunu söylemek
mümkün...
..........................
Dediğim gibi tutku, fıtratla
bağlantılı...
DERKENAR
--------------
KEMAL Kılıçdaroğlu henüz belli
etmedi ama Devlet Bahçeli'nin fıtratında da oturulduğu koltuktan
kalkmama ve MHP'yi tek başına yönetme tutkusu ağırlıklı olarak
mevcut...Evlenmeyip bekâr yaşamakta ısrar etmek de tutku mudur
bilemiyorum. Onu da psikologlara soracağım!
ŞİMDİKİ SORULAR BUNLAR
--------------------------------
21. YÜZYIL'da milletlerin çoğu
demokrasiye koşarak gitmek uğruna can veriyor. Biz ise geri vitese
takıp tersine gitmeye ve demokratik zeminden uzak kalmaya
çalışıyoruz. Yaptığımıza ne denir, bize de hangi isim yakıştırılır
bilemiyorum...
İkincisi...
Son gelişmelere bakarak şunu da
cevaplamak lâzım...
Bu anlayışla çağdaş demokrasiye
ulaşabilir miyiz?
SONUNDA TIR'LATTILAR
----------------------------
YURTTAŞA "Gavat"
(*) diyen vali var ya...
Halen Sakarya'da görev
yapıyor...
O
iğrenç söylemi unutturmak için de yerel basına ve kentin ileri
gelen siyasetçilerine şirin gözükmeye çalışıyor...
..........................
Yurttaşa hakaret eden valinin
korumaları da acayip...
Acayip olmayan zaten acaip
işler yapmaz!
Nitekim korumalar, görevde
olmadıkları sırada ağır aksak giden ve polis aracına yol vermekte
geciken TIR'a mermi yağdırmış...
Aracın lastiği patlamış; şoför
marifetliymiş ki aracını devirmeden durdurabilmiş...
..........................
Hatırlatalım; polis kovboy
değildir, sığır çobanı ruhu da taşıyamaz...
Anlaşılan korumalar ağzı bozuk
validen esinlenmiş, tırlamış ve silaha sarılmış...
..........................
Orasının Teksas olmadığını,
Sakarya olduğunu bunlara kim hatırlatacak
acaba!
.........................
(*) "Gavat" sözcüğü af buyrun,
"Pezevenk"anlamındadır.
BİR SÖZ
--------------------
TAŞ, bin bahar da
görse asla yeşermez, filizlenmez...