Metin Akpınar: 'Zeki'yi bugün görsem 'Yaşa ulan' derdim'
Usta oyuncu, yönetmenliğini yaptığı kabare öncesi Hürriyet'e konuştu.
O, bir mizah duayeni. ‘Devekuşu Kabare’ efsanesinin
yaratıcılarından. ‘Türkiye’nin Metin Akpınar’ı. ‘Zeki-Metin’in
Metin’i. Hürriyet Pazar'dan Hakan Gence, usta oyuncuyla Okan
Üniversitesi’ndeki öğrencileri için yönetmenliğini yaptığı kabare
öncesi buluştu. Gence'nin Akpınar'la yaptığı söyleşi şöyle:
Uzun zamandır ekranda göremiyoruz, yoksa yasaklı
mısınız?
- Yok canım, bana kim yasak koyacak? Sanat ve sanatçı özgür
olmalıdır. Değilse bu ülkede demokrasiden bahsedilemez. Dizi için
çok teklif geliyor. Ama adım sinamekiye çıktı; onlar piyasanın
istediğini yapmak istiyor, ben piyasayı yukarı çekmek...
Sizce ülkede sanat özgür mü?
- Gerçek bir demokrasi olduğu söylenemez. Burada ‘cici demokrasi’
dediğimiz demokrasi var.
Nedir o?
- Demokrasi olma yolunda çırpınan, zavallı bir demokrasi.
Umudunuz var mı?
- Hiç umutsuz olmadım. Karanlığın en koyusu sabaha en yakın olan
anda görülür. Bir gün mutlaka güneş doğacaktır.
DÜNYA STANDARTLARI LAZIM
Yaşanan terör olaylarına bakarsak, sabaha en yakın zamanlarda mıyız
yani...
- Kötü bir dönemden geçtiğimiz kesin. Başta terör sorunu olmak
üzere... Bununla başa çıkmanın belli yöntemleri var. Mesela
güvenliğin kademelendirilmesi ve halkın bilgilendirilmesi
gibi...
Günümüz Türkiye’sini nasıl yorumluyorsunuz?
- Türkiye yaklaşık 14 senedir bir siyasi parti tarafından
yönetilmekte. “Bu adamlar her şeyi yanlış yapıyor” demek hakkaniyet
ölçüsü içinde olmaz. Yaptıkları birçok doğru iş de var. Ama ‘uzun
ince bir yoldayım, gidiyorum, gündüz gece’nin finali neresi onu
bilmiyoruz. Bilgilendirilmemiz lazım. Mesela Sayın Cumhurbaşkanımız
diyor ki; ‘Türkiye’ye has bir başkanlık sistemi’. Bunu bilmek
isterim... Bazı şeylerin dünya standartlarında olması lazım. Ancak
o zaman hukukun üstünlüğünden, laik, demokratik, hukuk devletinden
söz edebiliriz. Birileri “Dış politikamız çok yanlış” diyor.
“Suriye’ye müdahil olmamalıydık, Irak’ta yanlış yaptık” diyenler
var. Ama iktidarın görüşü ne, bilmiyoruz. Üç milyon kardeşimizi
aldık. Ama onlar ne kardeşi? İnsan kardeşimiz mi? Din kardeşimiz
mi? Ne için tercih ettik? Herkes bilmeli.
SERT SÖYLEMDEN VAZGEÇİP BİRLEŞTİRİCİ OLMALI
Nasıl bir dönemden geçiyoruz?
- Ciddi bir dönemden... “Teröre karşı birlik olalım” diyorlar. Eğer
bir ülkede olumsuzluğa karşı dahi birlik olunamıyorsa o ülke zaten
bölünmüştür. Bu bölünme bizi çok kötü yerlere götürebilir. Allah
korusun, içsavaş çıkar. Türk halkı çok sağduyulu, bütün bu tahrike
rağmen savaşmıyoruz. Bu yüzden önce sert söylemden vazgeçip
birleştirici olmalı.
1980’lerde ‘Yasaklar’da sert politik mizah yapıyordunuz.
Bugün kimsenin taklidi bile yapılamıyor...
- Kabare tiyatroları dünyada çok eski. Bir isyan tiyatrosudur. Ben
2.5 darbe gördüm, hiç perde kapatmadık. Bence hâlâ yapılabilir.
Söylenecek söz vardır. Yeter ki ölçüsü olsun.
Peki neden yapılmıyor? Günümüz mizahçıları siyasetten
anlamıyor mu?
- Böyle bir suçlama yanlış olur. Kabarede yapmak istediğimiz şey,
bugün mizahta, her yerde var. Yalnız bizde her şey abartılıyor.
Çizerlere bakıyorum; eskiden çirkin adam için yüze bir et beni
koyarlardı, şimdi beş et beni konuyor, göbek üstüne göbek
çiziliyor. Bu, televizyona ve sahneye de yansıyor. Bununla kafası
gözü dolmuş sanat tüketicisi de sizden onu istiyor. İnsanın
günde 14 defa yaptığı gaz çıkarma meselesi bir ülkede komik
bulunuyorsa, o milletin içine ben gaz çıkarırım.
Ekranda öpüşme sahneleri yasak, içki
buzlanıyor...
- Her yasak ilgiyi artırır. ‘Buraya girmek yasaktır’ yazmasanız o
kapıya kimse bakmaz. Sanat özgür olmalı. Ama onun da sınırı var.
Uğruna ölünesi özgürlük yoktur.
PURO İÇİYOR DİYE ÇETİN ALTAN’LA DA UĞRAŞIRLARDI
Tarih boyunca özgürlük için ölenler ne olacak peki?
- Hiç ölmemek lazım. Ölünce bir hayrınız olmuyor. Sadece namınız
yürüyor. Ama yaşarsanız yararınız olur. Benim devrimci arkadaşlarım
çok erken öldü. Lenin’in bir uyarısı vardır: “Sermaye sizi erken
silahlandırır ve küçükken boğar.” Ona bile uymadılar. Bugün bir
Sinan Cemgil yaşasaydı kötü mü olurdu? O yüzden ölmek yok. Onu
Allah bilir. Sen ona teslim olacaksın. Ölümüne yaşayacaksın!
Sosyalist yönünüze rağmen yaşam biçiminiz bazıları
tarafından eleştiriliyor...
- ‘Sosyalistler açlıktan ölecek’ gibi bir ideoloji hatırlamıyorum.
Bu aptallar, puro içiyor falan diye Çetin Altan’la da uğraşırlardı.
Monizm olmadan komünizm öğrenilmez. Bunlar ideolojilerdir. ‘Dünya
ideoloji mezarlarıyla dolu’ lafı da yanlıştır. Hâlâ emek-sermaye
çatışması var. Bugün mülteci sorunu diye karşımıza çıkan budur.
Eğer dünyada 1.5 milyar insan, bir dolarla yaşıyorsa bu insanlar
kuzeye yürür, fabrikaları da işgal eder, isyan da çıkarır. Yani
Batı, yaşamak için yaşatmayı bilmek zorundadır. Bizim sosyal
demokratlığımız da budur.
UNUMU ELEDİM AMA ELEĞİMİ DAHA ASMADIM
Bu aralar neler yapıyorsunuz?
- Üniversitelerde hocalık yapıyorum. Okan Üniversitesi’ndeki
öğrencilerimle bir kabare hazırlıyoruz. 27 Mart Dünya Tiyatrolar
Günü’nde Caddebostan Kültür Merkezi’nde ücretsiz sahnelenecek.
Hayatınızın nasıl bir dönemi?
- Unumu eledim ama eleğimi daha asmadım. 75 yaşımdayım.
Hiç göstermiyorsunuz?
- Şişmanım ondan, geriliyorum. Sen de öylesin! Genç gösteriyoruz.
Biraz yapısal, biraz beyinsel bir şey.
POPOMUN FOTOĞRAFINI BİLE BASTILAR
55 yıldır evlisiniz ama pek bilinmez bu. Magazinden uzak durmak
özel bir tercih mi?
- Magazinden uzak durmak imkansız. Popomun fotoğrafını bile
bastılar!
Neden yaşandı o olay?
- Hava o kadar sıcaktı ki klima bile tesir etmiyordu. Duştan
çıkmıştım. Telefon geldi ama çekmiyordu. Balkonda konuşmaya
başladım. Karşıda sadece deniz ve dağ vardı.
Görünce ne hissettiniz?
- Öfkelendim. Eski Aksaraylı olsam gözünün yaşına bakmam, vururdum.
Muhabirin de günahı yok. Masada o kararı veren suçlu. Göcek’te
denize girerken fotoğrafımı çekip ‘Göcek’ten dev geçti’ diye başlık
attılar. Dev sanatçı mı şişman adam mı? Ne kastettikleri de belli
değil.
Çocuğunuz var mı?
- Yok. Eşim çok istedi. Ama o devreleri atlattık. Birbirimizi
büyütüyoruz.
ZEKİ’YLE FİLMLERİMİZİ İZLEYEMİYORUM
Zeki Alasya’sız bir hayat nasıl?
- Canımdan can koptu. Ama sanatçılar ölmez. Zeki ölmedi, ben de
ölmeyeceğim. Cesetlerimiz gidecek ama mana olarak hep
yaşayacağız.
Bu kayıp, hayat hakkında neleri sorgulamanızı
sağladı?
- İmanlı adamım. Ölümün değişmez son olduğuna inanırım. Madene
bakmazsan ölür çalışanlar. Zeki’ninki normal ölüm. Kabullenmek
lazım. Ama yokluk hissi çok ağır. Artık filmlerimizi izleyemiyorum,
ağlıyorum.
Bugün olsa, ona ne derdiniz?
- ‘Yaşa lan!’ derdim.
ÜNLÜLER HAKKINDAKİ YORUMLARI
Ahmet Kural-Murat Cemcir’e yeni Zeki-Metin deniyor, sizce de öyle
mi?
Benzerlikler var ama biz Kavuklu ve Pişekâr’ı hep değişik oynadık.
Bazen ben Kavuklu oldum, bazen Zeki... Onlarda bu yok. İyi
niyetliler, geçen yemek yedik. Fikirlerimi söyledim. Biraz daha
rafine sanat aramalılar.
‘Recep İvedik’ serisini izlediniz mi?
Hamdolsun, benim böyle başarılarım vardır; ‘Dedikodulu Meyhane’ye
gitmedim, ‘Recep İvedik’i hiç izlemedim. Bunlarla övünürüm her
zaman. Sevmiyorum ben o mizahı. Çok abartılı buluyorum.
Peki Ata Demirer’in mizahı nasıl?
En iyileri aşağı yukarı o.
Cem Yılmaz?
Şovunu da seyrettim, zeki bir adam. Parasını da kazanıyor. Ama
sinemasını sevmiyorum. Orhan Pamuk romanı neyse Cem Yılmaz sineması
o.
Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Beren Saat, Tuba
Büyüküstün, Meryem Uzerli gibi star’ları nasıl
buluyorsunuz?
Kıvanç’ın oyunculuğunu beğenmiyorum. Kenan İmirzalıoğlu fizik
olarak daha iyi ama konuşmasını düzeltmesi lazım. Diğerleri de
güzel kızlar ama Türkçeyi öğrenmeliler.