15 Haz 2011 13:16 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:28

MET-ÜST, EYÜP CAN'IN KÖŞESİNDEN ÖZÜR DİLEDİ: USTAYDIM HASTA OLDUM

Radikal Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can'ın dünkü yazısına gelen tepkiler gazetenin usta çizeri Metin Üstündağ'ı "hasta" etti...

İşte Radikal gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can’ın bugünkü köşe yazısı...

Ustaydı hasta oldu!


Aynı ev ya da mahallede bile bu kadar mı birbirimizi yanlış anlamaya programlıyız? Bu kadar mı havadan nem kapmaya ayarlıyız?
Bizler mi çok alınganız, hava mı nemli anlayamadım.
Metin Üstündağ seçim akşamı biri Yenibosna diğeri Cihangir’de çekilen ve pazartesi Radikal Hayat’ta yayımlanan iki fotoğrafa dikkatimi çekince ben de iki fotoğraf arasındaki farklılıklar ve benzerlikler üzerinden bir yazı yazdım.
Aslında bu iki fotoğrafı direkt kendim yorumlamak yerine ondan çizerek bize anlatmasını istedim.
Bu yüzden ne ‘türdeş gettolar’ konusuna girdim ne de ima yoluyla bile olsa en küçük bir suçlamada bulundum. Bugün hem Met-Üst’ün çizgilerini hem de kendi yorumumu yazacaktım.
Fakat vazgeçtim…

Meğer iki fotoğrafı yan yana basarak Cihangir karesinde yer alan arkadaşları fazlasıyla üzmüşüm.
Fotoğrafta yer alan Haşmet Topaloğlu uzun bir sitem mektubu göndermiş. Mektubunu okuyunca “Tam da sorun bu galiba” dedim.
Bu kadar mı ayrı dünyaların insanlarıyız? Yenibosna Cihangir karşılaştırması yapmaya gerek yok…
Aynı ev ya da mahallede bile bu kadar mı birbirimizi yanlış anlamaya programlıyız? Bu kadar mı havadan nem kapmaya hazırız?
Önce sevgili Haşmet Topaloğlu’nun mektubu…

Sayın Eyüp Can,
Bugünkü yazınızda seçim gecesinden iki farklı fotoğrafı alt alta koyarak “aralarındaki 9 farkın” bulunmasını istemişsiniz. Sözde bu fotoğraflar Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu çok iyi özetliyor. Bir tarafta ‘gerçek’ hayattan insanlar bir tarafta ise ‘hayal dünyasında’ yaşayanlar.
Bununla ilgili olarak çok şey söylenebilir ancak ben şu an o fotoğrafta yer alanlardan biri olarak ve içimdeki öfkeyi bastırmaya çalışarak sadece tek bir noktanın altını çizeceğim. Bu fotoğraf gazetenizin seçim sonrası baskısında farklı kesimlerden seçim izlenimleri yansıtabilmek için bizzat gazeteniz çalışanları tarafından oluşturuldu.
O karede yer alan herkes tek tek oraya Radikal gazetesinin haberinde yer alacaklarını bilerek ve aynı zamanda gazetenin editoryal bakışına güvenerek geldi ve pazartesi çıkan haberde de o evde ne konuşulduysa onları buldu.
Ancak ne büyük bir gaflet içindeymişiz. Ertesi gün bizzat Radikal’in genel yayın yönetmeni haberdeki fotoğrafı sanki Cihangir’de bir eve kapıdan girip konuk olunmuş gibi yansıtarak bizleri ucuz ve sığ bir popülizmle köşesine taşıdı. Bizleri Türkiye’nin gerçeklerini anlamaktan uzak, belirli bir semtin sınırları içinde yaşayan marjinal bir kesim olarak ilan etti.
Siz nasıl olur da gazetenizin ‘sözde’ her zaman karşısında olduğu ayrımcı, toplumu farklı gruplara bölen, onlar-bizler bakış açısıyla üretilen bir zihniyeti kendi köşenizde kullanabilirsiniz…”

Galiba hava çok parçalı bulutlu…
Seçim ortamında insanlar çok gerildi…Ve biz Metin Üstündağ ile birbirimizi daha iyi nasıl anlarıza dikkat çekecekken yanlış anlama ve anlaşılma duvarına tosladık.
Kendi adıma hiçbir negatif yorum yapmadığım halde sadece iki fotoğrafı karşı karşıya getirdiğim için üzülen, alınan arkadaşlardan özür dilerim. Çünkü maksat ayrıştırmak değil niçin ve nerelerde ayrıştığımız üzerine kafa yormaktı.
Metin Usta da üzülmüş…
Maksadı mizahla düşündürmek olduğu halde daha meramını anlatamadan yatağa düşmüş.
Ben ondan ‘usta ne diyorsun bu hususta’ soruma cevap beklerken, o her zamanki çelebi tavrıyla ‘ustaydım hasta oldum’ diye bir not göndermiş. En iyisi sözü ustayken hasta düşen Met-Üst’e bırakmak…

“Niyetim kimseyi kırmak, deşifre veya rencide etmek değildi.
Eyüp Can ile konuşurken kısaca...
Bu iki fotoğraftaki insanların eskiden birbirlerine dokunabildiklerini, az çok birbirlerini anlayabildiklerini ve hatta zaman zaman aynı düşü kurabildiklerini, en azından ‘emek eksenli’ ortak bir paydada buluşabildiklerini ama bu durumun şimdi ortadan kalktığını anlatmak istemiştim. Ve bu iki fotoğraftaki ayrıştırıcı özelliklerden ziyade birleştirici özellikleri sıralamıştım. Çünkü bu iki fotoğrafı ‘ılımlı - ulusal’ ayrımından farklı olarak eğer bir araya gelebilirlerse, konuşabilirlerse birbirlerini anlayabilecek insanlardan oluşan bir büyük fotoğraf olarak gördüm, okudum.
İki fotoğrafın şiirsel, felsefi, filmsel yanları etkiledi beni.
Yargılamak değil, anlamaya çalışmaktı bütün masum niyetim.
İstemeden birilerini kırdıysam özür dilerim.
Ustaydım, hasta oldum, o da ayrı konu!”
MET ÜST