MESLEK HAYATININ İLK YILLARINDA ÇALIŞTIĞI GAZETENİN SERVİS MÜDÜRÜNÜ İSİM VERMEDEN YERDEN YERE VURAN MEHMET BARLAS, AĞIR KONUŞTU: "ONU YAKINDAN TANIYINCA DENSİZ VE TERBİYESİZ OLDUĞUNU ANLADIM"... KİM BU GAZETECİ?
Meslek hayatının ilk yıllarından, yaşlı ve kıdemli bir gazetecinin yönettiği bölümde çalıştığını yazan Barlas,bu kişinin çok açık sözlü, cesur bir kişi olduğunun söylendiğini belirtti.Barlas,onu yakından tanımaya başlayınca bakın düşünceleri nasıl de
Densizlik ve terbiyesizlik açık sözlülük değildir...
Meslek hayatımın ilk yıllarında, benden daha yaşlı ve kıdemli bir gazetecinin yönettiği bölümde çalışıyordum. Bu gazetecinin çok açık sözlü, cesur bir kişi olduğu söylenirdi.
Onu yakından tanıyınca sadece "densiz" ve hatta "terbiyesiz" olduğunu anladım.
Çok yanlış düşünceleri, kırıcı bir üslupla, çevresindekilere hakaret ederek seslendirmeyi "açık sözlülük" zanneden görgü özürlü bir kişiydi bu gazeteci. Daha yakından tanıyınca alkolik olduğunu da anladım.
Gazetede kıdemli ve yetkili olduğu için, kaç tane genç ve istikbal vaat eden yetenekli insan, onun zulmüne dayanamayıp mesleği bırakmışlardı. Aynı serviste çalıştığımız bir stajyer "Sigara alacağım" diye odadan çıktı. Ona yıllar sonra bir bankada çalışırken rastlamıştım.
Yıllar geçip, dünyayı daha iyi tanıyınca, "açık sözlülük" ile "terbiyesizlik"i karıştıran insanların her meslekte fazlasıyla bulunduklarını gördüm.
Hakaret etmeyi eleştirmek sanan, kuşak altına vurmayı polemik zanneden, bir çevreye yaranmak için başka bir çevreye iftira atmayı ilkelilik diye sunanlar, çok fazlaydı toplumda. Bunlar her meslekte parlamaları muhtemel yetenekli gençleri yıldırıyor, ümit ışıklarını söndürüyordu.
Mobberler
Bunların yüzünden, mesleklerin en karmaşığı ve en zoru olan siyasete girmek de, tehlikeli görünüyordu. Çünkü ne kadar başarılı olsanız ve seçmen sizi ne kadar tutsa da, bunlar "muhalefet yapıyoruz" maskesi altında, statüko adına sizi karalıyor, hayatınızı yaşanılmaz hale getiriyorlardı.
Anladım ki, "muhalefet" kavramı da bunların elinde çarpıtılmaktaydı.
Aslında bunlar, kurulu düzenin ve "rejim ağaları"nın iktidarını destekliyorlardı. Yeni, ileri, çağdaş, dünyalı olan kim varsa bunların hedefine giriyor, değişim isteyenler, "hain", "hırsız", "rejim düşmanı", "satılmış", "komünist", "şeriatçı", "bölücü" gibi damgalarla damgalanıyorlardı.
Şirketlerde şimdi bunlara "Mobber" deniliyor. Bunlar iş ve üretim yapmak yerine, çalışan ve üretenleri patronlarının nezdinde yıpratarak, yükselenlerdir.
Ülke çapında ise, bunlar "rejimin bekçileri" rolünü oynuyorlar.
Dünyaya kapalılar, her türlü yeniliği ve gelişmeyi kendileri için tehlike olarak görüyorlar.