Medya
14 Ara 2007 10:47 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:52

"MESLEK HAYATIM BOYUNCA BİNDEN FAZLA KÖŞE YAZARIYLA YOLUM KESİŞTİ" DİYEN SELAHATTİN DUMAN "EN İYİ KÖŞE YAZARI" İÇİN ŞART KOYDU: "KÖŞE YAZARININ BAYILTANI İYİDİR"!..NASIL YANİ?..

Köşe yazısı tokmak gibi olacak.. Okuyanın kafasından çamaşır teknesine çarpmış gibi ses getirecek.. Gerisi hava cıva.. Eğer öyle yazabiliyorsan gel canımı ye.. Var mı öylesi, diyeceksiniz.. Var.. Hem de bizim gazetede..

Köşe yazarının bayıltanı iyidir..

Köşe yazısı tokmak gibi olacak.. Okuyanın kafasından çamaşır teknesine çarpmış gibi ses getirecek.. Gerisi hava cıva.. Eğer öyle yazabiliyorsan gel canımı ye.. Var mı öylesi, diyeceksiniz.. Var.. Hem de bizim gazetede..

Allah´a şükür.. Meslek hayatımızın uzunluğu sayesinde binden fazla köşe yazarıyla yolum kesişti..

Tanıdığım en az yetmiş, belki de seksen başyazar vardır.. Hem de iyilerinden..

Tarih yazanını, coğrafya yazanını, domates biber yazanını, seks yazanını gördüm..

Elimizin altından elli altmış da "Ben de yaptım.. Ben de ettim.." türünden yazar geçti..

"Yediğini içtiğini.." kâğıda geçirip, hesabı bedavaya getirenleri de tanıdım..


***


En çok da yazdıkları, okurları tarafından hiç anlaşılmayan "gizem yazarları" ile uğraştım..

Siyaset yazmış sanırsınız aslında maç eleştirisi okumuşsunuzdur..

Kitap eleştirisi niyetine yazılan bir yazının kuantum fiziğine dair bir teori olduğunu sandığınız gibi..

Belki bende bir arıza var.. Belki de ben algıda seçici davranıyorum..

O yüzdendir ki basit bir dille yazılanlar bana daha çok "yazı" gibi geliyor..

BASİT GÜZELDİR

Buyurun, bir gazetenin "Cinsel bilgiler" köşesinden seçilme rastgele bir cümle size:

"Erkek arkadaşımı eve çağırdım.. O da üzerime atlayıp benimle ilişkiye girdi.."

Bunda kıl yumak durumu yok.. İfade gayet açık ve net.. Mesaj belirgin.. Evde kimse yokken erkek arkadaşını içeri alma, karakolluk olursun..

Aynı olayı bir gizem yazarının eline ver.. Sana başka bir dilde anlatsın..

"Matruşkalar burada da çıkıyor karşımıza.. Gerçek, çoğu kez birçok katmanı içeren bir karmaşa.. Yalınkat gerçek o karmaşadan sonra alınan bir nefes.."

"Yani abi nee?"

"Kız elden gitmiş.."

Aslında matruşkaların birbirine girdiği, jandarmanın ayırmak için havaya ateş açtığı o seri cümlelerin bizim olayla ilgisi yok..

Cümleleri, Elif Şafak´ın son romanı "Siyah Süt"ü tanıtan bir kitap eki yazısından çekip çıkardım.. Amacım "gizem yazarlığını" sizlere tarif etmekti..


***


Lafın burasında durup, konu dışı bir not düşeyim..

Elif Şafak´ın son romanını okumak için gazetece büyük mücadele veriyoruz..

Ben ilk sekiz sayfadan sonra dağıldım.. Zaten kitabı da Reha Muhtar´dan ödünç almıştım.. O da illa ki benimle yarışacak ya!

"Zor okunuyor.." dediğimde "Ver bana.. Ben çabucak okuyayım.." dedi.. Bir hafta geçti.. Sadece kapağı okumuş.. Ama çok etkilenmiş..

O GERÇEK YAZAR

O biraz Elif Şafakçıdır.. Zaten niyeti de kitabı okuyup, kızcağızın bünyesinin ihtiyacı olan övgüleri yazmak.. Lakin okuyamadı işte..

"Siyah Süt" romanı da ister istemez bizim Buket Aşçı´nın eline kaldı..

Sanırım o da yeni nakledilen böbreğini düşürmekten korktuğu için "Siyah Süt"ü elemanlardan Tolga Meriç´e havale etti..

Müessesede "Siyah Süt"ü okuyan bir o.. Veya kendine okumuş süsü veriyor..

Her neyse.. Maksadım gazetelerde köşe kapmış gerçek yazı insanları ile yazıyormuş gibi yapanların farkını anlatmaktı..

Elif Şafak romanına irademiz dışı zıpladık.. Ana fikir yoldan çıktı..

"Gerçek yazar.." diyordum.. Benim için Reha Muhtar gerçek bir yazardır..

Söyleyeceği lafı evirip çevirmeden, kıvırmadan pat diye söyler.. Bu bakımdan Reha ve onun gibi yazarlara "Neo-Realistler" demek doğrudur..